İcraat sıfır, kibir Everest…
Büyükşehirler başta olmak üzere, belediyelerin önemli bir bölümü 5,5 senedir, bir kısmı da 6 aydır CHP yönetiminde… Geriye doğru baktığımızda, başta İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin ve Adana olmak üzere, en az iki dönemdir CHP yönetiminde olan belediyelerde, akıllarda kalıp da “İşte budur!...” dedirtecek bir icraat göremedik. En iyi icraatları, ‘aslına benzemez heykeller’ oldu. Ha, bir de festival, konser, çalgı-çengi işleri ve bu yolla milyarlarca liranın el değiştirmesi var…
İzmir, Aydın, Muğla, Çankaya başta olmak üzere, CHP’nin ‘kalesi’ saydığı kentler ise, beceriksizlik ve şehre ihanet yüzünden, 30 sene öncesinin bile gerisine düştü; adeta birer büyük köy haline geldi.
Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kentin ihtiyacı olan yatırımları ‘gereksiz harcama’ gibi görüyor ve oralara harcamaktan kaçındığı bütçeyi ‘kazanç’ sayıyor. Buna rağmen ne hikmetse, belediyenin borçları her geçen yıl katlanarak artıyor.
İstanbul’un en fazla ‘tatile gidişini’ seven Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, başında olduğu şehirden ziyade ‘CHP’nin başı olmayı’ ve 2028’de de Türkiye’nin başına bela olmayı önceliyor. Yani İstanbul, Murat Ongun gibilere emanet…
FIRDÖNDÜ SİYASETİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, başına geldiği partiyi, dümeni kırılmış takaya döndürdü. Özel’in ne rotası, ne istikameti var… Partinin temel söylemleri, her hafta değişiyor, birbirinin zıddı laflar ediliyor. Adeta bir ‘fırdöndü siyaseti’ hüküm sürüyor, CHP’de.
Partinin gediklilerinden, sabık genel başkanlarından ve dahi başta medyası olmak üzere tüm çevresel şürekâsından gelen eleştiri, tavsiye, telkin ve talimatlar yüzünden, Özgür Özel’in ağzı her gün başka laflar ediyor.
İşte böylesine vahim icraat fukaralığı karşısında, maşallah CHP’nin her kademesindeki ‘baş’ların kibri, Everest’in başını aşıyor.
Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret eden Ekrem İmamoğlu, bu hakaretin Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı olan cezayı alınca, Türk Yargısını tehdit ediyor. “Bana bu cezayı verirseniz şöyle olur, böyle olur, ülke ayaklanır…” filan gibi, kendi kibrinin zirvesini işaretleyen tehditler savuruyor.
Neymiş efendim? Ekrem Bey çok yücelerden bir zat imiş… Yargı dediğiniz şey onu yargılayamaz, ceza veremezmiş.
HAKARET ÖZGÜRLÜĞÜ (!)
O yüce zat, kızdığı valiye “İtlik yapıyor…” deyip, sonra da maça yemeyince, “Basitlik yapıyor, demiştim…” diye kıvırmaya çalışacak…
YSK üyelerine “Ahmaklar!...” diyecek; sonra lafı çevirip, “Ben onlara değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ahmak dedim…” diye manevra atacak… Mahkeme, hakaretin YSK üyelerine yapıldığını, delilleriyle birlikte önüne koyunca da, “Efendim, ‘ahmak’ demek hakaret sayılmaz. İsterseniz Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakalım… Ne var bunda? Azıcık eleştirmişiz…” diye, biraz saflığa biraz da kurnazlığa yatacak. Tabii, yerseniz…
Ağzıbozuk, sokak küfürbazı bir kadın, bu ülkenin Cumhurbaşkanına ve onu seçen yüzde 52’lik seçmen kitlesine, değil bir kadının, azıcık utanması olan herhangi bir erkeğin bile ağzına alamayacağı, düşük kelimelerle küfredecek… Sonra, aslında adıyla partinin adının yan yana anılması dahi bir zül olan o kadın, CHP’nin üst düzey toplantısına onur konuğu yapılacak.
Yahu siz kafayı mı yediniz? Derdiniz nedir? Toplumun yarısına, kendisinin de sahip olduğu cinsiyet tayin eden organ üzerinden gönderme yaparak hakaret eden bir müptezeli, zerreyi miskal meziyeti olmadığı halde, alıp başınıza taç yapacaksınız… Sonra da dönüp bu ülke insanından iktidar gücü devşirmeye çalışacaksınız.
Siz milleti ahmak mı sanıyorsunuz? Ha, yeri gelmişken, ‘ahmak’ lafını aklına düşürdük diye, önüne gelene bu lafı yapıştıran Belediye Başkanı, bu kez de bizi mihenk yaparak, milletin çoğunluğuna da aynı hakareti savurmaya kalkmasın… Bu kez alacağı ceza çok daha fazla olabilir.
Her neyse…
BU KAFAYA ÜLKE TESLİM EDİLEMEZ
Harp Okulu Mezuniyet Töreni'nde, askerlik mesleğiyle ve disipliniyle bağdaşmayacak bir ‘kılıç çekme’ ve ‘usulsüz yemin’ müsameresi yapılıyor… Askerlik kurumunun hassasiyeti ve disiplini gereği, faillerin tümünün ordudan ihracını gerektiren bir eylem sergileniyor… CHP gidip ona da sahip çıkıyor.
Memlekette ne kadar çıkıntılık, müptezellik, devletle ve toplumla kavga unsuru/şahıs varsa, bir bakıyorsunuz CHP’nin başının tacı olmuş. Hatta bazen, devlet ve milletle kavga edenler, sırf bu ‘meziyetlerinden’ (!) dolayı, CHP milletvekili bile yapılıyor.
Tüm bu siyasetsizliklere, kifayetsizliklere, beceriksizliklere mukabil; maşallah, üçüz/dördüz CHP Genel Başkanı veya ‘Potansiyel Cumhurbaşkanı Adayı’ zatların egoları, kibirleri, şişkinlikleri Everest’in zirvelerinde… Burunlarından kıl aldırmıyorlar. Kimse onları eleştiremez. Herkes onların hakaretlerine katlanmak zorunda… Yaptıkları ‘basitlikler’ karşısında, herkes hizaya geçmeli ve haddini bilmeli; onları eleştirmeye dahi cüret etmemeli. Başında oldukları kurumlara da canları istediği zaman hizmet ederler; ama genellikle tatil yapmayı tercih ederler.
İcraatsızlıklarına rağmen, kibir abideliklerine verilecek onlarca örnek daha bulabiliriz. Fakat şimdi oturup bunların çıkıntılıklarını, abesliklerini, basitliklerini internette taramaya kalksak, bu yazıyı yazacak zamanımız kalmaz. Ayrıca okurlarımızın da keyfini kaçırırız.
O yüzden biz kestirmeden gidelim: İcraatı sıfır, fakat kibri Everest’in zirvesinde olan bu kafalara ülke yönetimi teslim edilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.