Zafer Çam

Zafer Çam

Hayatımız siyah beyaz olsa da biz mutluyduk

Hayatımız siyah beyaz olsa da biz mutluyduk

Biz çocukken her şey siyah beyazdı.

Topraktan evlerimiz, tozlu yollarımız, gaz lambalı gecelerimiz.

Hayatımız siyah beyaz olsa da çok mutluyduk

Görsellerimiz siyah beyazdı yaşantımız renkliydi.

Resimlerimiz siyah beyaz olsa da, gülüşlerimiz renkliydi.

Televizyon kanalımız siyah beyazdı, hayatımız hep oyundu.

Sinemalarımızdaki siyah beyaz filmleri tahta sandalyeden yıldızların altında izlerdik.

Akşam yemeklerinden sonra çekirdeklerin alınıp koşa koşa gidildiği, yazlık sinemalarımızla mutluyduk.

Siyah, Beyazdı hayatınız çok eskiden. 

Sabahları ve akşamları sımsıcak selamlar verilirdi, karşılaştığınız tüm insanlara.

Akşamları misafirler gelirdi sobalı odalarımıza.

Çayın yanında kestane, mısır patlatılırdı sıcak, samimi sobalı evlerde. 

Dedeler, Nineler masallar anlatırlardı torunları bizlere.

Bugün resimler renklendi hayat mutsuzlaştı.

Televizyon kanalları renklendi kalitesi renksizleşti. 

Televizyon girmeden önce evlerimize, bu kadar renkli değildi. Dünyamız renklendi hayatlarımız değişti.

Siyah beyazdı o yıllarda hayatımız, tüm insanlar daha samimiydi. 

Komşularla kapı önlerinde oturulur, çayların eşliğinde koyu sohbetler edilirdi. 

Âşıklar gizlice mektuplaşır, Aşklar mendillere işlenir, ağaçlara kazınırdı.

Erkek çocukların telden arabaları, ağaç oymalarında oyuncakları, tornetten kaykayları, kız çocuklarının bezden bebekleri vardı.

Ülke genelinde okul formamız siyah önlük, yakası beyazdı.

Saç tıraşlarımız sıfırdı.

Tüm öğrenci aynıydı.

Zenginin öğrencide, fakir öğrencide birdi.

Öğrenciler arasında gurur, kibir yoktu.

Çünkü kıyafetler ve tıraşları aynıydı.

Öğretmenlerimiz hanımefendi ve beyefendiydiler.

Takım elbise üzerlerinde her zaman tıraşlıydılar.

Biz okuluyduk ve çok mutluyduk.

Bugün okullarda kıyafet serbest dendi.

Öğrenci öğretmen görevli belirsizleşti

Okul forması adı altında veliler kazıklanmakta.

Forma adıyla okullar ayrıştırıldı.

Zengin çocukları özle okullara gitti.

Garibanlar mahalle okullarına laik görüldü.

Bir zamanlar okul kıyafetlerimiz siyah beyazdı ve biz mutluyduk.

Şimdi hayatımız renkli, ama herkes mutsuz.

Hey gidi eski yıllar nede güzeldi, şimdi sahip olduklarımızın hiçbiri yoktu bizler çok ama çok mutluyduk.

Kimse gösteriş için yapmazdı.

Her şeyimiz sadeydi.

Giysilerimiz marka değildi. 

Fırında aldığımız ekmeğimizin tadı bir başkaydı.

Pazarda aldığımız ürünlerimiz tazeydi.

Bakkal amcada aldığımız zeytinimiz, peynirimiz, hep doğaldı.

Hiç kimse yardımını, yediğini, içtiğini, gezdiğini paylaşmazdı. 

Ayıp olmasın diye, evine aldığını içi görünmeyen torbayla getirirdi, alamayan garibanları ve yetimleri düşünerek.

Aliler bu kadar kopuk değildi bir arada olurdu.

Komşuluk vardı, dostluk kardeşlik vardı.

Allah için samimi yardımlaşmak vardı, şimdimi?

Zengin zenginin dostu, kardeş kardeşe düşman, garibe yer yok.

Sahi be insanlık ne oldu bize, söylesene biz ne zaman bu kadar duyarsızlaştık birbirimize? 

Sonra yavaş yavaş kaybolmaya başladı siyah, beyaz dünyamız. 

Renklendi, ışıl ışıl oldu hayatlarımız. 

Bu ışıltının arasında önce insanlığımızı kaybettik, sonra samimi komşuluk ilişkilerimizi, tatlı rüyalarımızı kaybettik.

Daha sonra o renkli dünyanın altında insanlığımız kayboldu.

En sonunda da kendimizi, kaybettik renkli dünyalar içerisinde.

Keşke hep siyah beyaz kalsaydı dünyamız….

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zafer Çam Arşivi