İran’daki yasağa tepki verenler
İran yirmi sekiz Şubat'ımı yaşıyor dersiniz.
İran’da zorla baş örttüren rejim ile bizdeki zorla baş açtıran eski rejim arasında zerre fark yok.
Tek fark şuradadır:
İran’daki yasağa tepki için bugün saçını kesenler, Türkiye’deki yasağın ya şakşakçısı ya da sessizce geçiştiricisi oldular.
Yirmi sekiz Şubat’ı yaşayanlar bilir.
Başı örtülü namaz kılıyor diye Ülkenin okullarında, resmî kurumlarında, askeriyesinde polis kolejlerinde örtülüsünüz diye dışlanmışlardı.
Okul bahçelerinde zorla başlarını açtıran zihniyet kimdi.
Bakın o zihniyet bugün İran’a ağıt yakıyor.
İran’a iktidarına mollaların rejimine lanet atıyor.
Kimi soyunuyor, kimileri saçlarını kesiyor, kimi başörtüsünü çiğniyor.
Bunlarda sosyal medyada paylaşılıyor.
Bugün İran’daki kadınlar için saçlarını kesenler vatanında zulüm gören örtülü kızlara neden sahip deyilerdi.
Çünkü onlar inandıkları için örtünmüşlerdi.
Bunu Allah’ın emri olduğunu bildikleri için kapalıydılar.
Onlar rejim tarafında mağdur değil miydi?
Neden onlara sahip çıkmadılar.
Yanlarında olmadılar.
Bizatihi onların başlarını zorla açmaya çalışan zihniyet bugün insan haklarından bahsediyorlar.
Ey İran’daki kadınlara sahip çıkanlar siz yirmi sekiz Şubat’ı yasamadınız bizatihi yaşatanlara alkış tutmuştunuz.
Kahrolsun şeriat diye Ankara, İstanbul, İzmir sokaklarında Slogan atıyordunuz.
Generallerin yanında aynı safta yer alıyordunuz.
Bugün kadın haklarına soyundunuz.
Yirmi sekiz Şubat’ta başörtüsü mağdurlarına zulmeden zihniyet bugün İran kadınlarını sahipleniyor.
Bunların derdi İran kadınları falan değil İran’daki molla diktasına karşı sözüm ona.
Yani Amerika’nın Avrupa’nın taşeronluğuna soyunmaları.
Yirmi sekiz Şubat zulmün mağdurları kimlerdi.
Toplumun her kesiminde baş örtmek, namaz kılmak, oruç tutmak, gümüş yüzük takmak gibi uydurulan suçlar sebebiyle fişlenen insanlardı.
Fişlenenler eğer böyle bir yaşantıya devam ediyorsa askeri alanlarda uzaklaştırıldılar.
Bunun için “kamusal alan” tabiri icat edildi.
Kamusal alanda bu sözde kurallara uymadığı söylenen birçok memurun işine son verildi.
Doktor, öğretmen, akademisyen ayrımı yapılmadan adeta bir kıyım yaşanmıştı.
Üniversitelerde başörtüsü ile eğitimine devam etmek isteyenlere uyarı, kınama, uzaklaştırma cezaları verilerek eğitimlerine son verilmişti.
İmam hatip liselerinde okuyanlara katsayı uygulandı ve bu durum tüm meslek liselerine üniversiteye girişte büyük engel oluşturmuştu.
Üniversiteye kayıp yaptırmak isteyen başörtülü kızların fotoğraflılarından dolayı kabul etmediler.
Başı açıp fotoğraf getirmeleri istenmişti.
Bu süre zarfında ne yapacağını bilmeyen, çaresiz bir şekilde okula devam eden yüzlerce başörtülü öğrenci vardı.
Bazıları yasak ilk geldiğinde başörtü üstüne peruk takarak derslere devam ettiler.
Bu bile bazı çocukların okullarını bırakmasın vesile olmuştu.
Başörtülerinden dolayı kampüs alanlarına alınmayan tepkilerini gösterirlerken okuma hakkımızı kimse elimizden alamaz dediklerinde okul dışında eylem yaptıklarında siz saçını kesen bayanlar o zamanlarda yaşamıyor muydunuz?
Bugün İran kadınları için sokaklarda eylem yapmak isteyenler o gün neredeydiniz.
Zulüm gören gençler Yirmili yaşlarda, kılık-kıyafet konusunda özgürce karar verebilecek hakkı olmalıydı.
Kimse buna müdahale etmemeliydi.
Bugün nasıl İran’da ben kapanmak istemiyorum diyenlere kapatacaksın diyen bir zihniyet varsa.
Dünde bu ülkede kapanmayacaksın başını açacaksın diyen zihniyet arsında ne far var dersiniz.