Sel önünden kütük kapmak!
Çok küçük olmalıyım. Rahmetli anam; "Cemaal, uyan oğlum, hadi uyan da bak sel gidiyo!"
Anamın sarsmalarıyla uyandım. Yağmur'un ilk damlalarının sesiyle uyumuş olmalıyım. Bulunduğum yeri anımsamaya çalıştım. Çevreme bakındım, Yukarı Bağdamında, beş altı kadının arasındaydım. Kadınlar bana bakıp gülümsediler.
Dışarda şiddetli bir yağmur yağıyordu. Yağmurla birlikte bağdamına sığınan kadınlar, köyden bizim bağı bellemeye gelmiş imecelerdi. Bağ bellendiğine göre mevsim bahar, aylardan Nisan olmalı...
Sırtları küçücük bağdamının duvarında yönleri, gözleri, aşağı özden giden selde, kendi aralarında konuşuyorlar, konuşmaları yağmur, sel sesi arasında başka bir Dünya'dan geliyormuş gibi diğer seslerden ayrılarak, sıyrılarak ulaşıyordu bana...
Yağmurun ilk damlalarının çevreye yayılan toprak kokusu yağmurun şiddetine rağmen henüz dağılmamıştı. Bayramı’nın içinde üzerinde yattığım toprak zemin sıcacıktı.
Bulunduğumuz yer yükseltide olduğu için çevremizi, aşağıdan giden seli, çok rahat görebiliyorduk.
Yağmur damlalarını izlemek çok zordu. Damlalar, damla olmaktan çıkıp kamçı olmuşlar, önümüzde alçalan çıplak bağ toprağına kırbaç gibi iniyor, topraktan tok sesler çıkarırken düştükleri yerlerdeki çamur haline gelmiş toprağı havaya savunuyorlardı...
Aşağıdan öz tarafından yeri göğü inleten korkunç bir çığlık, korkunç bir uğultu yağmurun sesini kapattı! Karanlık çöktü!
Yeri göğü inleten gök gürültüleri, şimşek yalımları üstümüzden aşıp uzaklara gitti...
Önce, derenin dışına taşan boz köpükler yılan sesi gibi ürpertici sesler çıkararak uzun uzun, geniş geniş tısladılar...
Geldikleri yerlerdeki yükseltilerden bağırarak, çağırarak için için uğuldayarak, homurdanarak çevreye yayıldılar. Bizim yanımızdan, ileri geri çevremizden, karşımızdan taşan sular, cüsselerine göre sesler çıkararak aceleyle karıştılar...
Her dereden her yükseltiden homurdanarak, köpürerek, bu Dünya'ya ait olmayan ilk defa duyduğumuz sesler çıkararak gelen sular, özdeki büyük sele karışmak için acele ediyorlar, kendi doğa kanunlarını hiçe sayıyorlar birbirini ezmeye geçmeye çalışıyorlar, birbirine çarpıyorlar, parçalıyorlar parçalanıyorlar, daha sonra canavarca bir sevgiyle birbirine sarılıp bütünü daha da büyütüyorlardı...
Yukarı köylerin derelerinden, pınarlarından, yükseltilerinden birleşerek, çoğalarak, delilenerek, kudurarak gelen sel, boz toprakta önüne ne gelirse toplayıp götürüyor, yayvan yerlerde adeta görmemizi ister gibi tıslayarak, uluyarak getirdiklerini önümüze seriyordu...
Neler yoktu ki selle gelen; Kütükler, kavak söğüt ağaçları, taş kaya parçaları, inekler, koyunlar selin boz bulanık sularında bir kaybolup bir çıkıyorlar, belki de duyuramadıkları seslerinin kahrını sellerle birlikte götürüyorlardı!
Daha sonra öğrendim ki, bazı insanlar selin getirdiklerini kapmak için, tehlikeye aldırmadan suya girerler, hırsları uğruna sele kapılıp giderlermiş!
Seçim öncesi bazı irili ufaklı siyasi partiler ittifaklara yanaşmakta adeta “SEL ÖNÜNDEN KÜTÜK KAPMAK” istercesine partilerden isteklerde bulunmaktadırlar.
Kimi partiler cüssesinden büyük, alacağı oy oranının çok üstünde milletvekillikleri, bakanlıklar, kimi partiler de Türk Milleti tanımına, Anayasa'ya, yasalara, ülkenin birliğine, bütünlüğe ülkenin BEKA’sına aykırı olmasına rağmen;
Fırsat bu fırsat, gün bugün düşüncesiyle yeni yeni siyasal haklar talep etmekte, siyasal tanımlar ileri sürmekte açıkça taraf olmamakta adeta; “SEL ÖNÜNDEN KÜTÜK KAPMAK” telaşındadır.
Kimileri de dün söylediğini bugün inkâr ederken, gülünç duruma düşmektedirler.
Ülkede gerek partiler gerek liderler gerek adaylar gerekse seçmenler kişisel beklenti içindedirler. Kişisel çıkarlar ülke çıkarlarının memleket, vatan sevgisinin önüne geçmiş görünmektedir.
21 Yıllık AK Parti'nin yapabileceği kötülük dahil! Hiç bir şey kalmamıştır.
Ülke şu anda; Siyasal felaketiyle, doğal felaketiyle; “Avrupa'nın Hindistan'ı” durumundadır. Yirmi bir yılda yaptıkları yapacaklarına örnektir. Kapris yapmak, lider beğenmeme lüksümüz yoktur. Bizlerin, partiler olarak, liderler olarak, bireyler olarak;
“MİLLET İTTİFAKI'NIN” yanında yer almamız gerekmektedir.
Hesaplaşmalar, ülke “NORMALE” döndükten sonra demokratik ortamda elbette yapılacaktır.
Unutulmasın! Sel önünden kütük kapmak, sele kapılıp yok olmak demektir!
Saygılarımla...
(1 Nisan 2023 tarihli Anadolu Gazetesi'nden alınmıştır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.