İsrafın olduğu ülkede
Herkesin şikâyeti ülke genelinde aşırı israfın olduğundan… Dünün israfının faturası yeni yeni çıkıyor. Ekonomi yerinde durmuyor. Ülkende zamların ateşi sönmüyor.
Batının Euro’su, ABD’nin doları her gün yükseliyor ülkenin TL’si eriyor. İnsanlar bunun farkında fakat hiç uygulayan yok.
Devletin büyüğü çıkıyor “eğer kamuda israfı önlemiş olsak halk da vergi almayız” diyor. Bunu söyleyen devletin tepesindeki insan…
Doğruluk payı yok değil gerçekten o kadar çok aşırıya gidiyoruz ki. Her yanımız israf. Devlet kurumlarına bir bakınız israfta zirvedeler.
Yapılmak için, yapılmış desinler diye yapılmış siyasi yatırımlar. İhtiyaçtan fazla yapılan gereksiz harcamalar. O kadar çok yazılacak söylenecekler var ki.
Bunları yazsanız da anlayan ne seçilmiş, nede atanmış var. Malum kamuda israf ve tasarruf haberlerinden gına geldi.
Aslında söylenecek çok şey var, ama burada başta küçüğünden büyüğüne olmak üzere hepimize bir ders olması temennisiyle Hz. Ömer’in halifeliği döneminde yaşanan bir vali olayını nakletmek istiyorum:
“Hz. Ömer, Hz. Sâid’i Humus valiliğine atıyor. Kısa zamanda halk tarafından sayılan ve sevilen bu mübarek zat, her yönüyle mükemmel bir idarecilik yapıyordu.
Halkın derdini dinliyor, kimsesizleri himaye ediyordu. Gayrimüslimler bile onun idareciliğinden memnundular. Millet tarafından valinin çok sevildiğini haber alan Hz. Ömer, Humuslulara bunun sebebini sorduğu zaman, “Valimiz halkın dert ortağıdır.” cevabını aldı.
Hz. Ömer, Şam’a gittiği sırada şehrin kuzey tarafında bulunan Humus’a uğradı. Oraya tayin ettiği güzide valisi Hz. Sâid’i görecekti. Halifenin şehre geldiğini duyan halk toplanmıştı. Hz. Ömer ileri gelenlere, “Ey Humuslular, valinizi nasıl buldunuz? Memnun musunuz? Hakkında bir şikâyetiniz var mı?” diye sordu.
Halk, umumi olarak memnun olduklarını söyledikten sonra, hikmetini anlamadıkları bazı hâllerden dolayı da şikâyetlerini dile getirdiler.
Hz. Ömer’in ısrarı üzerine, “Sabahleyin vazifesine erken değil de, kuşluk vakti geliyor!” dediler. Hz. Ömer, halkın şikâyet ettiği daha büyük bir kusur arıyordu: “Bundan daha büyük bir suçu var mı?”
“Gece olunca bizden hiç kimseyi kabul etmiyor. Ayda bir gün eve kapanıyor, halkın içine çıkmıyor. Hz. Ömer, Humusluları dinledikten sonra, vali Hz. Sâid bin Âmir’i yanına çıkarak şikâyetlerin sebebini sormak istiyordu.
Şikâyetler sıralanırken Hz. Sâid gayet sakindi. Hz. Ömer’in sözü bittikten sonra, şikâyet mevzuu olan meselelerin hikmetini şöyle açıkladı: “Ya Ömer, aslında ben bunları söylemeyi istemiyorum, ama şikâyete sebep olduğu için ifade edeceğim: Mesaiye biraz geç gidişimin sebebi, evde hizmetçim yoktur.
Ev işlerinin çoğunu kendim görüyorum. Hanım hasta sabahleyin erkenden hamur yoğuruyor, ekmeği yapıyorum, çocukların kahvaltısını yaptırdıktan sonra abdest alıp çıkıyorum.
“Geceleri kimseyi kabul etmiyorum; çünkü gündüzleri halkın işi ve derdi için, geceyi de Hak için ayırıyorum.”
“Ayda bir gün halkın içine çıkmayışıma gelince: Hizmetçim olmadığı için hanım hasta elbisemi kendim yıkıyorum.
Başka değişik bir elbisem de yoktur. Yıkadıktan sonra onun kurumasını bekliyorum. Kuruduktan sonra giyiyor, halkın içine ondan sonra çıkıyorum.”
İşte böyle! Yalnız dikkatinizi çekmek isterim, o vali, hırkasında yamalar olan ve devlete ait mumu özel işlerinde bile kullanmaktan çekinen, geceleri Medine sokakların da dolaşan insanların derdiyle dertleşen aç, açık, ihtiyaç sahibi var mı diyen halife Hz. Ömer’in valisidir.
Halife böyle ise, valisi de nasıl olur. Halife Hz. Ömer’e özenenler Ömer’in nesi var üzerinizde. Ne oturduğunuz konaklarınız, ne bulunduğunuz makamlarınız, nede üzerinizde taşıdığınız elbiseleriniz.
Mekkeli Ömer’i Hz. Ömer yapan yüreğinde taşıdığı imanı, zihninde taşıdığı Kuran’dı. Tek rehberi, tek önderi, tek örneği Hz. Muhammed (s.a.v) di.
Ya sizin örneğiniz batı demokrasi medeniyeti. Yüreğinizde taşıdığınız demokrasi imanı. İsrafın önü alınmayınca Euroda tutulmuyor ekonomide böyle şaha kalkıyor.