Olağanüstü güzellikte temsil
Operamızda bu gün gerçekten de Bayramdır. Sizi ayrıca kutluyorum, Eflatun Bey! Bu diploma temsili değil, profesyonel bir rejisörün zaferi sayılıyor. İşte büyük rejisör, Boris Pokrovski’nin Öğrencisi işte budur. Hocasının da şerefini yüceltmiş oldun… - “Bak. Raboçiy” Gazetesi yazarı, Svetlana Mirzoyeva, dedi. Kocası Musa ve dostlarım, her kes beni kucakladılar, tebrik ettiler. Merahim Ferzelibeyov benimle aynı yıllarda Leningrad Tiyatro Enstitüsünde rejisörlük okudu. Benden habersiz duymuş ilk temsilime gelmiştir. Sarıldık biri birimize.
-Olağanüstü temsildir, Eflatun, tam sana yakışandır. Pokrovski’nin Öğrencisi böyle olmalıydı. Tebrik ediyorum, - dedi. Dekorcular, kostümcüler, makyajcılar, ışıkçılarla ayrı-ayrı görüştüm. Gözlerde sevinç damlaları parlıyordu. Her kes seviniyordu. Tek bir adam vardı ki, bana yaklaşmadı. Başrejisör, Firidun Seferov, bilmem neden, ama yaklaşmadı. Bunu Bakan Yardımcısı Ziyadov da fark etti ki, onu iterek bana doğru getirdi ve aynen şöyle dedi:
-Firidun Sattaroviç, tebrik et Eflatun’u. Bu işi sizden daha iyi anlayan kişileriz, hemen, şimdi tebrik et Eflatunu. Fevkalade temsil hazırlamıştır. -Safarov da çaresizce bana yaklaştı:
-Güzel temsildir, seni tebrik ediyorum,- dedi ve sustu. Hiç de samimi bulmadım onu. Bakan Bağırov:
-Svetlana doğru söyledi. Temsil gerçekten de akademik bir çalışmadır. Bunu güzel söylediniz. Şimdi ise sanatçılar gitmeliler. Biz de müzakereye başlayalım. - Ben hemen asistanıma: -Yarın tüm sanatçıları saat on bire çağırın, -talimatını verdim. Salonda bulunan sanatşıları kucakladım: Maçilskaya (Yaroslavna), Mürsel (İgor), Kozlov (Galiskiy), Sitnikov (Kançak) ve başkalarını öptüm. Bir birimize sarıldık. Maçilskaya beni sımsıkı kucakladı, kalbi aralıksız çırpınıyordu. Sevinç gözyaşlarını tutamadı, sevincinden ağlıyordu:
-Maestro, sizi çok sevdik. Harikasınız. Gitmeyin, lütfen, bizde çalışın, ne olur? Sizinle çalışmak zevkliydi… -Yeniden kucakladı ve gözyaşı akıtmaya başladı. Beni sımsıkı kucaklamıştı. Ben de onu tebrik ettim, sakinleştirmeye çalıştım.
-Lütfen sakin olun, ben düşünüyorum. Belki de olur, bakacağız. –Sonra tek-tek, rol oynayan bütün artistleri kucakladım… -Yarın konuşuruz, dedim.
Salondan çıktık ve Devlet odasına doğru yürüdük. Bakan beni solda, Rauf’u sağında oturttu. İlk olarak kendisi konuştu, temsilin güzelliğinden epeyce söz etti. Bütün teferruatıyla her perde hakkında özel konuştu, tecrübeli hâkim gibi tüm güzelliklerden söz etti.
Bakan, Zakir Bağırov – “Olağanüstü Bir Temsildir”, dedi.
-Eflatun, her detayı, küçük sahneleri ustaca o kadar güzel mizanlarla süslemiştir ki, eleştirecek yer bırakmamıştır. Daha önemlisi şu ki, Azerbaycan Operası Sovyet Opera Tiyatrolarında, besteci orijinalini ilk defe sahneliyor. Bestekârın yeni musiki redaktesinin ilk defa Bakı Operasının sergilemiş olması ayrıca tarihi bir hadisedir. Kurur verici başka bir hadise ise bestecinin orijinel el yazısını da Eflatun, Leningrad Konservatuarında, bestecinin Arşivinden bulmuştur. Sovyetlerin dünyaca tanınmış müzikologları, rejisör ve şefleri imzalamışlar. Ayrıca, Hocaları Gara Garayev’e mektup yazarak müracaat etmişler. Deha Garayev, Eflatun’a sahiplendi ve bizler onun için bütün olanakları sağlamış olduk. Bakan Bağırov sonuçta şöyle dedi:
-Bütün bunlar olmalıydı ki, böyle şahane bir temsil yaratılsın. Eflatun`un titiz gayretleri sayesinde altı yüze dek kostümler Leningrad’dan, para ödemeden getirilmiştir. Dekorlar çok yüksel yapılmıştır. Süper perde olağanüstü güzeldir. Her şey yüksek zevkle yapılmıştır. Şan sanatçıları güzel roller yarattılar. Mürsel, Maçilskaya, Kozlov, Sitnikov fevkalade iyi oynadılar. Sitnikov büyük başarı sergiledi. Çok güzel oynadı. Orkestra şahaneydi, Rauf büyük şefimizdir. Bunun bir daha şahidi olduk. Bir sözle buğun tiyatroda gerçekten de bayramdır, diye bilirim. Hepinizi tebrik ediyorum. Özellikle de Eflatun’u. Yaptığınız büyük başarıdır. Şimdi kim söz istiyor, buyurun konuşun, -dedi oturdu.
İlk olarak Bakan Yardımcısı Memmed Ziyadov, gazeteci Svetlana Mirzoyeva, şancı Lütfiyar İmanov, besteci Musa Mirzoyev, Müdür Azer Rzayev ve başkaları temsilin profesyonel düzeninden, yeniliklerden, güzelliklerinden söz ettiler; temsilin fevkalade yüksek düzeyde olduğunu vurguladılar. Hatta Prologdaki tavanın çökmesini de temsilin efekti olarak kabul ettiler. Konuşmacılar reji yorumunu tekrarsız, yeni ve uygar buldular.
Bakan Yardımcısı Memmed Ziyadov:
-Yıllardır Milli Tiyatroda Müdür çalıştım, uzun zamandır Bakan Yardımcısı görevindeyim. Samimi diyorum, ben böyle mükemmel, güzel, çağdaş ruhta muhteşem temsil izlemedim ve görmedim. Eflatun, dünya opera rejisörü, Pokrovski’nin Örencisi olmuştur. Onun sergilemiş olduğu temsil de Bolşoy opera temsillerinden hiç de eksik değildir. Sovyet Operalarında ilk defa bestecinin orijinalinde Bakü Operasında sergilenen “Prens İgor” opera temsilini dünyanın bütün sahnelerinde gösterime layıktır. Eflatun’la kurur duyuyorum. Kendisini huzurlarınızda kutluyor, nice güzel temsiller sergileyeceğini umut ediyorum. Sağ ol Eflatun, hepimizi gururlandırdınız. Bir daha tebrik ediyorum, -dedi. Temsilde Leningrad Konservatuarı Doçenti, Bölümümüzden benim ikinci aktörlük Hocam, Yuriy Sobolev de konuştu:
Memmed Ziyadov İse – “Çağımızın İncisidir”, dedi
-Eflatun Bölümümüzün en yetenekli Öğrencisi ve sevimli dostudur. Biz eskizleri Bölümde kabul ettik ve çok beğendik. Zaten usta aktördür ve Pokrovski’nin en sevimli yetenekli talebesidir; Hocasına layık da temsil sergilemiştir. Biz temsili yüksek puanla kabul ediyoruz ve bunu Protokole de böyle yazın, lütfen. En yüksek kıymetle kabul ediyoruz. Eflatun, seni tebrik ediyorum. Seni çok özleyeceğiz.
Son yekûn sözünü Bakan Zakir Bağırov yaptı ve güzel bir haberi komisyon üyelerine iletti.
-1977 yılında, Operamızın Leningrad’a turnesi planlanmıştır ve bu temsil turne repertuarımızın incisi sayılacaktır. Bunu da ifade etmeliyim. Bir daha rejisörümüzü kutluyor, ona yeni başarılar arzuluyorum. Hepinizin huzurunda bale ile bağlı görüşümü de ifade etmeliyim. Naile Nazirova güzel koreograftır, hepimiz biliyoruz, ama “Poloves Dansları”nı hiç de beğenmedim. Bana göre bu gün, yarın, iki gün sonra bale üzerinde çalışmasını tavsiye ediyorum. Sizin iki gününüz vardır. Lütfen bir şeyler yapın. Bu dans tanınıyor ve burada sizin de yorumunuz olmalıdır. Baleyi yeniden çalışın, lütfen…
-Sadece hareketlerle, zıplamalarla değil, solistler zayıflar. Bale üzerinde yeniden çalışmalısınız. Lütfen, bundan da alınmayın. –Bu eleştiriyi ise Bakan Yardımcısı Ziyadov yaptı. Elbette, Naile Nazirova’nın keyfi bozuldu. Ama ne yapalım, danslar gerçekten de çok zayıf idi.
Naile Nazirova, iki gün gece gündüz sahnede prova yaptı, beni de davet etti provalarına ve yeni yorumla güzel bir dans yarattı. Çok da iyi oldu. Fakat ben bunu provalarda kendisine söylediğimde, hayır, yanlış anlıyorsun, demişti bana. Bu sözünden alındım hatta. Şimdi hakikati anladı ki eleştiri önünde sustu, cevap veremedi. Ben sadece sustum... Şimdi dersini almış oldu ve benim gerçekleri söylediğimi kabul etti. Solistlerle, iyi çalıştı ve balede canlanma oldu. Nazirova çıkışta bana yaklaştı: -Lütfen, geçmişi unutalım. Fevkalade bir temsil yarattın, seni tebrik ediyorum. Bale üzerinde yeniden çalışacağım”, - dedi.
…İki gün sonra Opera ve Bale salonu insanlarla doldu, taştı. Seyirciler gazetelerden okudular, Az. TV’den parçalar izlediler ve genel atmosfer olumlu idi. Bu arada Opera temsilleri ve rehberlik hakkında son günlerde peş-peşe olumsuz yazılar basılıyordu, temsillerin zayıf olduğu, “Müdür makamı terk etsin…” gibi eleştiriler yazılıyordu. Bakanlık da Opera ve Bale Müdürlüğünden pek memnun değillerdi. Eleştiri yazılar sütün-sütün devam ediyordu ki, pat diye, “Prens İgor” temsili Operanızın ve tüm topluluğun yüzünü güldürdü.
TEMSİL SEYİRCİLERİ ADETA AFSUNLADI, BÜYÜLEDİ…
“Prens İgor” temsili ile Operamız hakkında düşünceler de değişmeğe başladı. Salondakiler de bunu söylüyorlardı. Beni salonda tanıyan az adam vardı. Seyirciler arasında dolaşmayı hep severim. Oradaki dedi-kokuları dinlerim. Çoğu zaman gerçekleri de söylüyorlar. Şimdi yine diyorlardı: “Yaman da kötü temsillerden yazıyorlar”… “Müdürün gitmesini isteyenler vardır…”; “Diyorlar genç bir rejisör gelmiş, Leningrad’danmış…”; “Geldik de bakalım neymiş bu yeni temsil…”; “Televizyonda bir parça izledim, çok iyiydi, vallahi…”; “He, ben de izledim, çok güzel idi gerçekten…”; “Kançak Sitnikov harika idi…”; “Peki, Yaroslavna? Maçilskaya fevkalade söyledi…” Salonda bu gibi dedi-kokuları dinledim.
Beyaz atın sahneye girişi ile salonda heyecan, coşku yükseldi ve salon kalktı. İgor atın üzerinde oturmuş ve askerler onun önünden geçiyor, büyük deste halinde savaşa yola düşüyorlar. Perde kapanıyor, fakat alkış sesleri devam ediyordu. Sanatçıları perde önüne ittim, “Çıkın, alkış sizleredir”. Maçilskaya ve Badirov perde önünde büyük coşkuyla karşılandılar.
Perde arası yine salonda, foyada dolaştım. Seyirciler sevinç dolu, coşkuyla konuşuyorlardı:
-Bir harikadır, temsil fevkalade güzeldir. Olağanüstü temsildir. Bravo ya. Bu rejisör gençdir ve diploma temsiliymiş, diyorlar. Ama çok da yetenekli biriymiş. Dekor da çok iyi, hala kostümler bir harikadır. Maçilskaya çok iyidir, aktör oyunu çok güzeldir. Kazlov kızkardeşine nasıl da saldırıyordu… -Kançak Sitnikov en uğurlu buluştur. Gerçek Türk Hanı karakterini yaratıyor. Oturması, yürümesi bir Hakanı hatırlatır... Aktör gibi çok iyidir; -Orkestra profesyonel çalıyor. Rauf bravo, şahane şeftir, evezolunmazdır…
…Temsil bitti ve salon ayakta alkışlıyordu sanatçıları… Hepimiz sahnedeydik ve salondaki sevinç dolu güler yüzleri görüyordum: “Bravo”, “bravo” sözler tekrar ediliyordu. Şef, Rauf sahneye geldiğinde ise salonda coşku daha da yükseldi. Hepimiz mutluyduk, hepimiz büyük sevinci birlikte yaşıyorduk…
Sahne adamlarla dolup taştı. Çiçek getirenler sahneyi bezediler. Belki maşın dolu çiçek vardı sahnede. Baş Sahne Makinist Hüseynağa yaklaştı:
-Helal olsun, ay Eflatun Hoca, büyük iş yaptın. Böyle temsil bizim sahnede hiç olmamıştır. Bunu ben Hüseynağa olarak size diyorum. Elli yıldır sahneden hiç ayrılmadım. Böyle güçlü temsil izlemedim. Bu ilktir, seni kutluyorum. Seni tebrik ediyorum, bizi de unutmadın. Çok sağ ol. -Kucakladı, öptü beni. Tüm sahne makinistlerine, ışıkçılara, kostümcü, makyaj ve teknik elemanlarına yemek organize etmiştim. Beni çok sevdiler. İyi, hoşgörülü, sade ve samimi insanlardı.
Sahne arkasında sanatşılar, koro ve bale sanatşıları beni kucakladılar: hepsi bana sarılıyordu ve şaşırıp arada kalmıştım…Maşılskaya beni zar-zor sanatşıların arasından şekip makyaj odasına götürdü. Orada sanatşılar ve sırayla bana sarıldılar… Hepsi sevinçten ağlıyordu…
Bu gün Opera sahnesinde büyük Bayram havası vardı…
Devamı vardır…
“Prens İgor” Opera temsilinin Saint-Petersburg Turnesinde. Soldan: Dekoratör Eyyup Fataliyev, aziz dostum Prof. Raman Tihamirov, Mariinsk Opera ve Balesi Baş Rejisörü ve Prof. Dr. Eflatun Neimetzade. Yıl 1977. Yer Saint Petersburg.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.