Esra Alkan

Esra Alkan

Dedim ya, Eylül’dü… savruluşu bundandı kimsesizliğimin… 

Dedim ya, Eylül’dü… savruluşu bundandı kimsesizliğimin… 

Eylül;  bağbozumudur, hazandır, hüzündür.

Düşen yapraktır, gözdeki yaştır, biten sıcaktır.

İşbaşıdır, okuldur, derstir.
Eylül asildir, gururludur, yağmurludur. 

Aslında eylül başlı başına şiirdir.

Her şairin sonbaharı farklı renktedir.

  ***

Akşamsa, eylülse, ıslanmışsam
Beni görsen belki anlayamazsın
İçlenir gizli gizli ağlarsın
Eğer ben yalnızsam, yanılmışsam
Elimden tut, yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni

                                          Attila İlhan

 ***

Eylül! Daha çocukluğumdan

Beri size bakardım ben
Bir yazın azalmakta olan
Sözcüklerinden nasıl da
Ansızın sökülürdünüz
Bahçelerle ve kül
Dolardı içim… Eylül!

Eylül, kırılgan mevsim!
Cam hançeri güzün
Dağılırdı kalbimde
Birden gecenin ve gündüzün
Perdesiyle örtülürdünüz
Tenhâyla ve tül
Dolardı içim… Eylül!

                             Hilmi Yavuz

***

Eylüldü
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu…

Eylüldü


Di ‘li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan
Ellerin kadar ıssız
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz

Dedim ya… Eylüldü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimin…

                                                                          Cemal Süreya

***

Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum

Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi

Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda

Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda

Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum

                                           Ataol Behramoğlu

***

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgâr
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar…

                                        Ümit Yaşar Oğuzcan

***

Günler kısaldı… Kanlıca'nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…
İçtik bu nadir bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!
Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

                                             Yahya Kemal Beyatlı

***

Çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
 

mevsim
sonhabar…

                          Nazım Hikmet

***

Servet-i Fünûn Dönemi’nin en önemli romancılarından biri olarak hafızalarımıza yer eden Mehmet Rauf da edebiyatımızın ilk psikolojik romanı olan Eylül’de hazan mevsimini şöyle tasvir eder:

“Eylül! Öyle bir ay ki, geçen her güzel günü için ona minnettar olmak gerekir. Eylül, esef ve özlem ayıdır, içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp üzülür, özlem çeker.”

Hoş geldin eylül…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esra Alkan Arşivi