Deprem gerçeği ve fırsatçılar
Ülkemiz 6 Şubat 2023 depremi ile bir kez daha “deprem gerçeği” ile yüz yüze geldi. Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili kapsayan geniş bir alanı etkileyen ve çok yıkım yapan ve birçok hayatı yok eden, binlerce insanın yaralandığı bu felakete üzülmemek ve yanmamak elde değil.
Bu felaket bazı fırsat düşkünleri vicdansızlar için tam arayıp da bulamayacakları bir ortam oluşturdu.
Depremin hemen ardından felaketin tüm yurtta duyulması ile birlikte oturdukları yerlerden ellerine telefonlarını alıp sağa sola saldırmalar başladı. Kimi siyaset peşinde, kimi şahsi çıkar peşinde, kimi acı durumla alay etme ve gönül eğlendirme peşinde, kiminin rant peşinde olduğunu çok acı bir durumda sosyal medyadan üzülerek ve içimiz sızlayarak takip ettik.
Çok yakın tanıdığımız bazı arkadaşlarımız bile işi siyasi propagandayla istismar etmeye, hiç bilmedikleri ve kıllarını bile kıpırdatmadıkları bazı konularda ahkam kesmeye, onu bunu kötülemeye, siyasi çıkar sağlamaya ve yaklaşacak olan seçimlerde malzeme olarak kullanmaya soyundular.
Felaketin ilk saatlerinde hemen “Devlet nerde, Jandarma nerde, AFAD nerde, o nerde bu nerde, bunlar bir şey yapmaz” nidaları ile hemen kinlerini kustular. Halbuki bilmedikleri o kadar çok konu vardı ki, ne yapılacağını, nasıl hareket edileceğini, hava şartlarının, yol şartlarının ne durumda olduğunu, en kısa zamanda nasıl ulaşılacağının, nasıl müdahale edileceğinin, kimlerin müdahale edebileceğinin vs. bilincinde olmadan işkembeden sallamaya başladılar. Çünkü bu durum onlar için bulunmaz bir fırsattı.
İlerleyen saatlerde tekrar bir büyük deprem olmasının ve binlerce (bazılarının 6’dan büyük) artçı sarsıntının eşliğinde kurtarma çalışmalarının başlaması ve devlet, millet, muhalefet, jandarma, polis, AFAD, gönüllü vs. ile birlikte diğer yabancı ülke kurtarıcılarının işe başlamasıyla bu sefer yine yüzleri kızarmadan çark edip, başka şeyleri eleştirmeye, suçlu aramaya, başka konulardan siyasi malzeme çıkarmaya devam ettiler. Devletin vereceği maddi-manevi her türlü desteği, yıkılan konutların 1 yıl içerisinde yapılacağının ve depremzede ailelere verileceğinin duyurulmasını bile eleştirip, “kendilerine rant kapısı arıyorlar”, “yandaşlarını kazandıracaklar”, “bakalım kimleri zengin edecekler” gibi vicdansızca, hiç korkmadan, sıkılmadan, utanmadan kinlerini kusmaya devam ettiler. Hala da devam ediyorlar ve alaycı bir şekilde, kara mizah yaparak, elleri titremeden sosyal medyadan yazıyorlar. Bunlara söyleyecek hiçbir sözümüz yok artık. Şimdi bunları yazıyor olmak bile üzüyor, utandırıyor beni.
Halbuki şimdi tam da kenetlenme, birleşme ve bir olma zamanı değil miydi. Siyasetçisi, sağı-solu, Kürt-Türk, Alevi-Sünni vs. çekişmeleri bırakıp tek yürek, tek bilek olma zamanı değil miydi. Bu neyin hırsı anlamış değilim. Birlik olunur, yaralar sarılır, yardımlar yapılır, zarar görenlerin her türlü maddi-manevi mağduriyetleri hep birlikte giderilir sonra yine siyaseti de, eleştirisi de, doğrusu da yanlışı da tartışılır. Fikri-zikri, dini-mezhebi, siyasi görüşü, etniği ne olursa olsun, bu ülke vatandaşları hepsi birdir, birbirimizden ayrılmaz birer parçayız, böyle zamanda ayrılık gayrılık olmaz olamaz. Yunanistan bile “Hepimiz Türküz” demişken, bizdeki vicdansızlara ne oluyor anlamak mümkün değil.
Elbette siyaset de yapılacak, elbette muhalefeti de olacak, elbette değişik partileri tutanlar, oy verenler olacak. Bir aile de bile farklı görüşler olacak, farklı yerlere oylar verilecek. Bu olay böyle daha güzel zaten, demokrasinin gereği bu, olayın doğası bu. Böyle olunca ülke olarak doğruyu bulmaya çalışacağız, ilerleyeceğiz ki böyle felaket günlerinde güçlü olalım, dimdik ayakta kalalım. Yanlış şeyleri elbette eleştireceğiz. Ama bunu yaparken böyle insancıl ve vicdanlı olmalıyız. Böyle felaketleri fırsat bilip, kin kusmadan, yalan-yanlış bir şeyi anlamadan ve bilmediğimiz konularda sağa-sola saldırmadan, yalan söyleyip iftira atmadan yapmalıyız. Ve zamanını bilmeliyiz.
Allah bir daha yaşatmasın böyle acıları diyoruz. Fakat ülkemizin yüzde yüze yakını deprem kuşağında, bu bilinçle hareket edip, çok geç kaldığımız depreme karşı önlemlerimizi topyekün olarak biran önce almaya başlamalıyız. Herkes, tüm toplum kurumları ile birlikte, devleti, özeli, birey, şahıs demeden üzerimize düşen görevi artık yapmaya başlamalıyız ki, daha büyük acıları yaşamayalım.