Korkunun alameti: Kancıklık
Savaşın da bir namusu olur.
Düşmanın da olsa, insan öldürmenin namusu nedir? Kısaca; mert olmak, cesur ve vicdanlı olmak…
7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de, İsrail adlı terör örgütü ile arkasındaki ABD ve diğer Batılı yamyamlar tarafından tarihin en büyük katliam ve soykırımı yapılıyor. Hem de namussuzca, kalleşçe, kancıkça…
İşte bu yüzden, Gazze’de yaşananlar, savaş tarihinin en namussuz halidir.
Son 100 yılda, güya ‘savaş suçlarını önleme’ gerekçeli bir yığın uluslararası sözleşme yapıldı. Cenevre Konvansiyonları ve bilmem ne savaş kuralları vazedildi.
Savaşta düşman üniforması kullanarak tuzak kurmak yasak…
Hastaneleri, cankurtaranları, okulları ve sivil yardım kuruluşlarını hedef almak yasak…
Sivil yerleşim yerlerine saldırmak yasak…
Zehirli gazlar ve fosfor bombası başta olmak üzere, kimyasal silahlar kullanmak yasak…
Teslim olmuş, esir edilmiş düşman askerlerini öldürmek, işkence etmek yasak…
Havada patlayarak, yerdekileri hedef alan, misket bombası ve benzerlerini kullanmak yasak…
Özellikle çocukları hedef alan, oyuncak vs. şeklinde tasarlanmış, bubi tuzağı diye bilinen patlayıcılar kullanmak yasak…
BUYURUN SİZE BATI MEDENİYETSİZLİĞİ
Peki, bir yığın uluslararası sözleşmeyle kabul edilmiş olan bu yasakların hangisi paspas edilmedi Gazze’de?
Ya Afganistan, Irak ve Suriye’de? Oraları işgal eden ABD ve İngiltere başta olmak üzere, hangi ‘Batı Medeniyeti’ (!) unsuru, savaş suçlarına giren bu alçaklıkları işlemedi?
Ya Hollanda’nın üniformalı teröristlerinin, Sırebrenitsa’da, Müslüman Boşnakları ‘katledilmek üzere’, Sırp teröristlere ‘anahtar teslimi’ yapmalarına ne demeli? Daha da alçakçası, bu şerefsizliği yapan üniformalı teröristlerine, Hollanda devletinin ‘şeref madalyası’ vermesi değil midir? Bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür?
Evet, korkaklar hem kalleş hem de namussuz olur.
Dünyanın halen vicdan sahibi insanları, İsrail adlı terör örgütünün üniformalı militanlarının, Nuseyrat Mülteci Kampı’nı basarak çoluk-çocuk, kadın-ihtiyar demeden katlettiği 274 canın şokunu yaşıyor.
Bu öyle sıradan bir sivil katliamı değildir. İsrail terör örgütünün üniformalı teröristlerinin; kancıklığın, kalleşliğin ve alçaklığın sınırlarını aşarak, sivil yaldım taşıyan araç konvoyu kisvesi altında sivillerin arasına sızarak yapılmış bir şerefsizliktir.
Güya savaş esirlerini kurtarmak bahanesiyle, masum siviller alçakça katledildi.
Korkaklık, ödleklik, yüreksizlik böyle bir şey olsa gerek. Teşbihte hata olmasın; baltayla beyin ameliyatı yapmaya çalışan şaşkınlar sürüsü var karşımızda.
Suç ortakları da ABD ve yancılarıdır. Güya Gazzeli sivillere yardım ulaştırma bahanesiyle kurdukları iskeleyi, İsrailli teröristlerin kancıkça saldırısına destek için kullandırmışlar.
SİYONİZMİN KUKLALARI
Yaşanan alçakça katliam karşısında dünyanın vicdanı ayakta; fakat Siyonizm'in esir aldığı medeni (!) devletlerin yöneticileri üç maymunu oynamayı sürdürüyor.
Zavallı kuklalar!... Sanki apış arasını köpeğin dişlerine kaptırmış gibiler. Siyonist katillerin her türlü namussuzluğunu ya sessizlikle, ya da ‘İsrail’in kendini savunma hakkı’ ve ‘antisemitizm’ maymuncuğunu papağan gibi tekrarlayarak, geçiştirmeye çalışıyorlar.
Siyonist terör baronları, İkinci Dünya Savaşı sonrasından beri ‘Batı’ denilen anti-medeniyeti esir almış; devlet yöneticilerini öyle veya böyle kölesi haline getirmiş.
Hatırlayın, Almanya’nın karikatür mizaçlı Başbakanı Olaf Scholtz, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında, gözleri tam tersini söylerken, dönüp dolaşıp “İsrail’in güvenliği…” diye gevelemişti. Başkan Erdoğan’ın, “Biz soykırım cenderesinden geçmediğimiz için rahat konuşuyoruz…” sözleri karşısında da, koskoca Almanya Şansölyesi aynı nakaratı tekrarlamıştı: İsrail’in güvenliği… Vah Almanya vah; ne hallere düştün öyle!..
Yürüyen mumya Joe Biden ise, dünyanın süper gücünün başındaki ‘adam’ gibi değil; kendisinin de inanmadığı sözlerine payanda üretmek için, en bayağı yalanları arka arkaya sıralamaktan çekinmiyor.
Söylenecek çok söz var; fakat özetin özetini diyelim:
Yahudi Siyonistler ve Siyonaziler için, yeni bir ‘tarihî tarumar olma zamanı’ gelmiş gibi görünüyor. Tarihe bakın; her azıp da zulmün zirvesini bulduklarında, başlarına çok büyük felaketlerin geldiğini görürsünüz. Yine çil yavrusu gibi dağılmaları yakındır.
Ha, bir de Gazze’nin pak ve yürekli mazlumları bir kez şehit olur; avuç içi kadar bir coğrafyada yaşayan 2 milyon sivil mücahitle baş edemeyip, sivil yardım konvoyu kılığında katliam yapan korkaklar ise her gün ölür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.