Türk Milleti
Türkler İslamiyeti zırh gibi ruhlarına giydirmiş, mertlikle yoğrulmuş millettir. Bu temel üzere hakkın emirlerini yapan yasaklardan kaçmış, milliyetçi toplumdan oluşmuş, zamanla bazı sebeplerden dolayı örf ve adetlerinde rahatsızlık oluşmuşsa da özde ve maneviyatta güçlü milletimiz özelliğini kaybetmemiş. İnsan karakterini yapan, başta bilgi değil, ruhu koruyan bağlarıdır. Bilgiler çabuk eskir ve değişir.
Hatıralar eskidikçe kıymetlenir, güzelleşir, emsalsiz olur, insanda anıları olmazsa yaşamdan tat alamaz, bu nedenle bazen teselli ve de kuvvet kaynağı da getirir. Geçmişimizle bağlarımızı kesmeyelim, yıpratmayalım. Zamanla acı anılar tatlılaşır, ıstıraplar ise teselli kaynağı, gün geçtikçe güzelliklerle insana yol gösterir. Tarih milletlerin hatıra külliyatıdır, resimlerde, yazılarda, kitaplarda, köylerde, şehirlerde, dillerden de dillere destanlarla, türküler ve şarkılar oluşturarak devam eder.
Türk milleti geçmişte yaşadığı nihayetsiz felaketlerde de, anarşi ve terör olayları içinde bile ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, bugün kendi milletinin dili ve kültürü sayesince koruduğu anlaşılıyor. Türk’ün dili, milletimizin kalbidir. Şanlı Türkiye’mde, Anadolu’m, Güzel Ankara’m, Kızılcahamam’da doğal ve kültür mirası şifa kaynakları kaplıcalarımız var. Çamlıdere’mde Alıç Dağımız Başkentin coğrafyasında doğal kültür zenginlikleri jeolojik konumu ve dünyada nadir görülen fosil orman alanları,
Pınarları, değişik renkte şifalı bitki ve yeşil çimen örtülerle örtüşmüş dört mevsime sahip, Oğuz Türkmen boylarının yerleşim şehri. Anadolu’yu Türk yurdu yapan “erenler ordusu” neferlerinden Hz. Ömer evladından Şeyh Semerkant i Hazretleri de bu şehri mesken tutarak yerleşmiş. Şeyhin insanlığa Mübarek su olarak adlandırdığı “Sığırcık Suyu” da asırlarca şifa kaynağı olmuş, “tescilli su” olarak üç kıta da hatırlanıp kullanılmaktadır. Ağaç sulama ile insan hatıra ve bilgi ile yetişir. Bunun için bilgi ve ilimden ayrıldığı anda şeytan kapar götürür. Onu bir müddet gönül maceraları ile oyalar, dünyayı süslü gösterir, öleceğini bile hatırlatmaz. Bu nedenle de vatan mefhumu, aile, bütünlüğü nedir bilinmez, yaşamdan uzaklaşarak perişan olur gider. Yaşamda hatıraların güzelliği bu nedenle önemi büyüktür. Atatürk’ün” ne mutlu Türk’üm diyene” sözü Türk olmanın kolay olmadığını bu sözlerde büyük bir haslet olgusu gizlidir. Hatıralarda izah edilmektedir. Böylece Atatürk Türklerin bulunduğu ülkeye TÜRKİYE ismini vermiştir. Yurdun bir gün tehlikeye düşerse “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözleriyle, atalarımızın asaleti, fazileti, doğrulukları, kahramanlıkları, hatıralarda izah edilmektedir. Hatıralarımıza, örf ve adetlerimize milletimize ve devletimize sahip çıkalım. “Ne mutlu Türk’üm diyene…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.