Kapın çalmıyor gelenin olmuyor
Geçen gün sizlerin de yakinen tanıdığı bir eski siyasi ağabeyle geniş sohbet ettik. Eski günlerden yapmış olduğu çalışmalarından bahsetti. Ülke için çok değerli bulduğu hizmetlerinde sıkılmadan anlattı şimdi unutuldum dedi.
Bende çok üzülme bugün saltanat sürenlerin sonu da senin gibi olacak. Bugün devran onların, salatan onlardan yana. Gün olur akşama döner merak etme dedim. Seçilmiş dertliydi içini boşaltacak birini bulmuştu.
Eskide sokağa çıktığımda dost sandıklarımı selamlamaktan başım dönerdi. Şimdi ben selam verecek dost bulamıyorum dedi. Cadde başında bekleyenleri görürdüm işyerlerinde, bakanım, vekilim, başkanım çay içelim diyenler olurdu.
Sorunlarını dinler çözüm arardım. İş isteyenlere iş imkânları sağlardım. Bitmeyecek sandığım o günler gitti buğun hüzün günleri yaşıyorum. Bahar sanmıştım meğerse hayalmiş şimdi kış mevsimi gibiyim.
Kapımı ne çalan nede sokakta halımı soran var. Anladım ki, dünya buymuş gün geliyor ne olursan ol unutuluyorsun. Hizmet falan içi boş lafmış onu anladım fakat geç kaldım.
Siyaset, bakanlı, başkanlık boşmuş. Particilik, iktidar hepsi geçiciymiş. Bugün saltanat sürenler vekil olup, başkan olup hava basanlar sanmasınlar devran hep böyle olmayacak.
Gün geldiğinde devran döndüğünde sonları benim gibi olacak kapıları çalmayacak, dostları olmayacak” dedi.
Ne kadar acı terk edilmek. Yüksekteyken birde yere düşmek. Allah’ın kullarına tepeden bakarken şimdi aşağılarda yürümek?
Saltanat son bulduğunda, bir köşede unutulduğunda! Dinlersin türküleri ağızlarında.
“Ağlamak gelir içimden o an sessizce
Çıldırmak gelir içimden o an delice
Haykırmak gelir içimden bütün insanlara
Terk edildim yalnız kaldım bu büyük ceza niye”
Hemen hemen herkes hayatının bir döneminde terk edilmiştir... İstenmeyen, geride bırakılan ya da başkası için bir anda yok sayılan taraf olmanın ezici yükünü kaldırmak hiç kimse için kolay olmasa gerek!
Birlikte geçirilen zamanın bir anda gereksiz bir kâğıt parçası gibi buruşturularak çöpe atılması ve anıların hiç yaşanmamışçasına yok sayılması terk edilmenin belki de ruhu en çok yaralayan kısmı.
“Birden baktım etrafına kimseler yok ağlayamadım
İyi günün dostları yok olmuşlar inanamadım
Arkadaşlar sevgililer kaybolmuşlar birer birer
Dünya çıkarlar dünyası Allah'ım sen sabır ver”
Terk edilmiş kimse uğramaz olmuş yanında unutulmuş bir köşede bekler olmuş gelen olur mu diye.
Hayat bu dün beydin, paşaydın ağabeydin vekildin, bakandın, başkandın hani nerde etrafında dönenler.
“Çıldırmak gelir içimden o an delice
Haykırmak gelir içimden bütün insanlara
Terk edildim yalnız kaldım bu büyük ceza niye”
Sen başkan iken unutmayacağını sandığın genel başkanın, kıymetli liderin vardı hep yanındaydın hesap soran yoktu aldığın aldı sattığın sattıktı.
Bugün kaldın bir köşede kapını çalan yok. Makamına oturduğunda koltuğuna kurulduğunda hiç etrafına bakmıyordun, yanında gördüklerin hep taklacıydı sen döndükçe onlarda dönüyordu.
Gün geldi sen dönmekten yoruldun, makamda indirildin, etrafında dönenlerde yok oldu. İktidarda düştün, dost bildiklerin yeni dostlar buldu, kapın çalmıyor gelenin olmuyor. Bir hüzün var içinde bekliyorsun bir köşede.
“Umutlarımı çaldılar sayenizde sürünüyorum
Bir başıma yalnız kaldım takatim yok yaşamıyorum
Umutsuzluk bedenimde bir hıçkırık boğazımda
Ne yapsam ben bilmiyorum yalancı dünyada”
Yükseklerde durulmuyor, altında çekenin çok oluyor. Allah kimseyi itibarsız, dostsuz, arkadaşsız bırakmasın, gördüğünde geri koymasın. Yalnız kalıp bir köşede unutturmasın.