Duvarlar arasında huzur
Koca koca gökdelenlerin altında benliğimizi, kişiliğimiz yitiriyoruz. Dev yapıların altında insanlık inliyor. Oturulan konaklarda insanlar güneşi görmeden karanlığa kalıyor.
Sözüm ona modern şehirler kuruyoruz diyenler. Yaşlısı, genci, çocuğu modern bloklar altında yok oluyor.
Geçmişe dayalı hiçbir değer kalmıyor. Kentleşme, modernleşme, köleleşme adına kaybediliyor. Bugün inşa edilen sokaklar, caddeler, binalar artık bu topluma uymuyor. Bedenlerimize sığmayan blok duvarlar arasında şaşıyoruz.
Beton yapılar insanları betonlaştırıyor. Sevgi, saygı, ahlak her geçen gün yok oluyor.
Mahallelerin her geçen gün kaybolması; insan ilişkilerimizin yozlaşması, bireyin, bireyselleşerek bencilleşmesi, sevincin, hüznün tek başına yaşanması, insanın olanca kalabalıklar içinde tek ve tenha kalması sonucunu doğuruyor.
Her tür destekten mahrum, mesnetsiz ruhlara dönüşen insanlığımız... Beton blokların içerisinde büyüğün küçüğe, küçüğün büyüğe karşı sevgisi ve saygısı yok olmuş durumda.
Baba evladına, evlat babaya, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa, esnaf müşteriye, müşteri esnafa, devlet halkına, halk devletine, işçi patronuna, patronu işçisine güvenmiyor.
Seçmen seçilmişine güven duymuyor. Bu güvensizlik ortamı insanlara mutluluk ve huzur verir mi? Elbette vermez. Birbirine güvenmeyen ve şüpheyle bakan bir toplulukta birlik beraberlik olur mu? Elbette olmaz...
Şehre betonu davet etmekle, mahalleleri yok etmekle işe başladık. Mahalle esnafının kalmadığı, mahallelerin siteye dönüştüğü, büyük mağazaların revaçta olduğu, kullan at kültürünün yaygınlaştığı, komşuluk ilişkilerinin sıfırlandığı, yükselen devasa binalar arasında kaybolan okulların, camilerin, mahalle mezarlıklarının şehir dışına taşındığı.
Komşulukların bir değeri olan mahallelerin yok olduğu, çocukların kreşe, ninelerin, dedelerin huzur evinde mecburi tutulduğu.
Yozlaşmanın hayat bulduğu kentlerde hangi değer üretilecek. Oysa bir zamanlar mahalleler değer üretmenin ana pınarıydı. Şehirleşme adına pınarı kuruttular. Bir zamanlar mahallelerde paylaşma, yardımlaşma, sevgi, saygı, hoşgörü, vardı.
Mahallelerde dil, din, ırk, mezhep, meşrep ayırımı yapılmaz komşuluk ilişkileri hep önde tutulurdu. Oysa bir şehrin kalbi sokaklarında, caddelerinde ve nihayet mahallelerinde atardı.
Mahallerde fakirin, yoksulun, durumu hallice olanın paylaştığı; sevincin, hüznün bir baştan ötekine duyurulduğu; akrabalığın, büyük, küçük ilişkisinin, terbiye ve gözetim kadar sahiplenmişliğin yaşandığı; her tür halden korunan mekânın adıydı.
Bugün modern toplum üreteceğiz diyenler yaptıkları yanlışlıktan şikâyetçi oluyorlar. Şehirleri kirletenler tekrar temizleme uğraşıyor.
Modern şehir inşa edeceğiz diyenler bugün kendileri sakin dağlara kaçıyorlar. Huzuru kalabalıklardan ve yükselen gökdelenlerde uzaklaşarak buluyorlar.