YKS Sonuçlarını Değerlendirirken Görmezden Geldiklerimiz
YKS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte bir ses yükseldi; Ah bu kaygıların gözü kör olsun.
Gençlerimizin kimisinin heyecandan kimisinin stresten günlerdir uykularını kaçıran haber nihayet geldi. YKS sonuçları 20 Temmuz sabahı açıklandı. Bu yıl TYT, 3,5 milyondan fazla başvuru alarak rekor kırarken sınava katılım 3 milyonun altında kaldı. AYT’de ise 2,5 milyondan fazla başvuru varken katılım 2 milyonun altında kaldı.
Sınava katılımın bu denli fazla olması genç nüfusun artmasının yanı sıra tekrardan şansını denemek isteyen, ikinci/üçüncü üniversitesini okumak isteyen ya da kendisini denemek için sınava giren kişilerle birlikte bu sayılara ulaşmakta.
Gelelim gençlerimizin YKS performansına. Genel itibariyle bakıldığında doğru ortalamalarının düşük olduğu göze çarpmakta ancak sadece sayılarla değerlendirme yapmak elbette yanlış olacaktır. Bu noktada bu ortalamanın düşük olmasının eğitim sistemi dışındaki sebeplerini ele alalım;
En temelde kendini denemek için, deyim yerindeyse hobi olsun diye sınava giren vatandaşlarımızı denklemin dışına çıkaralım, neden? Çünkü bu vatandaşlarımız arasında iyi netler yapan kişiler olsa da özellikle matematik testlerine hiç dokunmayan vatandaşlarımız bulunmakta. Bu kişilerin de istatistiklerin içinde olduğunu unutmayalım.
Yine yaşça büyük olup Açık Öğretim Fakültelerinde eğitim almak amacıyla sınava giren ve yüksek puanlara ihtiyacı olmadığı için soruların çok da üzerinde durmayan vatandaşlarımız var.
Matematik netindeki düşüklüğü maalesef “Yeni nesil çalışmıyor.” yaftası ile dillerinden düşürmüyor büyüklerimiz. Yine bu noktada sözel ve dil alanında eğitim hayatlarını sürdüren ve bu yüzden matematik üzerinde çok durmayan ya da durması gerekmeyen gençlerimizi unutmayalım.
Bu saydığımız nedenler ve daha üzerinde durulabilecek birçok neden ele alındığında ve öğrencilerin hedefleri doğrultusunda çözdükleri bölümlerin ortalamaları alındığında tablonun çok daha farklı olduğunu göreceğiz.
Üniversite okumak isteyen gençlerimize tercih döneminde en temel tavsiyem puanın değil sıralamanın önemli olduğudur. Bir çoğunuz “Bunu bilmeyen mi var?” diyecektir ama ben size şöyle izah edeyim; Evet, bu durumu bilmeyen ve bir büyüğünden ya da bir uzmandan görüş almayan ya da alamayan gençlerimiz var bunu da unutmayalım.
“Gençler! Sınav dünyanın sonu değil!!!” edebiyatı yapmayacağım burada. Gelecek kaygısı ile boğuşan umutlarını yitirmek üzere olan gençlerimize yaptığımız baskılar sonucunda çok büyük anlamlar yüklendi bu sınava ve bundandır ki kendini yiyip bitiriyor bu süreçlerde bu çocuklar.
Yarınına dair hayaller kurması gereken gençlerin endişe ile yarınlara gözünü kapattığını görmezden gelemeyiz. Bu doğrultuda ve şartlar dahilinde gençlerimize destek olmalı ve önlerini açacak adımları en azından kendi adımıza atmalıyız.
Sıralamasının kaç olduğunun bir önemi olmadan arzularına ve hedeflerine ulaşan kardeşlerimi tebrik ederim. İstediğini alamayan ya da almak için yeterince emek vermeyen veya veremeyen kardeşlerim içinde gelecek sınavda ya da geleceğe dair yaptıkları planlarda başarılar dilerim.
Nitelik endişesinin gelecek kaygısının önüne geçtiği günleri görmek dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.