Kürdistan aslında kimin devleti olacak
Son otuz yıldır hep gündemimizde, PKK terörü ve ABD'nin Orta Doğuda kurmak istediği Kürdistan devleti emeli oldu. Özellikle çözüm sürecinin olanca hızıyla devam ettiği sıralarda Liberal! kesimlerden ve bazen siyasetin milliyetçi-muhafazakar tarafında olanlardan bile bir Kürt devleti kurulsa ne olur? Bunun kime ne zararı var? Şeklinde naif, kimi zaman maksatlı, kimi zaman da gereğinden fazla iyi niyetli tepkilerle karşılaşırdım. Ülkemizde kimi aydınların Kürt meselesi konusunda gerçeği çok iyi bildiği halde, özgürlük ve demokrasi havariliğine soyunup! Kürt devleti projesi konusunda yanlı yorumları olduğuna tanık oldum. Hepsi pekala biliyordu ki ortaya çıkacak sonuç bir devlet değil, İsrail ve ABD’nin açık üssü, güdümlü bir yapı olacaktı. K. Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki durum tam da budur.
Uğruna bölgemizin param parça edildiği, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiği, malum projenin ortaya çıkan bunca yıkımın üstüne ileride ne gibi sorunlara yol açacağını, özellikle Türkiye’yi bundan sonra nelerin beklediğini gelin birlikte irdeleyelim. Tabi bu konuda konuşurken bu projenin Suriye ayağı olan PYD’nin ilerleyişine ayrıca yer vermek gerekir.
Kürdistan projesinin Suriye ayağı olan PYD'nin öncelikli hedefi Akdeniz'e ulaşmaktır. Bu sayede Kuzey Irak'ın Petrolü Türkiye'ye ihtiyaç duyulmaksızın Akdeniz'e ulaşacak ve buradan pazarlanabilecektir. Bunun için güneyimizde oluşturulan yapıya Kürt koridoru demektedirler. Söz konusu koridorun son aşaması Hatay’dır. Akdeniz'e ulaşma amacında Hatay bir duvar gibi PYD'nin önünde durmaktadır. Akdeniz'e çıkabilecekleri en kestirme yol burası. Hatay’da yabancıların yoğun bir şekilde toprak alması bu bakımdan manidardır. Ayrıca Hatay’da Suriyeli mültecilerin sayısı da giderek artmaktadır. Bu durum ABD-İsrail’in bölgede demografik yapıyı yeniden şekillendirme amacını gün yüzüne çıkarıyor. PYD'nin ABD tarafından düzenli bir ordu haline getirilmesi, ağır silahlarla donatılması da boşuna değil. Kürdistan projesinin öteden beri hedefiydi Hatay.
Ümit Özdağ "Stratejik Göç Mühendisliği" adlı kitabında: Suriye’de ortaya çıkan iç karışıklığın ardından özellikle Suriye’nin kuzeyindeki nüfusun terör örgütleri eliyle nasıl yerinden ettirildiğini, PYD-PKK’ya nasıl alan açıldığını, ortaya çıkan göç dalgasının Türkiye’ye yönlendirilmesindeki asıl amacın ne olduğunu ayrıntıları ile yazmış. Bölgemizde son on yılda ortaya çıkan gelişmeleri doğru değerlendirmek adına okunmasını tavsiye ederim.
Kürdistan hayalinin ilk aşaması Irak’tı. İkinci aşaması Suriye. İkinci aşamada sona gelindi. Üçüncü hedef Türkiye’dir. Önceliğin İran’a verileceği yönünde bir beklenti vardı. Fakat PYD'nin ABD tarafından yoğun bir şekilde silahlandırılmasıyla anlaşıldı ki bundan sonra Türkiye'ye yönelik bir süreç başlayacak. İran’ı mevcut durumda doğrudan hedef almaları da şimdilik olası değil.
Emperyalizmin Kürdistan projesinin orta ve uzun vadedeki temel amaçlarından birisi de: Türkiye’nin gerek İslam dünyası gerekse de Doğu Türklüğü ile karayolu bağlantısını kesmektir. Irak, Suriye, Türkiye, İran’daki Kürt nüfusunu içerecek şekilde tesis edilmesi planlanan devletse aslında Kürtlerin değil İsrail’in devleti olacaktır. İsrail Arzı Mevud amacı için Ortadoğuda bir vekalet devleti kurmak istiyor.
Projenin üçüncü aşaması son zamanlarda sık sık dolaşıma sokulan "Free kürdistan" etiketli haritalardan da anlaşılacağı üzere Türkiye’yi bölmek ve içe kapatmaktır.
1948 de BM eliyle kurulan İsrail'in ardından bölgeyi daha kapsamlı bir şekilde kaotik bir iklime sürüklemek istiyorlar. Maalesef bu amaçlarında çok yol kat ettiler. Demokrasi havariliğine soyunup bir zamanlar ekranlarda Öcalan'a güzellemeler yapan "eski solcu yeni liberal" aydınlar ve siyasetin sağ yelpazesinden olup Kürdistan kurulsa ne olur? Medeni Avrupa'nın ortasında Lihtenştayn'ı yaşattıkları gibi Kürdistan’a ağabeylik yapmaz mıyız? diyenler tarihten ve bölgesel gerçeklerden hiç anlamıyorlar mı?