Süleyman Göksu

Süleyman Göksu

Zekât ve sadakanın en makbulü

Zekât ve sadakanın en makbulü

Cenâb-ı Hak, Bakara Suresi’nin 273. Ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor (mealen): “Verin o fakirlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Artık hayır namına ne verirseniz, hiç şüphesiz Allah onu bilir.”

Bu Ayet-i kerime, Ashabı Suffe diye isimlendirilen Muhacirlerin fakirleri hakkında nazil olmuştur ki dört yüz kişi kadardılar. Medîne-i Münevvere’de ne bir meskenleri, ne aşiret ve akrabaları vardı, hiçbir şeyleri yoktu. Mescidin sofasında ikamet edip, Kur’ân-ı Kerîm ilmi tahsil ederler, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) derslerinden ve sohbetlerinden bol bol istifade ederlerdi. Bunlar risâlet medresesinin, canını Allah yoluna vakfetmiş talebeleri idiler.

İbn-i Abbas (r.anhümâ) Hazretlerinden rivayet olunduğuna göre bir gün Peygamberimiz (s.a.v.), Ashabı Suffe’nin başlarına durup hâllerine baktıktan sonra fakirliklerini, çektikleri sıkıntıları görmüş ve kalplerini hoşnut etmek için şöyle buyurmuşlardır: “Ey Ashabı-ı Suffe! Size müjdeler olsun ki her kim, şu sizin bulunduğunuz hâlde ve içerisinde bulunduğu hâlden razı olarak bana kavuşursa o benim dostlarımdandır.”

Bakara Suresi’nin 273. Ayet-i kerimesi her ne kadar Ashabı Suffe hakkında nazil olmuş olsa da hükmü umumilik ifade eder. Allah rızası için düşmana karşı nöbet bekleyen veya Allah rızası için medreselerde dirsek çürüten yahut Allah rızası için kendisini amme hizmetine vakfeden ve bu haller içerisinde malı mülkü olmayıp nafakasını kazanmaya fırsat bulamayan veya gücü yetmeyen fakir müminler bu ayetin hükmüne dâhildirler. Bunlar infak ve sadakaların verileceği en güzel yerleri teşkil ederler.

Binaenaleyh veriniz efendiler veriniz! Hususiyle de Allah yolunda vücudunu hasretmiş olan şu fakirlere veriniz. İhlâs ve kemaliniz gece gündüz, gizli veya açık farkını hissettirmeyecek kadar yükselsin, riya ve nifaktan sakınıp Allah rızasını talep ederek ve kendinizi Allah yolunda sabit kılmak için gönül hoşluğu ile gücünüzün yettiği kadar iyilerinden vermek âdetiniz, huyunuz, melekeniz olsun da her zaman ve her suretle veriniz. Allah ne hayır yaparsanız onu bilir, ecrinizi zayi etmez.

Allah kabul eylesin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Göksu Arşivi

Cennet

17 Kasım 2021 Çarşamba 00:03