Türkiye'de 30 bin hasta organ bekliyor!
Yaşam ve umut dolu bir gelecek için Türkiye'de organ nakli bekleyen hasta sayısı 30 bini geçti. Organ bağışı, kronik organ yetmezliği olan binlerce hastanın hayatını kurtarmak adına son derece önemli bir adımı temsil ediyor.
ÖZEL HABER: SÜMER TAŞKIRAN
Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezinin öncü ismi olan ve 1992'den bu yana organ nakli koordinatörlüğü yöneticiliği yapan Nilgün Bilal, “Şu anda 30 binin üzerinde hasta organ beklemektedir.” dedi.
Nilgün Bilal, kariyerine Hacettepe Üniversitesinde akademik kariyer yaparak ilerlemeyi hedeflerken bir telefon ile hayatının yönünü değişti.
Bilal, “Yüksek lisans yaptığım sırada Hacettepe Üniversitesindeki rahmetli bölüm başkanım ile çalışırken Akdeniz Üniversitesi Rektörü'nden, bölüm başkanıma bir telefon geldi. ‘Türkiye'deki yeni ve özel bir mesleği kurmak ve ilk olacak bir görevlendirme için adım atmaktayım. Bu nedenle mezunlarınızdan yeni mezun olan, belli niteliklerde , sorumluluk sahibi bir insana ihtiyacım var.’ dedi ve Hocam da bana Antalyalı olduğum için 'Gittiğinde bir görüş, istersen öneride bulunalım.” dedi. Bu vesileyle kariyerimin yönü tamamen değişti ve ben bu görevi kabul ettim.” ifadelerini kullandı.
ORGAN NAKLİNDE ÖNCÜLÜK ETTİ
Hacettepe Sosyal Hizmetler Bölümü mezunu olarak sosyal hizmet uzmanlığını sağlık alanında başarıyla taçlandıran Bilal,
organ nakli koordinatörlüğünü bir meslek olarak benimseyerek, Türkiye'de bu alanda önemli adımların atılmasında öncülük etti.
1992 yılında başladığı görevinden sonra organ nakli koordinasyon sisteminin genişlemesine öncülük eden Bilal, şu anda da hem ülkedeki koordinatörlerin eğitim ve mesleki gelişimine katkı sunmak hem de organ bağışı sayısının artması için çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye'deki Sağlık Bakanlığına bağlı kurulmuş olan Organ Nakli Koordinasyon Sistemi, dünyadaki en güvenli ve etkili sistemlerden biri olarak öne çıkıyor.
"ORGAN BAĞIŞINI YAYGINLAŞTIMA ODAKLI İLERLİYORUZ"
Türkiye'de organ naklinin, 1975 yılında Mehmet Haberal tarafından gerçekleştirilen ilk başarılı canlı vericili böbrek nakli ile bir dönemeç yaşadığını belirten Bilal, “Bu milattan sonra, 3-9 Kasım tarihleri organ bağışı farkındalık haftası olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu farkındalık haftası, toplumdaki organ bağışı ihtiyacını karşılamak için yeterli değildir. Şu anda 30 binin üzerinde hasta organ beklemektedir.” diyerek organ bağışının önemine vurgu yaptı.
Bilal, 2000'li yıllardan itibaren Akdeniz Üniversitesinde başlattıkları eğitim programları ve sertifikasyon modelleriyle organ nakli koordinatörlüğü alanında adeta bir okul oluşturduklarını; şu anda da Sağlık Bakanlığına bağlı, Bakanlık adına bu sertifikasyonları veren en önemli eğitim merkezi olduklarını belirtti. Türkiye'de Sağlık Bakanlığına bağlı Organ Nakli Sertifikasyon Sistemi kurulana kadar, İspanya'dan aldığı Avrupa sertifikası ile birkaç meslektaşı ile birlikte organ nakli koordinatörlüğü eğitimini Akdeniz Üniversitesinde başlatıp sürdürdü. Bu alanda öncü bir rol üstlenen Bilal, Türkiye'deki organ nakli koordinatörlük eğitim sistemini şekillendirerek gelecek nesillerin bu hususta uzmanlaşmasına katkı sağlıyor.
"ORGAN NAKLİNDE DÜŞÜŞ VAR"
Organ nakli konusunda Türkiye'nin başarılı bir çizgi izlemesine rağmen pandemi ve afetlerin etkisiyle organ nakli sayılarında bir düşüş yaşandığını belirten Bilal, “Bu zorlu süreci aşmak ve organ bağışını yeniden canlandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir ulusal sistem üzerinden, eğitimler, organizasyonlar ve bilinçlendirme kampanyaları düzenleyerek organ bağışını yaygınlaştırmaya odaklı ilerliyoruz.” şeklinde konuştu.
ORGAN NAKLİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ KRİTİK BİR GÖREVDİR
Organ nakli koordinatörlüğünün, zorlu bir süreç içerisinde çalışan ve gecesi gündüzü olmayan, psikolojik yükünün ağır bir görev olduğunu ifade eden Bilal, kendi “Meslektaşlarım bu zorlu işe girmekte çekince yaşadı. Girenler ise geri çıkmıştı. Çünkü bu alanda ölümle yaşam arasında bir çizgide çalışılır; bir tarafta ölenlerin yakınları, diğer tarafta ise yaşama tutunmak isteyenler bulunur. Bu travmatik deneyimlerle dolu zorlu süreç, hem psikolojik hem de duygusal anlamda ağırdır.” ifadelerine yer verdi.
Bilal’ “Organ nakli koordinatörlüğü kritik bir görev olup, hem özel hem de kamu hastanelerinde, Sağlık Bakanlığı sertifikası almış sağlık meslek mensupları tarafından yürütülebilir, Şu an çoğunluğu hemşire ve hekimlerden oluşan bir meslek grubuyuz ‘dedi. Organ Nakli Koordinatörü olabilmek için sağlık mesleği mensuplarının kendi kurumları tarafından görevlendirmeye uygun ve gönüllü olması olarak önerilmesi, Sağlık Bakanlığı'na sertifikasyon için başvuru yapılması, Bakanlık tarafından uygun görülüp sertifikasyon programına kabul edilmesi ve sertifikalandırma süreçlerine tabi tutulması aşamalarıyla gerçekleşen önemli bir süreçle mesleğe kabul başlıyor. Organ bağışıyla ilgili farkındalık çalışmaları ise sivil toplum örgütleri ve gönüllüler aracılığıyla yapılabilir, ancak organ nakli koordinatörü olmak için bireylerin sağlık çalışanı ve bu alanda özel bir eğitim almış olmaları gerekmektedir.” dedi.
ORGAN BAĞIŞI NASIL YAPILIR?
Organ bağışı, Sağlık Bakanlığı sistemi üzerinden gerçekleşmekte olduğunu bilgisini aktaran Bilal, şunları söyledi:
“Vatandaşlar, bu konuda bilinç sahibi olup organ bağışında bulunmak istediklerinde, Sağlık Bakanlığı'na ait sistem aracılığıyla vasiyetlerini oluşturabilirler. Bu işlem, 2 tanığın huzurunda ve mevzuata uygun şekilde yapılmaktadır. Organ bağışı yapmak isteyen bireyler, merkeze başvurduklarında 10 dakika içinde kimlik bilgilerini sisteme kaydettirirler ve bu organ bağışı vasiyetlerini özel bir şifre ile e-devlet üzerinden sadece kendileri görebilir. Bu bilgi, gizli ve sadece bireyin özel kararıdır ve sağlık çalışanları dahil hiç kimse tarafından sisteme erişip görülemez.
Organ bağışı durumu, bir hastanede beyin ölümü gerçekleşmiş ve solunum destek cihazına bağlı beyin fonksiyonları durmuş bir bireyin organları makine tarafından destek sağlandığı durumda gündeme gelir. Bu durumda organ bağışı söz konusu olabilir. Organ bağışıyla ilgili karar, vefat eden kişinin ailesinin onayı gerçekleşir. Ancak bireyin yaşarken önceden belirttiği vasiyet doğrultusunda ailenin bu onayı vermesi çok daha kolay olup ailenin o acılı anında karar verme sorumluluğunu kolaylaştırmaktadır. Organ bağışı sonrası organların hastalara nakledilme süreci, Sağlık Bakanlığı'nın kurmuş ve yürütmekte olduğu Ulusal Organ Nakli Koordinasyon Sistemi aracılığı ile etik, yasaya uygun ve adaletli kurallar çerçevesinde en acil ve uygun hastaya, uygun organın ulaştırılması kuralı ile yürütülür.”
“Organ bağışı, hayat kurtarmanın bir yolu olarak görülen bir iyilik hareketidir.” diyen Bilal, “Her bir bağışlanan organ, başka bir kişi için umut anlamına gelir. Organ Nakli Koordinatörleri Derneği'nin 'İZİN VER YAŞASIN' kampanyası, organ bağışının önemini vurgulayarak toplumu bu konuda bilinçlendirmeyi hedefliyor. Bu bağlamda, her bireyin organ bağışı yapma potansiyelini değerlendirmesi ve bu anlamlı adımı atmaya yönelik duyarlılık geliştirmesi oldukça önemlidir.” dedi.
Organ bağışının bir hayat kurtarabileceğini vurgulayan Bilal, toplumda bu konuda farkındalığın artması için çaba harcıyor ve bu alandaki başarılı kariyerine yenilerini eklemeye devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.