Siyasetsizliğin dibi
Demokrasiyi iki kanatlı kuşa benzetirler. Biraz ‘güzellemeci’ bakış açısına dayansa da, fena bir tanımlama sayılmaz.
Peki, niye ‘iki kanatlı kuş’ sayılır demokrasi?
Mesela; iktidar yanında bir de muhalefeti içermesinden…
Muhalefet dediğin de, bulunduğu yerde ebediyen kalmak üzere örgütlenmiş bir siyasî yapı olmasa gerek. Hoş, CHP’nin eskisine ve yenisine baktığımızda, sanki ‘ebedî muhalefet’ amacıyla yürüdüğünü üzülerek görüyoruz.
Çok mu önyargılı olduk? O halde neden CHP, kendisini iktidara hazırlayacak bir siyaset tarzı aramıyor?
Neden, parti içinde iktidar olmak, yönetimi ele geçirenleri ziyadesiyle tatmin ediyor?
Neden, İstanbul gibi bir ‘nimetin’ (!) üzerine hasbelkader çöreklenen kafa, nimet saydığı bu dünya güzeli kente hizmet etmek yerine, İstanbul’u bir basamak olarak kullanarak, CHP’nin tepesine tırmanmaya hevesleniyor?
Tamam, heveslensin. Adamın bir derdi, siyasî ülküsü, hizmet aşkı, ideolojik bakış tarzı olur ve bunu ülke yönetimine taşımak ister; o zaman saygıyla karşılarız.
Lakin, şişmiş egosunu tatmin edecek ‘daha üst düzey makam’ arayan birisi, CHP’nin başına geçerse, parti ne kazanacak, ülke ne kazanacak?
Kendisini ‘dünyayı yönetmek üzere yaratılmış’ zanneden bu kibir abidesinin ağzından, mesela Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü siyasete karşı bir seçenek önerisi duyan var mı?
İlahî bir ceza gibi İstanbul’un başına tünediği 5 yıl boyunca, İstanbul için ne yaptı ki, Türkiye için ne yapsın?
Gelin, emanetçi Genel Başkana… Sayesinde makam ve mevki sahibi olduğu Kemal Kılıçdaroğlu’yu, kendi deyimiyle ‘sırtından hançerleyerek’, zoomlu darbe toplantıları sayesinde ve İBB imkânlarıyla CHP’nin başına geçen şahsın, muhalefet adına hangi siyasetine tanık olduk?
Hadi içerideki siyasî çözüm gerektiren sorunları ve muhalefet ihtiyacını bir kenara bırakalım…
Etrafımız adeta bir ateş çemberi gibi. Ukrayna’dan başlayın; Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Kıbrıs, Yunanistan… Bir tek Bulgaristan var, istisna teşkil eden. Diğerlerinin hepsi, açık veya örtülü bir savaş yaşamaktadır.
Hiç kuşkunuz olmasın, etrafımızda yaşanan savaşların, istisnasız tamamı Türkiye’yi ilgilendirmekte; hatta doğrudan Türkiye’yi hedef almaktadır.
Peki, önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu dâhil, mevcut emanetçi Başkan Özgür Özel ve ipleri elinde tutan perde gerisindeki Başkan Ekrem İmamoğlu’dan, bugüne kadar etrafımızda olan bitenler üzerine kapsamlı bir siyasî analiz, öneri, eleştiri vs. duydunuz mu?
Pardon, şu kadarcığını duyduk: “Ne işimiz var Suriye’de, ne işimiz var Libya’da, ne işimiz var Doğu Akdeniz’de?”
Bu mudur yani, muhalif siyaset?
SİYASÎ ELEŞTİRİ HAKKI
Gazeteciliğimin ilk yıllarıydı… Keskin sosyal demokrat ve CHP içi hiziplerden birinin müntesibi olan, benden de hayli kıdemli bir gazeteci, CHP’yi (o zaman SHP) eleştiren diğer bir gazeteci arkadaşına şöyle çıkışmıştı: “Sen hiç SHP’ye oy verdin mi? Vermediğine göre, partiyi eleştirmeye de hakkın yok.”
Alın buradan yakın… Peki, sizin AK Parti veya MHP’ye oy vermişliğiniz var mı? Kendi mantığınızla bakarsak, mevcut iktidarı da sizin eleştirme hakkınız olmamalı.
Tabii ki biz böyle düşünmüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, ülkenin demokratik kurumlarından beklenti hakkına sahiptir.
Bir siyasî parti, hele de ‘Anamuhalefet’ sıfatını taşıyorsa, iktidarı hedefleyen, seçmenleri de ikna ihtimali bulunan bir siyaset sergilemelidir.
Demokrasi çift kanatlı bir kuş olduğuna göre… Hiç kimse, vatandaşları iktidar karşısında ‘seçeneksiz’ bırakma hakkına sahip olamaz.
Yanisi şu: Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, AK Parti-MHP ittifakının karşısında, ciddiye alabileceğim bir siyasî seçenek bulunmasını istiyorum. Ki, bu herkes gibi benim de hakkımdır.
Bu hakka sahip olmak için, seçimde CHP’yi desteklemiş olmam gerekmiyor. Tam tersine, CHP, benim gibi vatandaşların da desteğini celbedecek, anlamlı siyaset üretmeye mecburdur.
Yazık ki o siyasî yapı, kazanacağını garanti gördüğü ‘kupon’ belediye başkanlıklarını, kendi parti için didişmelerinde ‘ele geçirilecek hedef’ görme anlayışıyla siyaset yapıyor.
Gerçekten, hem Türkiye’ye, hem de kendi seçmen kitlelerine yazık ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.