Yönetici
Tarih de üstün devlet kurma bilgileri olan, kurduğumuz devletler içindeki halklar tarafından daima hayırla anılan, yöneticiler; han, kaan, sultan, hükümdar ve padişah, reis, halkın başkanı (cumhurbaşkanı) ismiyle, halkın her türlü ihtiyacına en iyi şekilde hizmet etmeye çalışmışlardır. Aile, şehir ve devlet hayatımız da iyi idareci yetiştiren cemiyet olduğumuzda bir gerçektir.
İdareci olmak için diploma yeterli değildir. Hayatı içinde, öğrendiği ilminin yanı sıra, yönetime geçecek şehzade veya kişilerin çeşitli zorluk sınavlarından geçmesi, sabır, müsamaha, zeka, basiret, akıl, hoşgörü, olayları analiz etme, hitabet kabiliyeti, yeteneği, heyecana kapılmama, ikna yetisi, vakar, ciddiyet, affedebilme, derinlemesine düşünme, insanları tanıma, güler yüz ve tatlı dil gibi özellikleri de taşıması lazımdır. İdarecilerin bu özelliklere sahip olmasıyla da toplumda, sevgi saygı ile yaptığı hizmetleri ve huzur ortamı artar. Her yaptığı işinde istişare eden ve Allah’ın rızasını da düşünen, somurtmayan hizmet eden, ciddi, ölçülü, şahsiyetli, ferdi ve aile hayatı ile mazbut özü sözü birbirine uygun idarecileri her zaman takdir edilir. İdareci, hedefteki insandır. Güzel davranışları örnek alındığı gibi, hataları da eleştiri görür. Başarıları tarihe mal olur. Yaptıkları da hiçbir zaman unutulmaz.
Örfümüzde, baba, ailenin reisi, sınıfta öğretmen okulda müdür, mahallede muhtar, şehirde kaymakam vali, Devletin başında da tartışma, sataşma ve polemiklerin üstünde cumhurbaşkanı her konuda kararları alan hayatımıza geçiren bir reis ve rehberdir.
Toplumun her kademesinde yöneticilerin rahat huzur ve mutluluğu sağlaması ancak; yaratanın yarattığı her şeyi, yaratana olan sevgisinden dolayı seven, iyi yetişmiş insanlarla mümkündür.
Yöneticiler her hâl ve hareketi ile güzel davranışına, ciddi, ölçülü, şahsiyetli, ferdi ve aile hayatı ile mazbut özü sözü birbirine uygun, konuşmasına, giyim kuşamına, insanına bakışına, ölçülü ve ağır başlı olmalıdır. Milleti hayırla idare edenler millete mal olmuştur. Hiçbir davranışları gözden kaçmaz.
Varlık elde etmek için yokluk gerek. Mimar ev yapmak için boş arsa arar. Marangoz ahşap işi yapmak için ham tahta arar. Saka su satmak için susuz ev arar. Yokluğa dikkat et, onda çok hikmetler vardır. - Mevlana
• İnsanların en asili intikama gücü yeterken bağışlayandır. - Hz. Hüseyin (r.a.)
Silah korkakta, yönetim akılsızda olursa işler bozulur. - Hz. Ebubekir (r.a.)
Çok söyleyen değil, çok iş yapan yöneticiye muhtaçsınız. - Hz. Ömer (r.a.)
Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücü ver bana. Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana. – Gandi
Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta. - Şems-i Tebrizi
Bir gece Medine sokaklarında Halife Hazreti Ömer ve Abdurrahman bin Avf hazretleri gezerken bir evin içinden karışık seslerin geldiğini duyarlar. Biraz yaklaşınca sorar Halife:
- Ey Abdurrahman, bu evin kime ait olduğunu biliyor musun?
Abdurrahman bin Avf, "Bilmiyorum" der. Şöyle açıklama yapar.
- Burası Rebi'a bin Ümeyye'nin evidir. İçindekiler de sarhoşlar, içmişler bağırıp çağırıyorlar. Ne dersin, bunlara ne türlü bir ceza uygulayalım? Gecenin bu saatinde bu haldeler...
Abdurrahman bin Avf der ki: - Bana kalırsa ceza uygulanacaklar onlar değil, biziz!
İrkilir Halife. - Neden? diye sorar. Şöyle izah eder büyük sahabe: Cenab-ı Hak buyuruyor: "Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. " (Hucurat Suresi 12)
- Allahü Azimüşşan 'İnsanların gizli ayıplarını araştırmayınız' buyuruyor. Biz ise gecenin bu saatinde evinin içindeki ayıplarını araştırıp meydana çıkarmakla meşgulüz. Aslında cezalık işi biz yapıyoruz demektir!
Bunun üzerine düşünmeye başlayan Halife, elini Abdurrahman bin Avf'in eline uzatarak der ki:
- Tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa biz onlara değil, onlar biz ceza isteyebilirler.
Oradan hızla uzaklaşırken de söylenmekten kendini alamaz Halife!
- Allah insanları doğru düşünen dostlardan mahrum etmesin. Kimseyi de kendi kanaatinde ısrarcı eylemesin. Kendi kanaatini dostlarına kontrol ettirmek, daha doğrunu duyunca da hemen kabul etmek ne güzeldir.
Fesat insan, burun kıvırır iğneleyici konuşur, sinsi genelde susar, açığını kollar, Temiz kalpli insan, daima sevgisini belli eder, içi dışı bir olur. Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.