Güç ile global sermaye arasındaki savaş
Deccalin vuku bulduğu bu çağda resme geniş perdeden bakmak lazım ki doğruyu görebilelim.
“güç”, sermaye olmadan nasıl silaha ve orduya sahip olabilir?
ENVER BALTAŞ: Hadi Türkiye gibi bir ülkede ordunun insan gücünü bedavaya getirmek mümkün, ama Amerika'da bu bile paralı. Orduya harcanan para, sermaye olmadan nereden gelecek? Güç ile sermaye birbirinden ayrılabilir mi?
GÖLGE: Aslında birbirlerine çevrilebilen değerler bunlar. Sermaye ancak serbest piyasa koşullarında bir güç olarak sayılabilir. Ancak sermaye güçleri diğer güçleri de ellerinde tutmaya başlıyorlar. Bu sermaye çevresi akla mantığa sığmayan bir kârın simsarları. Bu kârlılık sürdürülebilir değil çünkü ülkeleri sömürüyorlar. Eninde sonunda bu ekonomik sistem göçecek ama artık ellerindeki değerleri müspet şeylere çeviriyorlar. Paraya alternatif güçlere çeviriyorlar. En önemlisi politik güç. Politikacılar satın alınıyor, memur gibi maaşa bağlanıyor. Strateji Enstitüleri satın alınıyor. Daha sonra madenler, toprak, haberleşme, uydular, enerji, silahlar... Yani kapitalizm 100 yıl önceki değerlere dönüyor fakat bu sefer tacı takanlar imparatorlar değil.
Yani sermaye elindeki gücü reel değerlere çeviriyor. Ülkelerin siyasî güçlerinin ekonomik değerlerle ölçüldüğü bir dünyada zaten ikisini birbirinden ayırmak zor. Üstünde durulması gereken nokta bu güce kimin haiz olduğu. Şirketlerin bu parasal güçleri savaş halinde orduların tekrar egemenliği ele geçirmesiyle bitebilir diye düşünülüyor ama teknoloji de, silahlar da, satın alınan her türlü politik güç de onların elinde, dikkatinizi çekerim. Bu sermayedârların desteğiyle öyle yıkıcı silahlar ve ordular meydana gelebilir ki, bizim anladığımız mânâdaki ulusal güçler bunun karşısında aciz kalabilir. Dünya'nın gelecek yüzyıllarında sınırların egemenlik açısından pek anlamı kalmayacak bence.
ENVER BALTAŞ: Osmanlı imparatorluğunun sonu da “güç”ün bir yenilgisi değil miydi?
GÖLGE: Tamamen doğru, yalnız 1. Dünya Şavaşı bitmemiştir, bitmediği içinde 2. Dünya Savaşı çıkmıştır o da belirleyici bir sonuçla bitmediği için bugün yeni bir hesaplaşmaya doğru gidiyoruz.
Bakiniz 20. yüzyıla Üzerinde Güneş Batmayan bir dünya İmparatorluğu olarak giren İngiltere Krallığı, 20. yüzyıl ortalarına gelindiğinde, yani tarihte göz açıp kapama suresi kadar diyebileceğimiz kısa bir sure içinde üzerinde Güneş Batmayan Dünya İmparatorluğu’ndan üzerinde güneş doğmayan küçük bir ada devleti haline donmuştur. Yani bu paylaşım mücadelesi ne kazananları ne de kaybedenleri memnun eden sonuçlarla bitmiştir, hatta kazananların kayıpları görsel olarak kaybedenlerden fazla olmuştur.
ENVER BALTAŞ: Şimdi de karşımıza çıkan anomaliyi sorgulayalım: biz yıllardır borçlu olmaktan gocunurken ABD, İngiltere ve Almanya’nın en borçlu devletler olduğunu görüyoruz, aynı şekilde bunların en güçlü ekonomiye sahip ülkeler olduğunu da biliyoruz ve kafamız karışıyor, yoksa borçlu olmak iyi bir şey mi diye?
GÖLGE: İyi yakalamışsınız, bugünkü mücadele de zaten “Global Sermaye” ile “güç” arasındadır. Global Sermaye adından belli yerel değildir, ne ABD’ye aittir ne de Türkiye’ye. (Tabii global sermaye denen şey İngiliz derin devletinin 70’li yıllardaki planının ürünüdür, yani “Majestelerinin hizmetindedir” ama pek kimse bilmez bunu)
Global Sermayenin stratejik amacı dünyada devletlerin çökertilmesidir, ha ABD devleti ha Türk devleti hiç fark etmez, bu yüzden ABD devleti bugün parasal olarak çökmüştür, sadece devlet değil ABD ekonomisi de çökertilmiştir “Global Sermayenin” ABD de iktidarda olduğu 20 sene içinde. Bugün ABD vatandaşlarının toplam borcu 10 trilyon doları bulmuştur, bugün gayrisafi milli hasılanın %7 sini bulmuş olan dış borçlar çok kısa bir süre sonra gayri safi milli hasılanın % 10 bulacaktır, GM ve Ford gibi şirketlerin durumu ise malumdur, fiilen ölüdürler.
ABD de durumu iyi giden “reel sektör” değildir, zaten pek reel sektör diye bir şey kalmamıştır, hemen hemen her şey ithaldir ve bu hemen hemen ithal olan her şeyi satın alabilmek için ABD devleti, ABD şirketleri ve ABD vatandaşları sürekli olarak borçlanmak zorunda kalmaktadırlar, bu borçlanma ise bu tuzağı hazırlayan “Global Sermaye” yi daha da semirtmektedir.
İşte bunu önlemek için ABD de 2000 senesinde ABD de bir meşhur tabiri ile bir post-modern bir darbe yapılmış ve “Global Sermaye” yönetimden uzaklaştırılmıştır.
Buda yeterli değildir, ABD yarı askeri bir diktatörlüğe doğru gitmektedir, 2008 seçimleri belki yapılır belki yapılmaz ama 2012 seçimleri kesinlikle yapılmayacaktır.
“Global Sermaye”nin ABD devleti içindeki kalesi olan CIA yede Pentagon tarafından el konmuştur herhalde bu kuruluşun içindeki “Globalistler” temizleneceklerdir.
ENVER BALTAŞ: Eğer hükûmet global sermayeye tutunuyor ise, ulusalcıların destek görmesi niye abes olsun? O zaman kimi destekliyor Güç? İktidar partisinde global sermaye referanslıların tasfiye edilmesi Güç tarafından yeterli bulunacak mı, yoksa bunlar etle tırnak, bundan iş olmaz mı denecek
GÖLGE: Ulusalcıların destek görmesi tabii ki abes değil, ama ulusalcıların neden destek gördükleri konusunda kafalar biraz karışık Türkiye’de gibi geliyor bana.
Zannediliyor ki İran için hazırlanılıyor falan filan, halbuki onların bizimkileri değerlendirmek istediği alan İran’dan çok daha doğuda, Öyle anlaşılıyor ki reforme edilmiş iktidar partisine pek fazla itiraz olmayacak, önemli olan tabela değil binanın içinde yaşayanlardır denecek.
Tabii kendisine destek veren, yelkenlerini şişiren global Sermaye den arındırılmış iktidar partisinin ayakta kalıp kalamayacağı hususu var. Bu durumda evli evine, köylü köyüne olabilir.
ENVER BALTAŞ: Güç ve sermayeyi biraz daha yakından tanıyabilmek için gelişen olaylara ve değer kazanan materyallere de bakmak gerekir?
GÖLGE: Güç ve sermayeyi biraz daha yakından tanıyabilmek için gelişen olaylara ve değer kazanan materyallere de bakmak gerekir Bunu yapabilmek için ta Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar, hatta bazı araştırmacılara göre Hellenistik Çağa kadar, geriye gitmek gerekir.
Ama fazla gerilere gitmeden 1850-1914 yılları arasındaki 1.Global Sermaye ve Globalizasyon dönemini incelersek o günlerin British East India Company’sinin bugünün “Global Sermayesine” dönüşmüş olduğunu, aralarındaki tek farkın “British” kelimesinin bulunmaması ve oldukça iyi kamufle edilmiş operasyonlar yapmakta olmasında olduğunu görürüz.
Bir operasyonu ne kadar iyi kamufle ederseniz ediniz genellikle para izini sürmek oldukça doğru sonuçlara götürür.
Simdi gelelim “Global Sermayenin” para izini sürerek neler bulunduğuna. Doğru cevap “İngiltere”dir.
Global Sermayenin “İngiltere” ekonomisine sağladığı kaynak, nüfusu İngiltere’nin 5 misli, yüz ölçümü ve tabii kaynakları İngiltere kıyaslanamayacak kadar büyük ABD’ye yaptığı yatırımın tam 2 mislidir.
Bu su demektir, İngiltere kontrolündeki “Global Sermaye” ve onun kontrolündeki “Transnational Corporations” ABD’de dahil olmak üzere bütün dünyayı “hortumlamakta” bu işten elde ettikleri kazancı ise İngiliz ekonomisine kaynak olarak aktarmaktadırlar, yani aynen 100 küsur sene önce “British East India Company”nin yapmış olduğu gibi.
ENVER BALTAŞ: Küresel ısınma sonucu İngiltere sular altında kalınca bu adamlar paraları ile birlikte batacaklar mı? Şimdi hemen paraları transfer ederler diyen olabilir. O zaman teori çökmez mi?
GÖLGE: Küresel ısınma ve İngiltere’yi bekleyen tehlike konusunda George W. Bush ile Sir Favid King arasında Beyaz Saray’da karşılıklı küfürleşmelere varan ilginç bir diyalog gerçekleşmiştir geçtiğimiz senelerde. Tabi buda Güç tarafından yönetilen ülkelerde İngiltere hakkında ne kadar iyi düşüldüğünün bir göstergesi sayılabilir.
Gelelim cevabın parasal tarafına, İngiltere sular altında kalmazdan çok önce o paralar konfetiye dönüşüp helikopterlerle “Chopper Ben” veya meslektaşları tarafından halkın üzerine serpilecektir.
Bir çok defalar söyledim bugün dünyada bir sermaye enflasyonu yaşanmaktadır, bunun tek nedeni ise M3 denen büyüklüğün roket hızıyla şişirilmesidir.
Bu adamlar ise bunu gördükleri için ellerindeki paradan ellerindeki para konfeti haline dönüşmeden bir an evvel kurtulmaya çalışmaktadırlar.
Nasıl kurtulmaya çalışmaktadırlar?
Reel yani gerçek” kıymetleri satın alarak.
Nedir bu gerçek yahut reel kıymetler?
Handır, hamamdır, yalıdır, arazidir, şirkettir, hisse senedidir, fabrikadır vs.
ENVER BALTAŞ: Peki ben bu güç ile global sermayenin tarihsel sürecini merak ettim. Global sermaye iyi kötü açıklanmış. Venedik ve Ceneviz benzeri bir oluşumdan söz edilmiş, belki de oraya temellendirilmiş bilemiyorum. Benim merak ettiğim güç oluşumu ne tür bir oluşum? Acaba global sermaye içinde iktidar savaşı veren ayrı bir kanat mı yoksa global sermaye sömürüsüne başkaldıran bağımsız bir oluşum mu? Referansı ne? Din mi? Yoksa var olan ve zamanında global sermaye tarafından yıkılmış eski bir oluşum mu? Bu soruların cevabını çok merak ediyorum?
GÖLGE: Bu güç oluşumunun temeli olarak birçok araştırmacı Roma İmparatorluğu’nu alır, bir bölümü de Hellenistik Çağdaki Atina-Sparta çekişmesinin bunun başlangıcını oluşturduğunu düşünür, yani bunun nereden başladığı hususunda bir fikir birliği yoktur.
Fikir birliği olan konu ise Roma'nın amansız ve mutlak gücü karşısında varlık gösteremeyen sermayenin Roma’nın zayıflamasi ile Venedik ve Ceneviz gibi şehirlerde ortaya çıktığı bu şehirlerde kaybolan Roma gücünün yerini Katolik Kilisesi’nin alması ve Judaik dinlerde yani İslam’da olduğu gibi Hristiyanlığında orijinalinde faizin haram olması nedeniyle bu şehirlerdeki Katolik sermayenin paradan para kazanabilmek için o şehirlerdeki Musevi cemaati üyelerini aracı olarak kullanmaya başladıklarıdır.
Venedik ve Ceneviz sermayesinin en büyük başarısı Avrupa’nın karşılaştığı en büyük felaket olan din bazlı 100 yıl savaşlarının kışkırtıcısı ve finansörü olmalarıdır, burada gerek kiliseyi gerekse de kendilerine pek dostça yaklaşmayan Avrupa krallıklarını zayıflatmayı planlamışlardır, ancak Westfalia Barışı ile ortadan kaybolmuşlardır.
“Global Sermaye” dine bağlı değildir, yani dinsizdir daha doğrusu ateisttir.
“Global Sermayenin” 2. doğuşunu 19 yüzyıl ortasında ateist bir devlet yapısının hakim olduğu Büyük Britanya Krallığında gerçekleştirebilmiş olmasının altını çizmek gerekir.
Global Sermaye bloğunun içinde de aynen güç bloğunun da olduğu gibi çeşitli fraksiyonlar vardır en son ortaya çıkan fraksiyon ise “Global Sermaye ve Globalizasyon” bitti, “Güç”ü destekleyelim fraksiyonudur.
ENVER BALTAŞ: Peki bu Global Sermayenin, Türkiye'ye yansıması nasıl düşmektedir sizce? Ya da Türkiye'ye yansıması olmuş mudur bugüne kadar?
GÖLGE: Global Semayenin yansıması olmaz olur mu? Türkiye rahmetli Turgut Özal’dan bu yana yani 5 Kasım'a kadar katıksız Global Sermaye yönetiminde idi.
12 Eylül’ün Türkiye'yi “Global Sermaye” ile entegre edebilmek için planlandığını, 12 Eylül'ü hazırlayan Türkiye’nin kontrollü Distilasyom Operasyonun ardında da İngiltere ve Global Sermayenin olduğunu Türkiye'deki Washington D.C. ye doğru bakan güç odakları fark edememişti, çünkü o tarihte Washington'da çoktan İngiltere ve Global Sermaye kontrolüne girmişti. Bu yüzdende 12 Eylül'de ters köşeye yatarak muhteşem ve tarihi bir gol yediler meşhur, hadi kendilerinin şimdi kullanmaya başladıkları kelimelerle söyleyelim, Londra merkezli “Global Sermaye”den.
Saygılar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.