Halkın sağlığını hiçe sayanlar
Sevgili halkımıza bir türlü maske, mesafe, temizlik kuralını öğretemedik gitti.
Türkiye genelinde ve Ankara’da her geçen gün korona vakaları artmakta…
Etrafımızda ölümlerin ardı arkası kesilmiyor…
Hastaneler yer bulunmuyor.
Hapşıran, öksüren korona mı oldum diyor.
İnsanlar bir birbirine dokunmaktan, konuşmaktan, yakınlaşmaktan kaçıyor.
Bazı duyarsız vatandaş koronayı umursamıyor.
Kural tanımazlar bir türlü ıslah olmuyor.
Caddelerde, sokaklarda alış veriş yerlerinde semt pazarlarında toplu taşımalarda konutlarda ve diğer yerlerde manzara aynı…
Hükümet tedbirler alsa da.
Evlere kapansak da…
Yine vurdumduymazlar, ciddiye almazlar, sokak serserilerinden geçilmiyor.
Maska tak diyenler dövülüyor.
Mesafe ayrına dikkat et diyen horlanıyor.
Temizlik kurallarına uyun diyen sövülüyor, kovuluyor.
Ankara sokaklarında maskesiz ve mesafe ayarına uymayanları ne kadar uyarsanız da dinlenmiyor.
Kesilen cezalar umursanmıyor.
Devletin polisini, jandarmasını, bekçisini bile takan olmuyor.
Mantığını pek beğenmesem de şu fıkra aklıma düşüyor:
Kralın oğlu bir yoksulun kızına abayı yakıyor.
Kimselere de söyleyemiyor.
Erim erim eriyor…
Anası durumu fark ediyor.
Oğlan da anasına derdini açıyor.
“Aman oğlum, sana göre kız mı yok, şimdi baban krala yani, nasıl oğlumuz bir yoksulun kızına abayı yakmış diye…
Oğlan gün be gün eriyor.
Ana yüreği bu dayanır mı?
Krala durumu anlatıyor.
Kral da baba tabi, gönlü elvermese de alt rütbeden birkaç adamı gönderiyor kızı istemeye.
“Allah’ın emri, peygamberin kavli…” kızınızı olgumuza istemeye geldik kız babasında cevap benim verilecek kızım yok…
Krallığın bilim adamları diyorlar ki:
Adam belki gurur davası yapmıştır:
Bir vezir gönderelim kız istemeye:
Biraz da hediye mediye…
Yüklüyorlar atlara eşeklere armağanları:
“Allah’ın emri, peygamberin.. Kavliyle kızınızı kralın oğlu…”
Cevap: Benim verilecek kızım yok…
Vezir de boynunu büküp durumu anlatıyor.
Demek bunu da beğenmiyor bari baş veziri gönderelim, armağanları çoğaltalım da bu işi bitirelim:
Düşüyor baş vezir develerle armağanlarla, yola…
Cevap: Benim verilecek kızım yok…
Krallık çaresizlik içinde…
Oğlan erim erim eriyor.
Askerden bir kumandan kralın huzuruna çıkıyor: “ Kralım ben bu işi hallederim… Bana izin verin…” Yahu baş vezir halledemedi?
“Ben halledeceğim…” Peki…
Kumandan yanına birkaç silahlı adam alıp varıyor çadıra.
“Yıkın şu deyyusu, verin sopayı…” “Aman komutanım, canım komutanım, benim suçum ne günahım ne?
“Lan eşşoğlu eş…” Sen kim oluyorsun da kralımızın oğluna kız vermiyorsun?
“Ama çavuşum ne münasebet?
Hiç kimse gelip senin gibi adam gibi kız istemedi ki ?”
Acaba diyorum, şu maske, mesafe, temizlikte uymayanlara, ya da halk sağlığını bu derece bozanlara bir kumandan mı gerek?
Düzensiz, kuralsız, tedbirsiz halkın sağlığını hiçe sayanlara gerekli derim.