23 Nisan 1920’den 100 yıl sonraya...
23 Nisan 1920 TBMM’nin açıldığı ve Türk Milletinin iradesini ve egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Atatürk 23 Nisan 1924' de 23 Nisan gününün Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmasına karar vermiştir. Yine 1970’da ilk olarak altı ülkenin katılımıyla Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı uluslararası nitelikte bir boyuta taşınmıştır.
23 Nisan. Türk Milleti'nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir.
23 Nisan, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun sona erdiği, genç Cumhuriyetin başlangıcına giden yolun 23 Nisan 1923 Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile atıldığı bir ilk adımıdır.
Bilinmelidir ki; 600 yıllık Osmanlı tarihinde okuma-yazma oranımız kadınlarda %2-3, erkeklerde %5’i geçmemektedir. Sanayi ve üretim neredeyse yoktu. Osmanlı bir ganimet İmparatorluğuydu. Dünyada gelişen ekonomik, sosyal, siyasal gelişmelere ayak uyduramadığı içinde 18. yüzyıl başlarından itibaren çöküş süreci başlamıştı.
Atatürk biliyordu ki, bu çöküşe rağmen İmparatorluğun kalıntılarını sürdürmek isteyen bazı unsurlar, kurulacak yeni Cumhuriyete karşı iktidar heveslerini sürdüreceklerdi. Atatürk 1927’de Ankara’da verdiği bir beyannamede şöyle diyordu:
‘‘–Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapıları din ve Devlet düşmanı oldukları, Selçuklu ve Osmanlı'yı batırdığı için yasakladık. Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz, göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek. Ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayalım ki o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
Bugün yaşananlara bakılırsa, Atatürk neredeyse 100 yıl sonrasını görmüştür. Büyük Atatürk biliyordu ki, çocuk bir milletin geleceğidir, Cumhuriyet ancak bu yeni neslin omuzlarında yükselecektir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenle milli bayramımız olan 23 Nisan’ı çocuklara bu sebeple armağan etmiştir. Aslında Cumhuriyetin varlığını ve geleceğini çocuklara ve gençlere emanet etmiştir.
Büyük Atatürk, 23 Nisan 1920’den 23 Nisan 2020’ye geldiğimiz şu günlerde kurduğun Cumhuriyeti ortadan kaldıracak potansiyelde dahili ve harici bedbahtlar mevcuttur. Ne yaparlarsa yapsınlar kurduğun Cumhuriyet ve onun ilkeleri ilelebet yaşayacaktır.
Atatürk diyor ki, “-Bütün cihan bilmelidir ki; artık bu milletin, bu devletin başında hiçbir kuvvet hiçbir makam yoktur. Yalınız bir tek kuvvet vardır o da milli egemenliktir. Yalınız bir tek makam vardır, o da milletin kalbi vicdanı ve de mevcudiyetidir.”
23 Nisan milli egemenliği, milli iradeyi hakim kılma, milli mücadeleyi başarıya ulaştırma düşüncesinin başlangıcıdır. 23 Nisan, gündemi savaş ve bağımsızlık olan bir milletin yasama, yürütme ve yargıya ait yetkileri kurulan Meclise devrettiği günün adıdır.
23 Nisan; “Saltanatın kaldırılması, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun çıkartılması, Adil Mahkemelerin kurulması, Başkomutanlık Kararlarının yürürlüğe konulması, Anayasa hazırlanması” gibi çok önemli kararlara imza atan Milli ve Kurucu bir Meclisin kurulduğu günün adıdır.
23 Nisan, tüm dünyada; Mutlakiyet, Meşrutiyet ve Krallıklar hakimi bir yönetim şekli iken Cumhuriyet’i kuran iradenin adıdır.
23 Nisan ümmetten ulusa, kulluktan yurttaşlığa geçişin yollarım açan, insan haklarını öne çıkaran, yönelim şeklinin uygulanmasına olanak sağlayan düşüncelerin doğuş tarihinin adıdır.
Yüzyıl önce kan, gözyaşı ve olağan üstü fedakarlıkla elde ettiğimiz haklarımızı ve yüce meclisimizi gözümüz gibi koruyup, Parlamenter Sistemin yok sayılmasına, oldu bitlilerle getirilen sistem değişikliğine millet olarak itiraz edeceğiz.
Tek adam yönelimlerine razı olmadan “HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”, ilkesinden hareketle Parlamenter Sisteme dönüş için demokratik mücadelemize devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.