Montella ile yükseliş devam edecek mi?
A milli futbol takımımız Almanya’da yapılacak 2024 Avrupa Şampiyonası Finallerine katılmayı son maç öncesi garantilemişti. Salı günü deplasmanda oynanan Galler maçının sonucu sadece gruptan birinci veya ikinci olarak çıkacağımızı belirleyecekti. Beraberlik gruptan birinci olarak çıkmamıza yetecekti ve o beraberliği de 1-1 ile aldık. Bu ise kura çekiminde hangi torbadan gireceğimizi belirledi ve B torbasından girmeyi başardık.
Galler maçı öncesi oynanan Almanya hazırlık maçında hemen hemen maçın tamamında iyi oynayan, önde basan, çok koşan ve birbirini tamamlayan futbolculardan kurulu bir milli takım izlemiştik. Teknik Direktörümüz Vincenzo Montella Almanya maçında daha önce fazla şans bulamayan oyuncularını denemiş, sadece süreklilik arz eden 3-4 futbolcuya yer vermişti. Fakat o günkü kadro sanki daha bir esas kadro gibi gözükmüştü maç boyunca. Orta sahaya Kaan Ayhan hamlesi çok iş görmüştü. İsmail-Kaan ikilisi müthiş bir performans göstermişti. Ayrıca Ferdi’nin artık yerinin iyice sol bek olduğu da sanki tescillenmişti. Zaman zaman sağ ayaklı olduğu için sağ kanatta oynatılsa da görüyoruz ki Ferdi solda daha iyi işler yapıyor. Çünkü sol ayaklı olmadığı için soldan kaçtığında içeri kat ediyor ve sağ ayağı ile şut çekiyor. Bu da Ferdi’ye artı bir özellik kazandırıyor. Çünkü Ferdi sağ ayağı ile çok iyi bir şutör olduğunu da Türkiye’ye geldiği günden beri göstermişti. Aynı şekilde ilk kez Milli formayı giyen 18 yaşındaki Kenan Yıldız’ın performansı da Almanya maçında çok iyiydi ve çok iyi bir kumaş olduğunu ve daha da gelişerek yoluna devam edeceğini göstermiş oldu.
Defans bloğunda Abdülkerim daha bir ileri yaş olmasına rağmen her geçen gün kendisini geliştirerek devam ediyor. Hem Galatasaray’da hem milli takımda kusursuz oynamaya ve aynı zamanda uzun topları ile isabet ve asist yapmaya da başladı. Abdülkerim yerini sağlamlaştırdı, sadece yanında oynayacak ikinci stoperin kim olacağı, maç maç değişebileceği belli oldu gibi. Almanya maçı gösterdi ki ön libero ikilisi de İsmail Yüksek ve Kaan Ayhan olmalı, zaman zaman Salih Özcan’ın oraya girmesi veya rakibe göre 3’ünün de aynı anda oynayabileceğini de gördük. Hakan Çalhanoğlu’nun olmadığı bir milli takım aslında hiç de sırıtmadı. Ama yerini de şu anda tam olarak kim ile doldurulacağı ise muamma. Burası sakatlığını atlattığında Arda Güler ile doldurulabilir mi ilerleyen maçlarda göreceğiz.
Milli Takım’ın esas sıkıntısı pivot ve ayağında top saklayacak, ileride top tutabilecek bir santraforun eksikliği. Kenan Yıldız, Barış Alper Yılmaz ve Bertuğ Yıldırım genç ve çok iyi bir jenerasyon teşkil ediyorlar. Fakat Cenk Tosun, Burak Yılmaz gibi top saklayacak, kafa vuruş özelliği olmayan gençler. Bu üçü iyi kanat forvet olurlar ama santraforda bunları kullanmak şimdilik çocukların gerilemesine sebep olur kanaatindeyim. Fakat gün geçtikçe bu özelliklerini de geliştirebilecek kapasitede oldukları da gözüküyor.
Şimdi farklı bir konuya değinmek istiyorum. Almanya maçında skor 2-2 iken atılan 3. golümüzle birlikte tüm stat ve televizyon ekranlarında seyreden tüm Türk halkı sevinçten adeta uçtu. Birisi hariç. Milli Takımlar sorumlusu Hamit Altıntop’un 3. golümüzden sonra oturduğu yerden kalkmadığı, sevinmediği ve suratının asık olduğu gözlemlendi. Bunun nedenini tabi biz bilemiyoruz. Bu konuyu Beyaz TV’de yorumcu Ahmet Çakar, “Hamit Altıntop sportif haindir. Milli Takımın başarısını çekemiyor” gibi yorumlar yaparak dile getirdi. Tabi esas sebebin ne olduğunu bir Allah bilir, bir Hamit Altıntop kendisi bilir. Altıntop bu eleştirilere ise cevap olarak, “Herkes istediği gibi düşünebilir, konuşabilir, ben bu konuda bir şey söylemek istemiyorum” diyerek cevap verdi.
Beyaz TV’deki programda bulunan diğer yorumcular ise Altıntop’un bu hareketinin “yanında bulunan Alman spor adamlarına ve arkadaşlarına (özellikle Rudi Völler vardı yanında) saygısızlık olmasın diye bu şekilde davranmıştır, yani nezaketten dolayı” diye yorumladılar. Fakat Ahmet Çakar ısrarla Stefan Kuntz’un milli takımdan gönderilmesini Hamit Altıntop’un istemediği, çünkü kendisinin ısrarla Kuntz’un getirilmesinde etkili olduğu ve kendisine rağmen Kuntz’un gönderilmesini sineye çekemediği ve Montella’nın başarılı olmasını kendisini haksız çıkaracağını bildiği için böyle davrandığını söyledi.
Bu böyle midir bilemiyoruz tabi. Ama şu bir gerçek ki, Kuntz dönemindeki milli takım oyunu ile Montella dönemindeki milli takım oyunu çok farklı. Aslında futbolcu havuzu aynı, takım hemen hemen aynı futbolcular ile maçlara çıkıyor. Fakat görünen o ki, Kuntz yönetimindeki milli takım ile Montella yönetimindeki milli takım tamamen farklı oyun oynuyor. Dahası futbolcular isteksizlikten kurtulmuş ve tam konsantre olmuş şekilde oynuyor, daha bir organize, daha bir mücadele gücü yüksek ve koordineli şekilde oynadıklarını hep birlikte gördük. Demek ki futbolular da Kuntz’u istemiyorlarmış.
Galler maçının teknik analizini yapmak istersek, aslında sonuç ne olursa olsun bu maçın ilk 11’i bana göre Almanya maçına oranla daha zayıftı. Defans bloğunda Zeki Çelik’in sağ bekte, Ferdi’nin sol bekte, stoperde Abdülkerim banko, yanına Samet çok riskliydi ama fena oynamadı. (F.Bahçe’de nedense daha ürkek ve hata oranı yüksek oynuyor). Fakat benim görüşüm, Merih’in sakat olduğu düşünüldüğünde Çağlar Söyüncü sanki Abdülkerim’in yanına daha bir uyacak gibi.
Ferdi’yi sağa çekip, solda Cenk Özkaçar’a ne düşünülerek görev verdi Montella. İlk eleştirim buraya oldu. İkincisi ise Kaan Ayhan’ın G.Saray’da da, Almanya maçında da görüldüğü gibi ön liberoda “cuk” oturduğuydu. İsmail burada artık banko oldu ve Kaan Ayhan’la da daha iyi ikili oluşmuştu. Salih Özcan da fena değil burada ama Kaan’ı oradan bozmak bence ikinci hata idi. Üçüncü hata ise iki kanat forvet de kısa boylu ve fizik gücü yetersiz oyuncular. Bunlar Yusuf Sarı ve Kerem Aktürk oğlu, fakat süratli oyuncular ve formdalar. Galler takımının uzun boylu, fizikli ve atletik yapıları bu maç için Yusuf Sarı ve Kerem için fazla geleceği belliydi. Burada santrafor oynayan Barış Alper kullanılmalıydı, diğer kanatta ise Kenan tercihi daha doğru olacaktı sanki. Ayrıca Abdülkadir Ömür benim görüşüm henüz bu maç için hazır değildi bu tercih de hatalıydı. Onun yerine daha agresif, güçlü ve topu ayağında daha iyi tutabilen ve daha iyi şut çekebilen İrfan Can Kahveci tercihi sanki daha doğru olurdu. Bu maç için Barış Alper’i santrafor oynatmaktansa, santraforsuz oynamak sanki daha doğru olacaktı. Özellikle ilk yarı rakip çok zorladı takımımızı, adeta tek kale oynadılar ve şans eseri 2. golü yemedik, eğer ilk yarı 2-0’ı bulsalar milli takımımız dağılabilirdi.
Fakat ikinci yarı Montella bu yanlışlarını gördü ve doğru müdahalelerle takımı toparladı ve oyun üstünlüğünü de eline geçirdi Milli Takım. Zeki’yi sağ beke alıp, Ferdi’yi sola atmak zaten en büyük doğru oldu. Yusuf Yazıcı’nın her ne kadar eski formunda olmaması da “takımda ayağında top tutabilecek birinin olması gerekir” diye yapılan bir değişiklik olduğu anlaşılmıştı. Çünkü Hakan Çalhanoğlu’nun olmadığında bunu yapacak fazla bir oyuncumuz da yoktu zaten. Kenan Yıldız’ı da ileri atıp gençliğinden, hızından ve hareketliliğinden faydalanarak milli takıma beraberliği getirmiş oldu. Montella’ya son bir eleştirim de şu olacak. Bu iki maçta da Bertuğ Yıldırım’ı oyuna hiç atmamasını da yadırgadım. Hırvatistan ve Letonya maçlarının yıldızı aslında Bertuğ olmuştu. Bu maçta niye hiç kullanmadı bu da ilginç bir not olarak hafızalarda kaldı.
Ayrıca Türk futbolunun istikrarsızlığı problemi halen devam etmekte, çok iyi başladığımız dönemden sonra çok çabuk şımarıp, havaya girip istikrar sağlayamamak ve hızla düşüş göstermek. Bunu yine yaşayacağımız korkusu ben de hep vardır ve temkinli olmak her zaman için iyidir diye düşünmeden edemiyorum.
Sonuçta A Milli takımımız tarihinde bir ilki gerçekleştirdi ve gruplardan ilk defa 1. olarak finallere gitme hakkını kazandı. Bu da bize finaller öncesi torba avantajı getirdi ve takımımız B torbasında kuraya girecek. Tabi bunun bir artısı olup olmadığını da kura çekilişinde göreceğiz. İnşallah Montella ve oyuncularımız aynı performanslarını bozmadan Haziran ayına kadar gelirler ve sakat olan oyuncularımızın da milli takıma katılmaları ile finallerde iyi sonuç alırlar. Tüm temennimiz artık bu.