Tavuza Saldırı Pilanlanmış Tecavüzdür (2. Yazı)
Günlerdir Azerbaycan basınını takip ediyorum, TV kanallarında siyaset ve bilim adamlarının konuşmalarını dinliyorum ve böyle bir sonuca varıyorum. Ermenistan Ordusunun Tavuz İlimize saldırısı hiç de tesadüfi değildir. Ermeniler topraklarımızın yüzde yirmisini işgal etmiştir. Zaten topraklarımızı neyin pahasına oluyorsa olsun geri almak durumundayız. Bunu yalnız savaşarak almalıyız, başka alnernatifimiz – yoktur, nokta. Bunun tersini düşünenler yalnız Ermenilerdir ve Bakü`de yüz binin üzerinde Ermeni yaşıyor. Minsk Grubu oyuncak takımdır ve bu konuyu gerçekleştiremez, nokta.
1988-93 savaş yıllarında Batı Azerbaycan topraklarından göçe zorlanan Azerbaycan Türkleri arasında da Ermenilerin geldiğine bizzat şahit olmuşumdur. O yıllarda Azerbaycan`a gelen Batı Azerbaycan Türklerini evlere yerleştirmek için kurulan Komisyonda ben de vardım. Bakü`de, 6. Mikrorayonda bir kaçkın ailesine gittik. Adamın elinde belge vardı –Əlihseyin Əliyev yazılıyordu. Üş kız cocuğu ve saçları dağınık kadın korku içinde oturmuş susuyordu. Nasimi reyonu Polis Reisi Yardımcısı sorguya aldı adamı. Bellı oldu ki adam Ermenidir. Türkçe zayıf konuşuyordu. Kadının kocasını oldürmüşler ve kadına “Senin kocan bu adamdır, eğer susmasan, seni de, coşuklarını da öldüreceyz”, deyip Bakü`ye göndermişler. Bu haini götürüp “Şefeg” sinemasındaki Ermeni Kampına teslim ettik. Azerbaycan`a gelmiş pek çok “gizli, casus Ermenilerin olduğu” aşikardır. Ayrıca, anneleri Ermeni olan aileler de vardır ki, Ermenistan`daki akrabalarıyla iletişim içindeler. Yüksek görevlerde olan pek çok Azerbaycanlıların anneleri de Ermenidir. Peki, şimdi nasıl yapalım? Tahminen otuz yıldır topraklarımız işgal altındadır ve Ermeniler yeniden hareketlenmişler ve topraklarımıza saldırıyorlar. Ve Tavuz bölgesi tesadüfen seçilmemiştir. Öten yazımda yazmışımdır. Bakü-Ceyhan Buru Hatti, Tiflis Kars Demir yolu ve energi kaynakları bu bölgeden geçiyor. Gerçekten de Türkiye ve dünyaya akan petrol – dünyanın yaşam damarı sayılıyor. Ermenilerin arkasında saklı duran kim vardır – Rusya elbette. Demektir ki, Rusya petrolümüzden pay almak istiyor. Sovyetler döneminde petrolümüzün tümü Kremlinin elindeydi. Petrolümüz Moskova`ya su gibi akıyordu Bizlere sadece yemek parası kadar bütçe veriliyordu. Kuru maaş olarak...
Sovyetler çöktü ve Kremlinin Azerbaycan`a 585 milyar dolar borcu olduğunu sabig Baş Bakanı (Nazirler Sovetinin Başkanı), Hasan Hasanov, İtalya`ya resmi seferinde açıklamış oldu. T. C. Basın Konseyinin Üyesi olarak resmi konuşma metni bana da takdim edildi ve Türkiye basınında da bu bu konuşma basıldı. O zaman Kremlinde açıklama şöyle oldu: “Moskova sizleri korumuştur...”
Azerbaycan Ordusu Ermenistan`a Gereken Dersi Vermiştir
Ermenistan belki de bunun farkınde değildir, fakat piyon gibi kullanılmaktadır. Son günlerde Azerbaycan topraklarına saldırmakla aslında Ordumuzun zaferini tüm dünyaya yaymış oldu. Son harbi karşıdurmada Azerbaycan Ordusu bir daha yüksek üstünlüğünü gösterdi, düşman kamplarını nokta hedefle vurdu, yok etti.
Gerçekten de 12 Temmuzdaki harbi ameliyyatta Azerbaycan Ordusunun şanlı tarihinde özel yeri olacaktır. Daha önce Nahçıvan ameliyyatı sonucunda on bin hektardan daha fazla topraklarımız Azerbaycan Ordusu tarafından götürülmüş ve işgalçı Ermeni düşmanları o bölgelerden dışarı atılmıştır (2018). Vahşileşmiş Ermeni düşmanları, Nisanda olduğu gibi kendi menfur ve çirkin davranışlarına devam etmiş, sivillerin yoğun yaşadıkları gölgelere saldırmışlar. Saldırı sonucunda müdrik el Aksakalı, Aziz Azizov şehit olmuştur. Sivillere sadece faşist ruhlu hainler genelde saldırıyorlar. Demektir ki, Ermenistan, faşist devlettir ki, sivilleri hedef alıyor. Çünkü Ermenistan hiç zaman açık savaşta zafer çalmamıştır ve çala da bilmez. Ünlü Rus şairi Aleksander Puşkin, fevkalade yazmıştir: “Sen, hainsin, sen korkaksın, sen ikiyüzlüsün – çünkü sen Ermenisin.
Ruslar, halkımıza karşı hiddet ve kin besliyordur
Bir konu beni çok düşündürüyor: 1812 yılında Rus Çarı II. Nikolay bir karar imzalıyor ve bütün Rusya Üniversitelerinde, yüksek makamlarda ve idarelerde çalışan bütün Ermenileri topyekun gödevden alıyor. Daha sonra aynı II. Nikolay, 1828 yılında, İngiltere, İran, Almanya ve Fransanın hiyle fesatlarıyla Türkmençay Anlaşmasını hazırlıyor. Azerbaycan devletı yağlı ekmek olarak ikiye bölünüyor (I. Yazımda yazmışımdır) ve Ermeniler, Rusya`ya pay olarak verilmiş Kuzey Azerbaycan`a kademe-kademe yerleştiriliyor. Ta o günden bu güne dek Rusya – Azerbaycan toprakları üzerinde oyunlar, senaryolar gerçekleştiriyor. 1988-1992 yıllarında Azerbaycan Ordusu yoktu ve Rusların Garabağdaki 366. Alayın askerleri topraklarımızı işgal etti ve Ermenilere peşkeş ettigini artık AB, BMT ve tüm dünya bile biliyordur. Bunu 366. Alayın Komutanı da açıklamasında ifade ediyordur: “Biz Azerbaycan topraklarını işgal ediyorduk, arkamızca Ermeniler bağırarak, “Biz büyük Ermenistanı kuruyoruz”, diyorlardı...”
Azerbaycan Türklerinin öldürülmesi, hatta yok edilmesi Rusların ezelden amacı olmuştur. 1 milyona yakın kaçkın, ezeli topraklarımızdan kavulmuş, öldürülmüş ve sakat kalmışlar ve dede-baba topraklarına dönemiyorlar. Ermenistan`ın Azerbaycan`a tecavüzü ile ilgili BMT Tehlikesizlik Şurası tarafından 1993 yılında 4 kararı mevcuttur. Bir daha hatırlatıyorum: 822, 853, 874 ve 884 no`lu kararlar kabul olunmuştur. Bu kararların her birinde Ermenilerin tecavüzkar siyaseti eleştiriliyor ve Ermeni Ordusunun işkal ettikleri topraklardan şartsız çıkmaları talep ediliyor. Ama ne yazık ki bu talepler şimdiye dek yerine yetirilmiyor? Burada BMT, AB ve Batılı devletlerin tümü adeta Azerbaycan`a karşı sanki tavır sergiliyordur? Bu nasıl oluyor da BMT karar alıyor ve tam bir gün sonra ABD İrak`ı işkal ediyor? Ama 4 karar almış BMT, otuz yıldır suskun tavır sergiliyor ve elinden bir şey gelmiyor? Bana göre taraf tutuyordur, bu kadar! Ve ya bu BMT -ne biçim sorumsuz Teşkilattır? Batı`lı devletler de susuyorlar...
Ama dünya devletleri bana göre bir gerçekle karşılaştılar. Tavuza saldırı sonucunda Ermenistan Ordusunun kampları nokta vuruşlarla tek-tek yok edilmiştir. Böylece Azerbaycan Ordusunun zaferini, yüksek disiplin çerçevesinde Ordumuzun gücünü gördüler. Ayrıca Ermenistan`da siyasi otorite yoktur, Ordu dahilinde parçalanmalar mevcuttur: insanlara maaş veremiyorlar, disiplin sıfıra doğru inmektedir. Ermeni halkı meydanlara döküldüler ve devletten ölen çocuklarını talep ediyorlar.
Ermenistan Başbakanı hemen Moskova`ya yardıma koştu. Rusiya Başbakanı, Maşustin`in annesi de Ermenidir. Moskova`dan yardım diliyordur. Ermenistan`da resmen diktatura devam etmektedir. Ülke bühran içindedir. Azerbaycan`da halkla devlet arasında ciddi birliktelik vardır. Cumhurbaşkanı, Sayın, İlham Aliyev ve eşi, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, Saygıdeğer, Mihriban Aliyeva devamlı halkın
arasındalar: devletle halkın birlikteliği sayesinde umut ediyorum ki topraklarımızın geri alınması günü yaklaşıyor. Çünkü Azerbaycan halkı Devlet Başkanının arkasında kenetlenmiştir. Eğer yarın, Cumhurbaşkanımız – “Hepimiz savaşa gidiyoruz, demiş olsa ki hepimiz bunu bekliyoruz, bütün halkımız, Sayın İlham Aliyev`in arkasında kenetlenecek ve savaşa severek yola düşecektir. Sadece şu gerçeği söylemek isterim, bu güne dek 50 binin üzerinde könüllüler, savaşa gitmek için askeri birliklere yazılı muracaatta bulunmuşlardır. Halkımızın sabrı tükenmiştir, hepimizin tek hedefi vardır: Garabağ ve 7 reyonumuzu, tüm topraklarımızı silah gücüyle savaşarak geri almaktır.
O günü hepimiz Garabağda olacayız, Şuşa`da Orta Çağ`ın büyük şairi, Molla Penah Vagif`in mezarı önünde şiir günlerini yapaçağız.
Ermenistan`da bühran yaşanır ve Ermeniler vatanlarını terk ediyorlar
Başka bir haber de sevindiricidir: Ermenistan`da bazı İlçeler, köyler boşalıyor. Sebepi ise halk panik içinde ve yarın neler olacağını bilmiyorlar. Ve ayrıca Azerbaycan Ordusunda ağır itkiler olduğu ve şanlı Ordumuzun cevap saldırısından da halk haberdardır ve yakında savaş olacağı bilgisi de halkın arasında dolaşıyordur. Ermenistan`da halkın ve askerlerin içlerine bit düşmüş, korku ve telaştan çırpınıyorlar. Buna sebeb de Azerbaycan Ordusunun gücü ve güdreti olmuştur. Hadise günü, Ermenilerin saldırısı başladığında, öğlen vaktı, Cumhurbaşkanı, Sayın, İlham Aliyev, hadiseyi başlatan tarafın terör faktı ile ilğili Temmuz`un 12-de önemli kararlar almıştır.
Uluslararası Teşkilatlarda ve parlamentlerarası teşkilatlardaki temsilçilerin her biri görevler alarak temsil oldukları teşkilatların rehberlerine olaylar hakkında ayrıntılarıyla bilgilendirmişler. Ülke başçımızın önemli talimatlarından biri şöyledir: “Bizim dipolatiyamız hucum diplomatiyası olmalıdır, passif, kendini mudafaa eden diplomatiya olmamalıdır, diyor. Birileri beğensin diye, kendi düçüncelerini demekten çekinen diplomasi olmamalıdır... Ama ne yazıktır ki, ülkemizin uğurlu yükselişi hakkında Dış İşleri Bakanlığı passif kalıyordur. Çok interesandır ki, hadise günü, yani 12 Temmuz`da Devlet Başçımız bütün önemli kurumlarla (Dış İşleri Bakanı haric) baş vermiş olayları kurmayları ile masada, halk ile paylaşırken, tartışırken, Dış İşleri Bakanı makamında değildi? Devletin yüksek kurumları olayları, hayati önemli meseleleri halkımızla istişare ediyordu, haklı rahatsız eden problemleri tartışıyordu.
Kardeş Türkiye onurumuz ve Fahrımızdır
Elbette ki sıkıntılı, çalkantılı günlerde Azerbaycan tek değildir: arkasında Everest Dağı kadar güçlü, kardeş Türkiye Cumhuriyeti, onun cesaretli ve güçlü lideri, Cumhurbaşkanı, Sayın, Tayyip Erdoğan, Azerbaycan`a elini uzattı ve şöyle dedi: “Türkiye bütün imkanlarıyla kardeş Azerbaycan`ın yanlndadır ve gereken ne ise yapmaya hazırız”. Bunu bir defasında T. C. Başbakanı, Sayın T. Ecevit, Yunanıstan`ın Kuzey Kıbrıs`a baskısı sürecinde demiştir ve gece vakti Türk uçakları ve Ordu Kuzey Kıbrıs topraklarına dahil oldu, orada yaşayan Türleri düşman baskısından ve tacizlerinden ebediyen kurtarmış oldu.
İki gün önce Türkiye Genelkurmay Başkanının emriyle Türk Silahlı Kuvvetleri en ağır silahlarıyla Nahçıvan topraklarına dahil oldu. Bunu ekranda izlerken kurur ve iftihar hissleri yaşadık... Halkımız Karabekir Paşamızın kumandalığında 1918 yılında Ermeni çetelerini, özellikle Gence ve çevre reyonlarından, terksilah ederek topraklarımızdan çıkarılmasını unutamıyor. Eğer Osmanlı Ordusu zamanında gelmiş olmasaydı, S. Şaumyan ve A. Mikoyan`ın başkanlığında Azerbaycan`ın reyon ve ilçelerini işkal eden Ermeni çeteleri topraklarımızda oturacaklardı ve insanlarımızı topyekun yok edeceklerdi. Şimdi Türk Ordusunun Nahçıvan topraklarına ayak basmaları bana 1918 yıllarındaki Osmanlı Ordusunun kahramanlıklarını bana bir daha hatırlamş oldu. O yıllarda da ve şimdi de Ermenilerin arkasında Ruslar duruyor ve onlara abilik yapıyordur. Çünkü Rusya Güney Kafkas`yada sabitliği ve demokrasinin yükselişini istemiyor ve bu sebepten piyon olarak Ermenileri kullanıyor. İki asır önce ve bu gün de Ruslar Azerbaycan üzerinde çeşit-çeşit senaryolar üretiyor ve ülkemizin güvenliğini bozmaya devam etmektedir...
Tovuzda baş vermiş saldırı da bunun bariz nümunesi sayılır...
DEVAMI VARDIR...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.