Adını ben verdim, yaşını Allah versin!
Bizi tek ve biricik yapan adlarımızdır.
İnsanlar, beraber yaşamaya başladıkları ilk dönemlerden beri daha sağlıklı bir iletişim kurabilmek için hem kişilere hem de etrafındaki varlıklara adlar vermeye başlamışlar, böylece onları somutlaştırmışlardır.
Ad insanlar için var olmanın ilk belgesidir.
Kişinin hayatı boyunca taşıyacağı bu seslenme, iradesi dışında verilir.
Kimi adıyla müsemma bir hayat sürer; kimisi adını taşıyamaz, ağırlığında ezilir.
Kimi adını gururla söyler, kimisi yanlış söylendiğinde öfkelenerek düzeltir.
Etrafımızda gördüğümüz her kavramın, her varlığın adlarıyla ilgilenen, onları açıklayan bilim dalına Ad Bilimi (Onomastik); bu adlar içinde sadece kişi adlarını inceleyen ad bilimin alt dalına ise Kişi Adları Bilimi (Antroponomi) denmektedir.
Kişi adı, göbek adı, takma adlar (lakaplar), soyadı bu dalın inceleme alanı içine girmektedir.
Ad, kişi için bireysel ve millî anlamda resmen varlık bulmanın simgesidir.
Kişi adları bir milletin kültürüyle bağıdır.
İlk yazılı kaynaklarımızdan, destanlarımızdan itibaren Türklerde ad vermeyle ilgili gelenekleri görmekteyiz.
Oğuz Kağan Destanı’nda kişiler yaptıkları işe, gösterdikleri hünere göre ad alırlar.
Dede Korkut Hikâyeleri’nde bir çocuğun ad alması için, önemli bir iş yapması, bir kahramanlık göstermesi gerekmektedir.
Dede Korkut Hikâyeleri’nde ad veren kişi Dede Korkut’tur.
Dede Korkut ad verirken de “Adını ben verdim, yaşını Allah versin.” diyerek iyi dileklerde bulunur.
Dede Korkut Hikâyeleri’nde olduğu gibi, Yakut Türkleri de çocuk doğduğunda gerçek adını vermezler.
İlkin iğreti (geçici) bir ad verirler.
Gerçek ad ise ancak çocuk yay çekip ok attıktan sonra verilir.
Çocuğun ad alması için bir yiğitlik göstermesi gerekir.
Tören yapılarak bir aksakal tarafından çocuğa ad verilir.
Türkiye Türkleri’nde de yeni doğan çocuğa doğduktan birkaç gün sonra bir tören yapılarak ad verilir.
Çocuğun adı verilirken genellikle evin en yaşlısı tarafından kulağına ezan okunur.
Bütün Türk boylarında ad verme konusunda ortak üç unsur görülmektedir.
Önemli bir iş yaptıktan sonra çocuğa ad verilmesi, ad verilirken bir tören düzenlenmesi ve bir de genellikle aksakallı, saygı duyulan bir kişinin ad vermesidir.
Çocuğun ad alacak duruma gelmesi demek, kendini topluma ispat etmesidir.
Çocuk, böylece artık toplumda bir yer edinmekte ve kendini kabul ettirmektedir.
Bütün Türk coğrafyalarında ad vermeyle ilgili ortak motifler göze çarpmaktadır.
Ailenin en büyük dileği, yeni doğan çocuğun sağlıklı, uzun ömürlü yaşamasıdır.
Geleneksel uygulamalarda çocukları uzun süreli yaşamayan aileler, çocukları doğduğunda onu sembolik olarak, çocukları ölmeyen bir aileye para karşılığında satıp bir süre sonra geri alırlar.
Bu çocuklara Satı, Satılmış gibi adlar verilir.
Kırgız, Kazak, Başkurt, Çuvaş, Kumuk ve diğer Türk boylarında görülen bu inanış, Tatar Türklerinde de görülmektedir.
Yine bütün Türk dünyasında çocuğun uzun ömürlü olması için; Tokta, Toktamış, Yaşar, Durmuş, Dursun, Temel, Baki, Durdu, Tursun gibi adlar verilir.
Çirkin adlar vererek çocuğu kötü ruhlardan saklamak ve çocuğun ömrünü korumak da yaşatıcı güçle ilgili inançlardandır.
Türklerde ad vermeyle ilgili bir diğer ortak motif de belirli günlerde doğan çocuklara, doğduğu mevsimi, günü, geceyi yansıtan adların verilmesidir.
Ad, aynı zamanda insanın toplumsal ve bireysel kişiliğinin yanında büyülü ve gizemli gücünü de belirten bir simgedir.
Ad, taşıdığı anlam itibarıyla çocuğun karakterini, geleceğini, kişiliğini, toplum içindeki yerini biçimlendirecek simgesel bir anlam taşıyacağı için çocuklara verilen adlar rastgele seçilmiş değildir.
İster kişi tarafından edinilmiş olsun, ister aile ya da toplum tarafından verilmiş olsun adlar, kullanıcısını tanımlamakta ve ona sosyokültürel bir statü sağlamaktadır.
Bu yönüyle adlar sahibini sıradan bir kişi olmaktan çıkarıp onu toplumun bir üyesi yapmaktadır.
Türk kültürünün tarihî sürecinde çocuğa verilen adın, onun kaderini de belirleyeceği inancıyla çok önemlidir.
Bütün Türk topluluklarındaki adlar belli bir geleneğe, inanca dayanarak Türklerin yaşadığı her dönemde ve coğrafyada benzerlikler göstermiştir.
Bundan dolayı Türk kişi adları anlamlı ve güzeldir.
Hemen her yerde ortak olan ve belli inançları, gelenekleri yansıtan Türkçe adlar, Türklerdeki ad verme psikolojisini ve ad vermede etkili olan unsurları göstermesi bakımından önemlidir.
Millî ve manevi değerlerimiz içinde yoğrulmuş ad verme geleneğimizin ortaya çıkardığı, kendi öz benliğimizi yansıtır adlar koymak ad koyma geleneğimizi yaşatmak hususunda gereklidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.