Ordumuz Suriye topraklarında savaşıyor. Allah’ım ordumuza başarılar nasip et. PKK, YPG, PYD, DEAŞ terör örgütlerini darmadağın etmesini nasip et. Bunlara destek olan, silahlarını veren, paralarını veren şeytan şebekelerini rezil et. Ülkemiz ve Ortadoğu’da huzur bekleyen insanları, bir an önce huzura kavuşmalarını nasip et. Bir gün savaş bitecek. Normal hayat devam etmeye başlayacak. Ülkelerin ve ülkemizin özgürlük, adalet, eğitim alanında beklentilerimiz sürecek. Ancak bu konularda uluslararası arenada çok gerilerde olduğumuzu bilinmektedir.

Kalkındık, kalkınıyoruz, kalkınacağız söylemlerimiz sürüyor. Söylemek yetmez. Başardığımızı görmeliyiz. Milli gelirimizi 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkardık. Sevindik. Ama 10 bin dolarda çakıldık kaldık. On seneden beri yerimizde sayıyoruz. 11 bin dolardan söz ediyoruz. 12 bin dolara çıktığımızı söyleyemiyoruz. Dünyada 18 inci büyük ekonomiye sahibiz. İlk on ekonomi içine gireceğimizi söylüyoruz. Ancak uluslararası değerlendirmelerde 10’ncu sırada değil, 25’nci sıraya düşeceğimizi yazıyorlar. Komşumuz Yunanistan’ın millî geliri 25 bin dolar. Açız. Yoksuluz dediklerine bakmayın.

Kalkınmanın, aydınlanmanın, büyümenin adımlarından bir özgürlüktür. Ne yazık ki dünya ölçeğinde özür olmadığımız, olmadığımız biliniyor. Dünyada 180 ülke arasında Ülkemiz 154 ci sırada olduğu biliniyor. Bilgiye ulaşamıyoruz. Bilgiye ulaşmak hem pahalı. Hem de önünde aşılması zor engeller var. Bu bakımdan özgür değiliz. Refah seviyemiz de düşük.

Kalkınmanın, aydınlanmanın, büyümenin ikinci ayağı adalettir. Adaletin olmadığı yerde insanca bir yaşam olmaz. 2015 yılında yayınlanan bir raporda Ülkemiz, hukukun Üstünlüğü Endeksi verilerine göre 99 ülke arasında 80 inci sırada. Hukuk üstün değilse kalkınma da olmuyor. Refah da olmuyor. Uygulamalara bakın. Son on beş yıldan beri adli yıl açılışlarında yetkililerin yaptıkları konuşmalara bakın. Yargı adına yapılan düzenlemeler bakın. İktidar ile muhalefetin yargı konusunda yaklaşımlarına bakın. Bir ben yaptım oldu diyor. Öteki sakın yapma diyor. Bu savaşımdan ortaya adalet çıkar mı? Çıkmadığını görüyoruz.

Kalkınmanın, aydınlanmanın, büyümenin üçüncü ayağı eğitimdir. Ekonominin lokomotifi eğitimdir. Eğitim olmadan bir yere varılamaz. Bizim eğitimimiz yaratıcı problem çözme becerisi kazandırmıyor. Aynı zamanda eğitimizde yapısal sorunlar var. Her ülkede doğan çocukların yüzde beşi, üstün zekâlı olarak doğuyor. Bizim ülkemizde, yüzde beş olarak doğan çocuklarımıza, verdiğimiz eğitimle yüzde 2 nokta 2 ya düşüyor. Bu iyi bir gelecek değildir.

Dünyada OECD diye bir kuruluş var. Bu kuruluş PİSA diye bir ölçme yapıyor. 2003 yılından beri bu ölçme yapılıyor. 15 yaşındaki gençleri, fen, matematik, anadilde okuduğunu anlama alanında ölçme yapıyor. Her üç yılda bir ölçme yapıyor. Bizim çocuklarımız, her ölçmede kırk dördüncü, kırk beşinci sırada yer alabiliyorlar. Ülkemiz açısından hiç iyi olmayan sonuçlardır.

WhatsApp adıyla bir şirket kurulmuş. 53 kişi tarafından kurulmuş. Beş yıl faaliyet göstermiş. Ve satılmış. Kaça satılmış biliyor musunuz? Türkiye’de kurulmuş yüz binlerce personel çalıştıran ve kuruluşları on yılları bulan Türkiye Petrolleri, Türk Telekom, TÜPRAŞ ve Türk Hava Yolları’nın yani dört şirketin pazar değerinden daha yüksek fiyatla satılmış. Bu durum teknolojinin önemini anlatmaya yeter sanırım. İyi anlayın bu karşılaştırmayı.

Şu bir gerçek. Katma değeri yüksek ekonomiyi yaratmak zorundayız. Yüksek teknolojiye ulaşmamız gerekir. Bunun için var olanı eleştirebilmeliyiz. Sonra da var olmayanı ortaya çıkarmalıyız. Bu biz de yok. Bakın Samsung cep telefonları, Samsung televizyonları, bir Güney Kore malıdır. Samsung şirketi 2013 yılında aldığı patent sayısı, bizim ülke olarak 50 yılda aldığımız patent sayısının 18 katıdır. Anlaşıldı mı? 50 yılda aldığımız patent sayısının 18 katıdır. Güney Kore’nin tek bir şirketinin gelişmişliğin ifadesidir. Bizim sanayi devrimini kaçırdığımızı ifade ediyor sanırım…