Halen Kocaeli Valiliği görevini yapan buraya atanmadan önce görev yaptığı Diyarbakır’da ailesi Hülya Hanımla aralarında şu diyalog gelişir sayın vali Diyarbakır’ın yakılıp yıkıldığı, hendeklerin kazıldığı, camilerin, okulların, hastanelerin bombalandığı günlerde hanımına “buralar çok tehlikeli sen Ankara ya üniversitede okuyan oğlumuzun yanına git, ortalık düzelince geri gelirsin” der. Hülya hanımın cevabı “burada seni bırakıp gitmem, ne olursa olsun senin yanında kalacağım.” Bu bir örnek Doğu’da görev yapan idarecilerin ve memurların büyük çoğunluğu böyle cesurdur. Aile bağları sağlam milleti için eşleriyle omuz omuza olmuşlardır. Bunu gündeme alan Hürriyet gazetesi köşe yazarı Fatih Çekirge’yi kutluyorum.

Sayın vali Hüseyin Aksoy’un Diyarbakır’daki görevi sırasında Sur teröristler tarafından ele geçirilmiş, hendekler kazılmış, evlerden evlere tüneller yapılmış, halk evlerinde sanki rehin alınmış, kadın, çocuk perişan.  PKK’nın amacı, asker ve polis onların üzerine gelecek onlar kadın ve çocukları kalkan olarak kullanacak ondan sonra asker katliam yapıyor diye dünya medyasına servis yaparak Türkiye Cumhuriyeti Devletini Kobani katliamı gibi göstermekti. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti onun emrindeki güvenlik güçleri terörist ile halkını ihtiyarı, kadını ve çocukları bu oyunda kurban etmezdi ve etmedi de. Teröristi inlerinde bulup geberterek Sur şehrini tertemiz ettiler. Bu güçlerin yönetiminden sorumlu olan valisi, komutanı, emniyet müdürü halkının incinmemesi için her türlü çabayı gösterirler. Bunu uygulamalarında da göstermişlerdir. PKK’nın bu planı da tutmadı. Şimdi Sur eski haline kavuştu.

Eline kalemini alan bütün köşe yazarların ister ulusal basında olsun ister mahalli basında olsun öncelikle düşünceleri yazdıkları yazıların da birleştirici yapıcı olmasına dikkat etmeleri, kendi düşüncelerine göre yorum yapıp, yazı yazıp milletimizin birliğine zarar vermeleri hiçbir zaman affedilemez. Siyasi düşüncesiyle eleştiri yapabilir ama bu eleştiri yol gösterici yapıcı olmalı. Bunu okuyanda hakikaten doğru yazmış bu hatalar bizde var diyebilmeli. İşte o zaman yazılan köşe yazılarının da değeri artar. Laf olsun diye hakikatlerle alakası olmayan yazıları yazan ben yazarım muhatabı yalanlasın mantığıyla hareket ederse tabandaki masum insanları da yanıltmış olur ki bunun düzeltilmesi çok zordur. Yazarlar Bayan Hülya Aksoy gibileri bulup bu iyi örnekleri çoğaltmalılar ve hakikaten yurdumuzda zamanın kara Fatmaları, Kastamonulu Şerife Bacıları gibi şimdi de yiğit Türk kadınları çoktur. Bunlar hem ailelerini hem de milletini devletini en samimi ve cesur bir şekilde temsil ederler ve ediyorlar bu örnekleri de çoğaltmak hepimizin görevidir. O zaman kalemlerimizin hakkını vermiş oluruz.