Salebe
Salebe olayında, biz Müslümanların alacağı birçok ders vardır.
1. ‘Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin (mahsullerin) en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekât ve sadaka verin). Kendinizin, ancak göz yumarak, alabileceği düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. Biliniz ki, Allah vereceğiniz sadakalardan müstağnidir, her halde hamde lâyıktır.’’ Bilmeliyiz. (Bakara 267)
2. Zekatta kırk da birini, öşürde onda birini, en iyisini vermeyi. Tevbe suresi 103
3. ‘’Zekâttan, öşürden fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir. Onlara pek acıklı bir azap vardır.’’ Tevbe suresi 79 Yüce Yaratıcımız bildirmektedir.
Sahabeler arasında hüsnü zan esas, olup, olayda geçen Salebe, mümin değilse zaten sahabe de değildir. O zaman münafık olduğu anlaşılır. Peygamber Efendimiz (asv) de, onun münafık olmasından dolayı zekatını almamıştır. (İbn Aşur, tefsiri)
Salebe Medine halkından olup, cami kuşu diye tanınan tüm vakitlerde camiye en önde gelen, nefsinin ve şeytanın verdiği telkine uyarak ne pahasına olursa olsun zengin olma hevesi olan niyeti, Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâ, sizin şeklinize, görünüşünüze ve mallarınıza değil, kalplerinize yani amellerinizi ne niyetle yaptığınıza bakar) buyuruyor. Üç defa Efendimiz s.a.v.’e müracaat ederek zengin olmak için dua istemiş, Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, beni zengin ederse fakirin hakkını fazlasıyla da veririm, diyerek söz vermiş.
Efendimiz s.a.v. ise “Şükrünü yaptığın az mal, şükrünü yapamadığın çok maldan hayırlıdır!” sözleriyle ikazda bulunmuşsa da, ısrarını sürdüren Salebe’nin istediği duayı nihayet yapmış: - "Salebe’ye istediği malı ver ya Rab!" diye niyazda bulunmuş.
Salebe’nin sürüsü kısa zamanda çoğalmış, camiden çıkmayan Salebe, Sürüsü biraz daha artınca Medine vadisi de almayınca sürülerini başka vadilere götürmüş. Bu nedenle, cuma namazlarına da gelmemeye başlayınca, Herkes Efendimiz'in (SAV) arkasında namaz kılmak için can atıyorken, o mal Salabe'yi mescidden, cemaatle ibadetten Salih amelden uzaklaştırmıştı. Efendimiz (SAV) camide görünmeyen Salebe’yi sordu. Ashab'ı Kiram, "Ya Resûlullah! Salabe'nin koyunları o kadar çoğaldı ki, Medine'nin vadileri onun sürüsünü almadığı için, o da uzak vadilere çıktı" dediler. Bunun üzerine Efendimiz(SAV), "Yazık ! Salabe'ye çok yazık." buyurdular.
Zekat ayetleri geldikten sonra Peygamber Efendimiz kazançları olanlara zekat memurlarını gönderdi. O’nu çölde sürüsünün peşinde bulan zekat memurları: Tevbe suresi ; ‘’11Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.’’,’’103 - Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarında hayır dua et. Çünkü senin duan kalplerini yatıştırır. Allah işitendir, bilendir. ‘’Ayetlerinin gereği; - "Malı çok olanların, kırkta birini yoksulun hakkı olarak ayırıp vermesi gerekiyor. Biz bunu alıp götürmek üzere geldik." Dediler. Bir rivayete göre kırkta bir en cesur hayvanları seçen memurlar ‘’Ne yapıyorsunuz? Şu cılızları alın dediği başka bir rivayete göre de ; - "Çölde aç susuz dolaşarak kazanan benim. Size ne oluyor ki gelip benden haraç istiyorsunuz? Bu sizin istediğiniz haraçtan başka bir şey değildir." Diyerek, Resulüllah (asv)’ın gönderdiği zekat memurlarını eli boş çevirdi.
Salebe’nin zekat memurlarına zekatını vermekten kaçındığını öğrenen Sevgili Peygamber Efendimizs.a.v. "Yazık oldu Salebe’ye!" diye üzüntüsünü tekrarladığını. Sier itaplarında öğrenmekteyiz.
Bu olay üzerine Tevbe Sûresi’ndeki: Yine onlardan kimi de Allah'a şöyle ahdetmişlerdi: "Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâtı veririz ve kesinlikle Salihlerden oluruz." diye söz vermişlerdi.76 - Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardı. 77 - Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi. 78 - Allah'ın, onların sırlarını da, fısıltılarını da bilip durduğunu ve Allah'ın bütün bilinmeyenleri bildiğini hâlâ öğrenemediler mi?’’ Ayetleri indi.
Hz. Ömer r.a. derhal bineğine atladığı gibi uçarcasına Salabe'nin bulunduğu yere geldi. Onu buldu ve : "Sana yazıklar olsun Ya Salabe! Helâk oldun! Senin hakkında korkunç bir ayet nazil oldu." deyince Salabe birden telaşlandı. Birden aklı başına geldi. İstenen zekâtı vermek bir tarafa ne kadar ağır laflar söylemişti. Salabe ne büyük bir hata yaptığının farkına varıyordu. Hemen malının zekatı ne tutuyorsa fazla fazla sürüsünden ayırdı ve onlarla beraber yola koyuldu. Süratle Medine'ye varıp Peygamber Efendimiz'in(SAV) huzuruna çıktı. Özürler dileyip affını talep ederek, getirdiği zekâtını kabul buyurmasını istedi.
Efendimiz s.a.v., Salabe'nin hiç beklemediği bir cevap verdi ve buyurdu ki: "Cenab-ı Hâk senden zekâtı kabul etmememi emretti." , Buyurdu. Resulüllah’ın (sas) ahirete teşrifinden sonra Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer’e de sırasıyla müracaat eden Salebe, malının zekatını getirmişti ama:- "Resulüllah’ın kabul etmediğini biz de kabul edemeyiz." diyerek, zoraki bir duyguyla getirdiği yardımını halifeler de almadılar. Nihayet Hazret-i Osman (ra) zamanında, son nefeslerini verdiği sıralarda Salebe’nin kulaklarında Resulüllah’ın yaptığı ikazlar yankılanıyordu:
- "Şükrünü yaptığın az mal, şükrünü yapamadığın çok maldan hayırlıdır!"
Ama vakit çok geçti. Salebe zekatını gönül arzusuyla vermeyen cimri, ayet hadise karşı duyarsız, nefsinin aruzlarını duygusunu ilah edinen Allah c.c.c rızasını gözetmeyen tarih boyunca örnek bir insani teşkil edecekti. Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.