Çaresiz mi kaldın kardeşim. Hiç mi bir şey bulamadın akşam iftarı için. Sahi patatesinde yok, bunun yanında soğanında oda yok herhalde. O zaman pazara uğra al bunları pardon, ne ile alacaksın diyeceksin. Beyin de çalışmıyor, ekmek getirenin yok, işsiz iki oğlun var, onlar da çaresiz. Umudunu kesme bacım, Allah’ın rahmeti insanlara benzemez. Bir bakarsın sofranda birkaç çeşit yiyeceğin olur. Nerede kardeşim deme, Allah, oruç tutan kullarını çok sever, mükafatsız bırakmaz.

Ağzından salyaları akıta akıta televizyon kanallarında yemek programları yapanları elbette görüyor. İnadına yapar gibi şu tatlıyı şöyle yapalım, şu köfteyi şöyle pişirelim, şu salatanın karışımı şöyle olacak, tavalarda kavrulan etlerin yemekler üzerinde paylaşımı. Milletle dalga geçer gibi bugün akşama ne pişireyim diye naçar kalan bacımın duygularını sömüre sömüre yemek tarifleri yapanlar, utansın diyorum.

Seni çarşı pazarda bir kilo soğana muhtaç edenler utansın, iki yavrunu işsiz bırakanlar utansın. Üzülme bacım, o kadar iyi insanlar var ki seni takip ediyorlar masanı boş bırakmazlar, orucunu rahat tut. İftarda seni nasipsiz bırakmayacak yüce Allah’ın var. Merhamet onda, veren o, verecek olan o, ondan ümit kesilmez. Yiyin be, karnınızı tıka basa geğire geğire yiyin. Size bu güzel hayatı bahşeden Allah’tan korkmadan yiyin. Sofralarınızı donatın, artanı da çöpe atın.

Ya! Bugün akşam ne pişireyim diyen kara kara düşünen kardeşime aklınıza sakın getirmeyin. Eğer aklınıza düşerse adam olduğunuz ortaya çıkar. Allah bu malları size korktuğundan vermedi. İmtihandasın, sınıfı geçemeyeceksiniz ama karnınızı tıka basa her gün doyuracaksınız. Göbeğiniz yerlere değecek ama gideceğiniz yer belli. Belki gideceğiniz yerin kapısından göbeğiniz yüzünden geçemeyeceksiniz, eyvah diyeceksiniz. Üzülme bacım senin bir lokman hazır, Allah en güzelini görür ve verir. Pişirirsin bacım, bugün de yarın da pişirirsin ama göbekliler gibi değil. Allah’ın rahmeti ve bereketi ile pişirirsin.