Görmem için sen varsın
Meseleye bir de engelli olmayan bireyler açısından bakalım: Engelli olmayan bir insan işlerinin çoğunu görerek halleder, işiterek bilgilenmeyi sever, kaldırımla, merdivenle ilgili bir problemi yoktur, herkesin düşünebildiği kadar düşünür… Şayet bu kimsenin engellilerle herhangi bir yakınlığı veya özel bir ilgisi yoksa engelli olan bireylerin de kendisi gibi hareket ettiğini düşünür Ve fark etmeden yanılgıya düşer.
Mesela tamamen iyi niyetli olarak gördüğü bir görme engelliye caminin yolunu tarif ederken, parmağıyla "şu tarafa doğru gideceksin" der, yardımcı olur ama parmağını ne tarafa uzattığını yardım ettiği görme engellinin göremeyeceğini akıl edemez. Camiye veya herhangi bir yere giden görme engelliye refakat etmek isterken koluna girer ama aslında yardımcı olan kişinin koluna görme engellinin girmesinin daha doğru haklı olarak bilemez. Ya da ister koluna girsin ister koluna girilsin, birlikte yürürken yardım ettiği görme engellinin de kendisi gibi yolu gördüğünü farz eder veya daha sıklıkla gözü bir şeye dalar, onu unutur. Halbuki biraz sonra görme engelliyi bir direğe, tabelaya veya herhangi bir şeye çarpıtabilir.
Öte yandan yardımsever mümin, gözleri göremeyenlerle ilgili fazlaca bilgisi olmadığından, görme engellilerin aynı zamanda yürümekte de zorlanıyor olabileceklerini farz ederek görme engelliyi omuzlarından tutup havaya kaldırmaya çalışır. Kendince iyilik etmektedir. Bunlar zaman zaman yaşanan örneklerdir. Ve bu benzeri olaylar sırasında gerçeği söylemek gerekirse gören insan yardım eden, görmeyen de yardım edilen konumundadır. Yani gören mecbur olmadığı halde zaman ayıran ve bazen güç ve zaman harcayarak iyilik eden insan konumundadır. Düşününki vicdani Ve insanî sorumluluk dışında hiçbir zorunluluk olmadan iyilik etmeye çalıştığınız bir anda mahcubiyet yaşayacaksınız. Öyle bir şeye hiç niyet etmediğiniz halde, yalnızca bilmemekten Ve dikkatsizlikten bir görme engelliye karşı mahcup olacaksınız hatta ters bir zamanına gelirseniz, yardım ettiğiniz engelli kişiden bir de fırça yiyeceksiniz. Böyle bir durumda "yahu bunlar yalnız kör değil aynı zamanda nankör, iyilikten bile anlamıyorlar" demekten başka yapacak bir şey bulamayacaksınız Elbette ki zor bir imtihan. Ama hemen söyleyelim, güzel olan şeyler zordur. Bunlar Ve benzerleri de engelli olmayan bireylerin engellilerle imtihanıdır. Böylesi iletişim kazalarının olmasını ne engelli ne de engelli olmayan bir kimse ister. Azaltmak için de hepimize düşen görevler vardır ama bu talihsiz durumların olması mümkündür Ve günlük hayatımızda olmaktadır. Yardımcı olmanın da bazı gerekleri vardır. Yardım etmek, yardım eden kimseye sorumluluk getirir. Meselâ, evinize gelen bir misafire çikolata ikram ettikten sonra, Benden bu kadar, çöpünü de sen at, diyemezsiniz. Bir görmeyeni karşıdan karşıya geçirmeye kalktınız ve yolun ortasında "Ben bu kadar iyilik etmek istiyorum. Geri kalan yolu sen geç" diyebilir misiniz ? Ne var ki, toplumların çok büyük bir kısmını oluşturan Ve engelli olmayan bireylerin, bu ayrıntıların tamamını bilmeleri pek mümkün olamamakta veya farkındalık sahibi bireyleri nadiren görmekteyiz. Peki ideal durum ne olacak ve ne olmalı ?
Evet değerli dostlar görüldüğü gibi toplumumuz görme engelliye karşı yabancı Ve bilgisiz bizde toplumumuza görme engelli Ve bütün engellilerle ilgili tanıtmaya Ve anlatmaya devam edeceğiz inşallah selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.