Kırşehir’de aşağı ineyim demezler
Seçimler ve siyaset denilince her ne kadar akla, öncelikle ciddi ve ağır memleket meseleleri gelse de. Onların da, tıpkı hayatın başka alanlarında olduğu gibi gülünesi tarafları vardır.
Yazıda geçen olaylardan bazıları gerçekten yaşanmış olaylara bizlere kadar gelmiş. Bazıları, şehir efsanesi gibi üretilmiş rivayetlerden, bazıları da fıkra olmuş. İlki, şu anda olayda adı geçenlerin hiçbirinin yaşamadığını biliyoruz.
İnsanlar bu dünyada göçse de bıraktıkları eserlere ve sözlerle anılmaktalar. Bazıları vardır ki nefretle anılır bazıları ise muhabbetle.
Bugün de öyle değil mi? O kadar çok siyasetçi aramızda ebedi hayat göçtüler. Bunların şehrimize bıraktıkları acılar yok değil.
Demokrasi adına ihtiraslarına yenilen bir başbakanın ve ekibinin şehrimize verdiği zarar. Hala atamadık bu şehrin üzerinde. Kara bulut gibi durmakta. O kadar iktidarla geldi geçti yediğimiz kırmız nokta kalkmıyor.
Kırşehir seçilmiş hükümetlerin yanında oldu üç, iki, belediye başkanlarını aynı hükümetlere verdi yine değişmedi. Kırşehirlilere bıraktığı acı dönemin başbakanın yanına kalmadı hesabı ağır oldu dünyada göçtü.
Bunlar olurken Kırşehir’in kaza olmasına sebep olan şehrimizin güzel hatibi bölükbaşı da geriye güzel sözleri kaldı. Kırşehir’e dikili bir eseri olmasa da sözleri siyasilere konu oldu.
İnek Menderes
1950li yıllarda DP tek başına iktidardadır. CHP muhalefete düşmüştür. Osman Bölükbaşı’nın liderliğindeki CKMP de 10-15 milletvekiliyle TBMM’ne girmiştir.
Umulanın ve beklenenin tersine, DP iktidarına karşı CKMP, CHP’ye göre daha sert bir muhalefet yapmaktadır. Sonunda iş, Menderes’in Kırşehir’i ilçe yaparak seçimlerde Osman Bölükbaşı’nı Meclis dışında bırakmasına kadar vardırılır.
CKMP’nin sert muhalefet yaptığı günlerde partinin Lideri Osman Bölükbaşı TBMM genel kurulunda konuşmakta ve DP iktidarı hakkında verip veriştirmektedir. Osman Bölükbaşı’nın sözlerine sinirlenen ve hükümet sıralarında oturmakta olan Başbakan Adnan Menderes hışımla ayağa kalkar ve kürsüdeki Osman Bölükbaşı’na bağırır;
Sürekli yalan konuşuyorsun be adam. Genel kurulu boşuna meşgul ediyorsun. Derhal in kürsüden!.. Kürsüde konuşmakta olan Osman Bölükbaşı, Adnan Menderes’e doğru döner ve gayet sakin “İnek Menderes!” der ve iner.
Adnan Menderes, daha sonra Osman Bölükbaşı’nın bu “İnek Menderes” sözünü kendisine yapılmış bir hakaret olarak algılar ve hakkında tazminat davası açar.
Osman Bölükbaşı mahkemede kendini şöyle savunur: “Ne münasebet efendim. Ben kimseye hakaret filan etmedim. Sadece ana dilimi kullandım.
Zira ben Türkmen’im. Anadolu’nun bozkırı Kırşehir’den. Bizim oralarda “aşağı ineyim” demezler, inek derler. Çoğulu “inek”tir. Ben de kibarlık olsun diye bu “inem” kelimesini “inek” şeklinde kullandım.
“İnek Menderes’ten maksadım, “ineyim Menderes” demektir!..
Bölükbaşının hazır cevapçı bir siyasetçi kimliği var... Parlamentonun hazır laf ebesi denmiş.