Herkesin bir hayali vardır bizimki de büyük Türkiye
Ülkelerin yönetimi milletin iradesiyle olur. Aksi takdirde ya darbeciler yönetir ya da yönleri batıya çevrilmiş emirleri batıdan alanlar yönetir.
Burada bize düşen görev nasıl yönetilmek istiyorsak o minvalde idareciler seçmektir.
Madem hepimizin hayali müreffeh, büyük ve bağımsız bir Türkiye… O vakit yeni Türkiye yüzyılını hep birlikte inşa etmemiz önem arz etmiyor mu?
Eğer bizler ülkesini batıya şikâyet eden, tüm projeleri durdurmak isteyen, kutsallarımıza saygısızlık yapan, ecdadını hiçe sayan, ellerinde hiçbir vakit projeleri olmayan, her seçim de yalan vaatleri söyleyip arkasında durmayan, ülke dara düştüğünde milletinin yanında olmayan, vatandaşın mahremine küfreden, beceriksiz idarecileri olan…
Kendi içlerinde dahi demokrasiyi icra edemeyen, kifayetsiz muhterislere mi reyimizi vereceğiz? Elbette hayır, büyük Türkiye hayali olmayan; liyakatsiz, iş yapabilme kabiliyetine hâiz olmayanları seçemeyiz.
Ülkeye faydalı bütün projeleri batılılara: durdurun, müdahale edin diyen muhalefetimi seçmeliyiz? Yoksa büyük Türkiye hayalini gerçekleştiren lideri mi?
Bakın muhalefetin söylediğine Kanal İstanbul dünyanın ekolojik dengesini bozuyor diyen insanları seçerseniz eğer eski Türkiye’den daha beter hale geliriz… Sonrasında dünyanın en büyük liderini de getirsek 100 yıl daha maazallah belimizi doğrultamayız.
Şunu muhalefete sorun; dünya da yüzlerce kanal var bunların 48 tanesi stratejik ve ekonomik açıdan çok önemli ve ülkelerine faydalıdır.
Bunlar dünyanın ekolojik dengesini bozmuyor da Türkiye’de yapılacak olan Kanal İstanbul mu bozuyor?
Rahatsızlıkları nedir biliyor musunuz?
Ülkeye para gelecek, ülke ekonomisine katkı sağlanacak ya, işte karın ağrıları bundandır dostlar. Bakın bunları tekrar hatırlatmamdaki maksat muhalefetin timsah gözyaşlarına asla aldanmayın diyedir.
Mâ’mâfih bizdeki muhalefetin yerel seçimlerde bazı büyük şehir belediyelerini almadan önceki vaatlerindeki en önemli sözlerini hatırlayalım…
Namus sözü veriyoruz dediler, hiçbir işçi-emekçi insanları işten çıkartmayacağız dediler ve sözlerinde durmadılar. Binlerce insanı işten atıp, mağdur ettiler.
Bu işten atmaların kahir ekseriyeti İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde olduğu herkesçe malum…
Hatta Ankara Büyük Şehir belediyesinin bütçesi yeterli, biz merkezi yönetimden para dahi talep etmeden Ankara’yı yönetiriz demiştiler, sonra o paralar nereye gitti neler oldu bilemem?
Akabinde yetmezmiş gibi mağdur edebiyatına yatıp suya, ekmeğe, ulaşıma bol bol zam yapmaya başladılar. Hani yetiyordu gerek yoktu, hani belediyenin gelirleri kâfiydi, bütçe neden bu kadar açık verdi?
Hani Allah’ın suyundan para alınmazdı ne değişti?
Bunları neden hatırlatıyorum çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, çabuk unutuyoruz.
Bunları da unutmayalım bir kenarda dursun, sandığa giderken hatırlayalım.
Lütfen eski Türkiye’yi çocuklarımıza bir bir anlatalım, yeni nesil AK Parti iktidarıyla büyüdükleri için belki birçoğu beğenmiyor olabilir veya beklentileri çok farklılaşmıştır…
İnsan kötüyü rezili görmeden iyiye yönelmez, çünkü farkını anlamaz. Neslimiz de rahatta, ferahta yetiştiğinden öncesindeki rezil dönemleri bilmezler.
Bizim ülkemizin en büyük sıkıntısı Osmanlı dönemindeki jön Türkler misali halen onların fikir akımından etkilenen insanların olması… İşte bunlara da cehl-i mürekkep diyoruz…
Dünyada makro milliyetçilik akımı son yıllarda fazlaca ön plana çıktı… Bu akım bizim ülkemizde, mikro milliyetçilik bazında son seçimlerde fazlaca yüz göstermeye başladı. Bir süre daha devam eder gibi duruyor.
Madem bir milliyetçilik akımı var 2023-2024 genel ve yerel seçimlerinde şehirlerin ve ilçelerin demografik yapılarına uygun adaylar belirlemek önem arz ediyor, hatta elzem diyebiliriz. Aksi takdirde gerek iktidar, gerekse muhalefet bu hatayı kim yaparsa o kaybeder.
Dayatma adaylar koymayın! Tabanın kabul edeceği sevilen, kirli çamaşırları olmayan, insanlara tepeden bakmayan, mütevâzi, liyakatli, donanımlı, siyaseti bilen, temiz adayları belirleyen bu seçimi alır.
Bir de yıllardır aynı kişilerin her zaman koltukta kalması siyasi tabanı çok rahatsız ediyor…
Siyasetin heyecanı bitiyor, meydanda siyaset yapacak, teşkilatlarda yönetimlerde görev alacak temiz insanları, bulması her geçen gün azalıyor…
Meydan kifayetsiz muhterislere kalıyor…
Dava adamı olanları da tek tek kırıp, küstürülüp siyasetten çekilmelerine sebep olan insanlar var.
Şunu sorgulamaya başlıyor neden siyaseti yapıyorum hiç alakası olmayan adamlar, tepedeki siyasilerin dayatmasıyla sağlam dava adamlarının o koltuğa oturması gerekirken, ilgisiz alakasız insanlar oturunca ne oluyoruz biz neden bu siyaseti yapıyoruz diye başlanıyor sorgulanmaya. İşte siyasi heyecanı bitiren hamleler. Sorgulamadan ve araştırmadan doğruyu bulamazsınız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tekrar seçileceğini herkes biliyor hatta bizdeki muhalefet de biliyor. Ayrıca dünyadan bizi takip eden siyasiler de biliyor.
Lâkin muhalefet bir algı başlattı topluma bu yayılıyor AK Parti tabanında dahi bu var olduğunu görüyoruz, kırgınlar küskünler de dâhil, oyumuz reise fakat iyi adaylar listede göremezsek vekillikte vermeyeceğiz diyenlerin sesi fazlaca yükseldi…
Demedi demeyin 7 Haziran 2015 seçimlerine dönüşmeden tedbir alınması elzemdir. Cumhur burada bir uyarı verdi, bir de malum kaybedilen büyük şehir belediyelerindeki uyarıları vardı, bunlar yabana atılırsa 14 Mayıs 2023 genel seçimlerindeki zararı büyük olur.
Bizim hayalimiz tam bağımsız ve milli kaynaklarıyla güçlenen büyük Türkiye.
Bizim sahip çıkmamız lazım ki ülke selametle yoluna devam etsin. Aksi takdirde kimler yönetir malumunuzdur artık sizlerin takdirine bırakıyorum… Vesselâm…