Bizim Yılmaz diplomasının fotoğrafını paylaşmış. Gururla iki ucundan tuttuğu diplomasını gösteriyor. Daha önce Hüseyin de paylaşmıştı.

Bunlar birilerine nispet mi ediyorlar ne?

"Yirmi senede aldım bu üniversite diplomasını" diyor. "Kutluyorum seni sevgili Yılmaz" dedim. Diploman var ki gösteriyorsun gururla (!)

Olmasa ne gösterecektin?" Halamın küçük oğlunun bana gösterdiğini mi?

Allah olmayanlara da verin... Halam, kendisini her ziyaretimde;

"He,........ gel gurban olduğum, Cemal Abine pipini göster de sana para versin" derdi. ........, kocaman başı, incecik boynu, şişkin karnı, boğum boğum kolları, bıngıl bıngıl bacakları, arsız suratıyla *yalnız emmiş köpek eniği* gibi sallanarak gelir ortaya dikilirdi.

 Pavlov'un iti gibi sanki şartlı refleks içerisindeydi. Beni her gördüğünde yerli yersiz poposunun yarısına kadar düşük duran kirli donunu sırıtarak "caart (!)" diye aşağı indirirken para alacağı düşüncesiyle olacak ağzından salyalar akıtırdı(!)

Ben de halamı memnun etmek için; "Abov(!) maşallah, maşallah" derdim. Yılmaz'ın, Hüseyin'in Üniversiteden arkadaşları da vardır sanırım (!)

Devam zorunluluğu olmasa bile, sınavlara geldiklerinde hiç olmazsa üçüyle, beşiyle kısa süreli de olsa okul bahçesinde tanışıp muhabbet etmişlikleri, çay kahve içmişlikleri olmuştur mutlaka...

Hatta ve hatta birlikte fotoğraf çekinmişlikleri bile olmuştur ne bileyim? “Tarihe not düşmek babından demişlerdir” belki de?

Belki de üniversite arkadaşlarından birisinin kafa kâğıdı benimki gibi eskidir. Gel şöyle yazalım genç arkadaşım demiştir. Çok bilmiş tavırlarla fotoğrafın alt kısmına;

"Dünya bir gemidir yoktur yelkeni resmim sende kalsın hatırla beni" de yazmış olabilirler. Neden olmasın her şey mümkün...

Örneğin benim sayfa arkadaşlarımdan birçoğu, üniversiteden. Birlikte onlarca fotoğraflarımız var. Buraya yazabileceğimiz onlarca anılarımız var.

Hepsi de hatırlar; Sinan'ın ekmeğinin içindeki beyaz peynir, yeşil soğan arasına çaktırmadan Gençlik Parkı'nın çayırlarından döşediğimi (!) sanırım unutmamışlardır.

Sinan farkına varmadan çayırlı ekmeği yediğinde ben ulan zehirlenir mehirlenir korkusuyla kıvranırken Yalçın'ın gülmekten yerlere yattığını...

Atatürk'ün diplomaları bir konuya istinaden sık sık paylaşılır. Aradan bunca seneler geçmiş olmasına rağmen sapasağlam duruyorlar. 

Atatürk'ün silah arkadaşlarının Türkiye'nin belli yerlerini işgal etmiş ya da eden herkesin diploması kamuoyuna açıktır.

İsteyen resmi kurumlardan da isteyip görebilir. İsteyen de sevgili Yılmaz gibi sevgili Hüseyin gibi iki ucundan tutarak sosyal medya üzerinden gururla gösterirler.

Ben de diyorum ki; Sevgili Yılmaz, sevgili Hüseyin; Diplomanız var ki, gösteriyorsunuz. Olmasaydı ne gösterecektiniz? Halamın küçük oğlunun bana gösterdiğini mi? Abov (!)

*İvan Petroviç PAVLOV: 1848-1936 yılları arasında yaşamış, Rus Fizyolog, Psikolog. Koşullu refleks kuramcısı.

Saygılarımla...