Kemal Haluk Cebe

Kemal Haluk Cebe

Sevgiyi öğrenmek

Sevgiyi öğrenmek

Genel amacımız koşulsuz sevgiyi deneyimlemek ve öğrenmek. Varlıklar sıfırdan başlar ve kendilerini ayrı, ayrı varlıklar olarak görür, öyle zannederler. Kendilerinin farkına varmaya başladıkları andan itibaren varlık kendisini beden olarak algılamaya başlar.

Örneğin; insan için ruh bir erkek ve dişinin birleşmesiyle genetik olarak sağlanan bedenin içine doğum öncesi girer .

Ruh bedene bağlanınca artık o bağlandığı formun bilinç ve eylem olanakları ile sınırlanır. Kendini, neden oraya geldiğini, geçmiş hayatlarını hatırlayamaz.

Çünkü insan formuna bu özellikler sağlanmamıştır. Örneğin hayvan formu geçmiş yaşamlarını hatırlayabilir, insanın normalde göremediği aura, enerji alanlarını görebilir. Ama 'benlik bilinci' ve soyut düşünme yeteneği pek olmadığı için oyunu çözebilecek durumda, kapasitede değildir. Bu yüzden bu formun bu tip imkanları barındırmasında sakınca görülmemiştir.

İnsan 'kendini bilme' potansiyeline sahip bir formdur. Bu yüzden bu forma da aynı özellikler, imkanlar verilseydi oyun gene bir anda anlamını yitirirdi. Bu yüzden verilmemiştir.

İşte bu noktadan sonra bebek etrafına bakar, dokunur, şunu bunu yapar.

Ve her yaptığı şey, aslında kendisine bir 'beden' olduğunu hatırlatmaktadır.

Bir beden (ikinci derece bir akıl, beden ) değil ruh (üçüncü derece bir akıl, beden, ruh bileşimi  olduğunu doğrudan anlamasını sağlayacak hiçbir aktivitesi yoktur.

Böylece kendisinin 'göründüğü kadar' olduğunu düşünmesi, o bebek haliyle çok normaldir. Bebek ilk doğduğunda,  beyninde nöronlarında hiçbir bağlantısı yoktur ve bu bağlantılar zamanla kurulur.

Nöronlar arası bağlantılar kuruldukça insanın (mevcut insan formunun) bilişsel yetenekleri de gelişir. Böylece bebek kendini bir beden sanarak zaman içinde büyür. Beden sınırlı, parçalı, ayrık bir yapıdır.

Bu yüzden diğer varlıkların aslında 'bir şekilde' gene kendisi olduklarını anlayamaz (hepsinin içindeki aslında aynı sonsuzdur) başkalarını düşünme, başkaları açısından düşünme yeteneği ilk gelişen yetenek değildir. (çoğumuzda sonradan da pek gelişmiyor ya)

Bu yüzden kendini düşünür, kollar ve bencillik yaparken aslında kendisinin 'diğer benliklerine' zarar verdiğinin de farkında değildir.

Böylece başkasına zarar verdiğinin farkında olarak ama onun gene 'kendisi' olduğunun farkında olmayarak karma yüklenir.

Başkasına zarar verdiğinin farkında olmasa da karma yüklenir, çünkü bu iş otomatiktir, tıpkı fizik kanunları gibi. Siz bir taşı, ayağınızın üzerine düşüp canınızı yakacağınızı bilmeden bıraksanız da, taş düşer. Sobaya dokununca yanacağınızı bilmeseniz de soba yakar.

Karma da bunun gibidir. Yani bilmiyor olduklarınızdan da sorumlusunuz.

(Karma diye bir şeyin olduğunu, "ne ekerse onu biçeceğini" de bilmez baştan insan, ama gene de sorumludur)

Neden böyledir?

Çünkü oyun budur, varlıklar böyle öğrenir; herşeyi bilir düzeyde bir oyun oynayamazsınız, çünkü o zaman ne hata yapma özgürlüğünüz kalır, ne de oyunun zevki, ne de oyun.

Tabii bunun başka sebepleri de var. Sonsuz kusursuz dengede olduğu için varlıkları (kendi sonlu görünümlerini) yargılayamaz, cezalandıramaz, iyi ve kötünün bir anlamı yoktur o sonsuz birlik, bütünlük seviyesinde

(Sonsuz için hangi şey iyi veya kötü olabilir, ikisi de kendindedir/değildir ve kendisi 'varlık' bile değildir ki iyi ve kötü belirebilsin.

Sncak oyunun içinde ve yönlenmiş olan, sonlu olan, varlık olan için tanımlı, anlamlıdır bunlar) iyi ve kötüyü belirlemez varlıklar adına.

Onun yerine çok daha sade bir kural koyar:

"Ne ekerseniz onu biçeceksiniz".

Yani, 'ben' ekip biçtiğinize iyi, kötü, doğru, yanlış demem; siz yaptığınız etkiler size geri dönünce kendiniz anlayın, karar verin iyi miymiş kötü müymüş, doğru muymuş yanlış mıymış, demiş olur böylece.

Bu yüzden tıpkı fizik kuralları gibi işleyen, ama fizik (madde/eylem) düzleme, uzaya göre yönetici konumda olan bilinç (duygu/düşünce) düzleminde, uzayında işleyen kurallar koymuştur.

Bunlar otomatik işlerler ve her durumda dengeyi kurarlar.

Sağlıklı günler dileğiyle….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Haluk Cebe Arşivi