Sonbahar, Ankara’nın mevsimi
Doğanın solduğu mevsimde, Ankara canlanmaya başlar. Hüznün mevsimi değildir Ankara için sonbahar, şehrin hareketlendiği, tarihi olayların takvime girdiği zamandır.
Tatilden dönen memurları sokaklara akmaya başlar,
Gardan, otogardan, havaalanından bavullarını sürükleyen üniversite şehrinin öğrencileri dağılır,
Parklar, bahçeler, kalabalıklarla engeller hüznün girişini,
İlçeler, şenlik zillerini çalar ardı ardına,
Pili dolmuş sanatçılar, sergi evlerini doldurmaya, belediyeler, etkinlik yarışına başlar.
Ulus, Kızılay, Tunalı, Cebeci, Bahçelievler’den, kalbi hızlanır başkentin. Güneş çömelirken ışığı da 72 dereceden 32 dereceye kırılır sonbahar boyunca.
SONBAHARA DÜŞER TARİHİ GÜNLERİ
13 Eylül, 250 yıllık gerileyişimizin durdurulduğu Sakarya Meydan Savaşı’nın zafer yıldönümüdür.
5 Ekim’de Mustafa Kemal Atatürk’ü Hacı Bayram kütüğüne kaydettirmiştir Ankaralılar.
13 Ekim’de, başkent olmuştur Ankara.
16 gün sonra 29 Ekim’de, Cumhuriyet’in ilan edildiği şehirdir.
27 Aralık 1919, ‘Kızılca Gün’üdür Ankara’nın; Mustafa Kemal ve arkadaşlarının şehre ayak bastığı, ülkenin kaderini değiştiren gün.
EN GÜZEL IŞIK
Ayaş salçasını kavanozlama, Çubuk turşularını kurma, Kalecik Karası’nı hasat zamanıdır.
Çıkrıkçılar Yokuşu’nun ineni çıkanı uzaktan kıpır kıpır, Anafartalar Caddesi’nin trafiği tıkanır.
İkinci Meclis’in kapısında, yeniden kuyruk zamanıdır.
19 Mayıs Stadı yıkılmadan önce köftecilerin dumanıyla anlaşılırdı sezonun başladığı.
Sıhhiye Pazarı’nda yürünmez.
Ankara Çayı dirilir.
En güzel ışık, bu mevsimde düşer Ankara Kalesi’yle Anıtkabir’e.
RUHUNUN İLKBAHARI
Renklerin sonbahar tonları Eymir Gölü’ne sarılır, seyyar sandalyeleriyle Ankaralılar doluşur cümbüşün ortasına. Mogan’da, fırında iyi kavrulmuş bir kızıl güneş düşer akşamüstü, gözünü alamazsın batana kadar.
Göçmekten vazgeçmiş kuşlar dalgalandırır sularını.
İlkbahar doğanınsa sonbahar, Ankara ruhunun ilkbaharıdır. O ruhu anlamayanlar düşer sonbahar hüznüne.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.