CHP’li Mustafa Nadir Er: Ülkeye demokrasi ve hukuk gelecek

​​​​​​​CHP’li Mustafa Nadir Er, Ankara halkının Ankaralı bir milletvekiline özlemi var diyerek aday adaylığı süreci için yeşil ışık yaktı.

CHP’li Mustafa Nadir Er: Ülkeye demokrasi ve hukuk gelecek
Yayınlanma:
Güncelleme:

CHP’li Mustafa Nadir Er, Ankara halkının Ankaralı bir milletvekiline özlemi var diyerek “Çok uzun süredir gerek CHP’de olsun, gerek diğer siyasi partilerde olsun, Ankaralı seçmenlerin bir Ankaralı aday talebi var. Bu benim doğduğum büyüdüğüm Akyurt’ta da var. Ankara’nın genelinde özlem var” aday adaylığı süreci için yeşil ışık yaktı.

1989 yılından beri tüm seçimlerde ve parti çalışmalarında aktif görev alan, Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkan Yardımcılığı, İl Başkan Vekilliği görevlerinde bulunmuş ve partisinin her kademesinde makam, koltuk derdine düşmeden yıllarca azimle çalışmış bir siyasetçiyi Mustafa Er’i gazetemiz sayfalarında ağırladık. Siyaset bilgisiyle ve ülke meselelerine farklı bakış açısıyla gerek CHP teşkilatlarından gerekse Ankaralılardan tam not alan Mustafa Nadir Er ile birlikte ülke gündemini ve seçim sürecini konuştuk. Dobra dobra açıklamalarda bulunan Er, “CHP önderliğinde Millet İttifak seçimi kazanacak. Ülkeye demokrasi ve hukuk gelecek” dedi. İşte CHP’li Mustafa Nadir Er ile yaptığımız o söyleyişimiz.

Orhun Yıldız: Kendinizden bahseder misiniz?

Ben Mustafa Nadir Er. Ankara Akyurtlu’yum. Ankara Aydınlıkevler Lisesi’ni bitirdim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü’nü bitirdim. Mali Müşavirlik stajını tamamlayıp mali müşavir oldum ve ticaretle uğraştım. 2014’ten beridir üç dönemdir Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkan Yardımcılığı, İl Başkan Vekilliği yaptım. En son 26 Aralık’ta Genel Merkezimizin yayınladığı genelge ile il yönetimi üyeleriyle birlikte istifa ettim. Siyasi hayatıma bu şekilde devam ediyorum. Niyetim milletvekili adaylığı. Çalışmalarımı o yönde devam ettiriyorum. Ama şuan için herhangi bir adaylık açıklamasında bulunmak istemiyorum. Süreçle birlikte genel merkezimizin takdiriyle süreci değerlendireceğim.

mustafa-nadir-er.jpg

Orhun Yıldız: Ankara Milletvekili olursanız Ankara için neler yapmak istersiniz?

Mansur Başkanın Belediye Başkanı olması özellikle Ankara siyasetinde bazı taşları yerinden oynattı. Mansur Başkan’ın Ankaralı olması bir özlemi bir ihtiyacı vatandaşın bir beklentisini karşıladı. Yani uzun süredir Ankara’da Ankaralı bir belediye başkanı olmamıştı. Dolayısıyla bu burada bir pencere açtı. Milletvekilliği içinde çok uzun süredir gerek CHP’de olsun gerek diğer siyasi partilerde olsun Ankaralı seçmenlerin bir Ankaralı aday talebi var. Bu benim doğduğum büyüdüğüm Akyurt’ta da var. Ankara’nın genelinde Ankaralı bir aday özlemi var. Bu bir ihtiyaçtır. Siyasetin artık gençleşmesi gerekiyor. Siyasetin biraz tabana yayılması gerekiyor. Siyaset sadece belli grupların zümreleri belli kişilerin tekeli olmaktan çıkarılmalı. Yani siyaset artık bugün toplum nüfusunun yüzde 60’ı 30 yaşın altında. Bu kitleye hitap edebilecek, kendi lisanından anlayan, kendi dilinden anlayan kişileri bu seçmen grubu görmek istiyor. Dolayısıyla süreci algılamada, toplumu algılamada, anlamada, dinlemede bu tip siyasi figürlerin ön plana çıkması gerektiğini düşünüyorum. Siyasette çok uzun süredir özellikle AK Parti’nin öncelediği bir kutuplaştırma siyaseti var. Yani benden olmayanın öteki olduğu bir siyasi anlayışı var. Bununda kırılması gerekiyor. Bunun içinde siyasete yeni bir bakış açısının gelmesi lazım. Biz ömrümüzü, CHP’de geçirdik. Partiyi biliyoruz tabanı biliyoruz. Siyasette nelerin değişmesi gerektiğini biliyoruz. İnşallah kısmet olur verilerde bunu gösteriyor. Seçimler Nisan’da olsun, Mayıs’ta olsun, Haziran’da olsun. Millet İttifakı adayının kazanacağına yürekten inanıyorum. Ve iktidara geldiğimizde değiştirmemiz gereken 20 yıllık süreç içerisinde değiştirilmesi gereken şeyler var. Bunu da orada milletvekili olarak savunucularından biri olmak istiyorum.

Orhun Yıldız: Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim için erkene alabiliriz dedi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu saatten sonra yapılacak seçimin erken olacağını düşünmüyorum. Seçim kanununda değişiklik yaptılar. Bu seçim kanunundaki değişikliğin yürürlüğe girmesi içinde kanun çıktığı andan itibaren 1 yıl geçmesi gerekiyor. Oda sanırım 6 Nisan gibi. Dolayısıyla yeni kanunla seçime girilmek istenmiyorsa 6 Nisan’dan önce herhangi bir seçim kararı alınması çok mümkün değil. 6 Nisan’dan sonra alınacak seçim kararında çok erken bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Yani 18 Haziran’da normal seçim. O zamanda bir üniversite sınavı var. Dillendirilen 14 Mayıs gibi bir tarih var. Benim tahminim Nisan ayıda ramazana denk geliyor. Ramazan Ayı’nı da tamamen siyaseten kendilerine kullanıp Mayıs ayı gibi bir seçim olur gibi gözüküyor.

Orhun Yıldız: Sizin şahsınıza yönelik bir soru sormak istiyorum. Türkiye’nin birçok sorunu var. Siyasetçi gözüyle baktığımızda size göre Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?

Bana göre Türkiye’nin en büyük sorun olarak insanların, kurumların ve partilerin birbirlerini dinlememesi ve birbirlerini anlamaması geliyor. Bu sorunlardan bir tanesidir. Bunun temelinde anlaşılmamak ve dinlememek geliyor. Bunun altında yatan Türkiye’yi yönetenlerin kendiler haricinde herkese kulağını tıkamış. Kendi bildiğini okur, kendi yaptıklarını da en doğru kabul etmelerinden kaynaklı. Bunun haricinde şikayetçi olan rahatsız olan kesime de tamamen kulaklarını kapatmış olmaları bu sorunlarında yumak halinde büyümesine neden oluyor.

Orhun Yıldız: Seçime doğru giderken kamuoyu araştırmaları ve seçim anketleri yapılıyor. Bir CHP’li olarak Kemal Kılıçdaroğlu dışında 6’lı ittifakın adayı size göre kim olmalı?

Genel başkanımız dışında herhangi bir adayın olabileceğini çok fazla düşünmüyorum. Bu şekilde bir isim telaffuz etmeninde bu süreçte doğru bulmuyorum. İsimler geçiyor herkes görüyor ama ben genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu haricinde bir ismin telaffuz edilmesinide çok doğru bulmuyorum. CHP’li olarak gönlümüzde olan Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu süreci de en iyi şekilde götürebilecek bir devlet deneyimine, tecrübesine ve olgunluğuna da sahip olduğunu düşünüyorum. Diğer ismi geçen adaylarda çok kıymetli adaylar. Bu isimlerden çoğu belediye başkanlarımız. Emin olun görev aldıkları zaman layıkıyla fazlasıyla yerine getireceklerini düşünüyorum ama onları halkımız belediye başkanlığı için oy verdiler belediye başkanlıklarının da çok önemli olduğunu düşünüyorum ben. Bizim adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Orhun Yıldız: Yapılan kamuoyu araştırmalarında HDP’nin minimum yüzde 10-11 arası bir oy oranı var. Sizce Kürt seçmen olası bir Kılıçdaroğlu adaylığında 6’lı ittifaka oy verir mi? Ya da Erdoğan’a oy verir mi? Kürt seçmen sizce kimi tercih eder?

Kürt seçmen derken AKP’nin o bölgede oy oranı var. HDP özelinde bakarsak yaptıkları açıklamalarda Erdoğan’ın karşısındaki adaya oy verecekleri yönünde HDP yetkilileri açıklamalarda bulunuyor. Bizim bunun üzerine çok fazla bir yorum getirmemizde doğru değil. Yani kendi parti yetkilileri Selahattin Demirtaş olsun,  şuan ki eş başkanları olsun Erdoğan’ın karşısındaki Millet İttifakı adayı desteklenecek şeklinde çok açıktan da olmasa en azından Erdoğan’a karşı olduklarını biliyoruz. Ve kürt seçmenin bu şekilde ötekileştirilip sanki çok farklı bir yapıymış gibi gösterilmesine de karşıyım. Seçilmiş genel başkanları cezaevinde ve bu süreci en iyi şekilde değerlendireceklerini düşünüyorum.

Orhun Yıldız: Milletvekili olduğunuzda Ankara için neler yapmak istersiniz?

Ankara milletvekili Türkiye milletvekili oluyor. Ankara için niyetlerini ve çalışmalarını ortaya koyar. Proje koymaktan öte Mansur Yavaş 3,5 yıllık görev sürecinde Ankaralının gönlüne girdi. Bu anlamda da Mansur başkanı rahatlatacak, onunla oturup konuşacak onun herhangi bir projesinde elimizden gelen destek ne ise ortaya koyacak yasalarla da mecliste parti için hangi çalışmaları yapabilirsek onları yapacağız. Görevimiz seçilen belediye başkanlarını birinci derece halka karşı hizmet anlamında sorumluluğu belediye başkanlarımızdadır. Bir milletvekilinin görevi de mecliste bir yasa çıkartılırken çalışma ortaya koymaktır. Elbette bu toplumun içinde yaşıyoruz. Vatandaşın birçok sorunu var işsizlik, göçmen, çiftçi sorunları var, üzerindeki baskı var, sıkıntı var, huzur yok, tat yok tuz yok. Yani bu anlamda elimizden ne gelirse bütün Ankara özelinde ancak bunları yapabiliriz. İşlerini kolaylaştıracak örneğin iktidarda olursak ki olacağımızı düşünüyorum ben. Burada işte çiftçi için, emekli için, işsiz için, asgari ücretli için çalışan çalışmayan tüm kesimlerin sorunları ne ise Ankara’da yaşayan vatandaşların sorunları ne ise alıp meclise getirmek, yerel bir ihtiyaçsa belediyeye götürmek ve onlarla iş birliği içerisinde çözüme kavuşturmak için elimizden geleni yapacağız.

Orhun Yıldız: 26 Aralık’ta CHP’de yayınlanan genelge ile istifalar oldu Türkiye genelinde. Buna iktidar tarafından eleştiriler geldi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu yanlış bir yorum. Bu istifalar il ve ilçe yönetimindeki yöneticiler için geçerli olan bir istifadır. Her parti için Buralarda görev yapan arkadaşlar belli bir süre yaptıktan sonra devlette en doğal haklarıdır milletvekilli aday adayı olmak. Kimsenin yeri boş kalmaz. Bunu bayrak yarışı gibi düşünmek lazım. Yerine de bu görevi yapabilecek çok kıymetli CHP’li arkadaşlarımızda geldi. Bu durum CHP’nin iç işidir. Genelgeyle belli olmuştur. Buna karışılması ve eleştiri gelmesi doğru değildir.

Emeklilere yapılan yüzde 30’luk zam artışını nasıl yorumluyorsunuz?

Emekli içinde yeterli değil, asgari ücretli içinde yeterli değil. Devletin vatandaşından aldığı vergi, harç vb. ücretlerini artış oranı %122’dir. Emekliye yapılan oran %30, asgari ücretliye yapılan oran ise yüzde 54’tür. Peki bu rakamlar çalışan ve emekliye yeterli ise devlet neden %122 zam yapıyor? Kaldı ki vatandaşın yaşadığı enflasyon %150’lerde. Her markete gittiğimizde rakamların değiştiğini görüyoruz. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamına hiç kimse inanmıyor. Bu yapılan zamlarla ne geçim yapabilirsin ne de insan gibi yaşamak mümkün değil. Bu rakamlar yetersiz. 1 Ocak itibariyle her şeye A’dan Z’ye zam geldi. Zaten yapılan zam da Ocak Ayı içerisinde kendini götürdü. Bundan sonra milletin Allah yardımcısı olsun.

Peki enflasyon nasıl frenler, bunun için neler yapılması gerekir?

Enflasyon bu şekilde durmaz. Çünkü hükümetin gerçekleştirdiği politikalar enflasyonu düşürmeye yönelik değil. Paramızın kıymetlenmesi için yine başka bir pencereden bakarak söylüyorum. Bir ülkede demokrasi ve hukuk yoksa sadece ikisi yoksa enflasyonun birinci sorumlusu bu iki kelimedir. Çünkü demokrasi ve hukukun olduğu ülkeye yabancı sermayede girer, üretim üssüde kurulur, sıcak parada girer, üretimde olur, ticarette döner ve bu ülkede döviz sıkıntısını da ortadan kaldırır. Ama siz demokrasi ve hukuku ortadan kaldırırsanız akşam söylediğinizi sabah tersine çevirirseniz, üç ayda bir bakan değiştirirseniz, altı ayda bir Merkez Bankası başkanı değiştirirseniz, bu sorunları artarak yaşarız. Bak bunun en güzel örneği Borsa İstanbul. Borsa İstanbul’un %70’i yabancılarındı. Şuan yabancı oranı %10’un altına düştü. Adamlar açıklama yaptı biz bu hükümet değişmeden bir daha gelmeyiz diye. Bu bile aslında tek başına yeterli. Oturmuş bir hukuk sistemi yok. Kararlar ve kurallar sürekli değişiyor. Güven ortamı olmadığı için ne sermaye geliyor ne de artıyor. Son 4-5 yılda ülkede neyin üretimi artmış? Kaç tane fabrika açılmış? Siz üretim açığınızı ithalatta kapatırsanız, ithalata dayalı bir ekonomiye dönüşürsünüz. İhracatınız bir artıyorsa, ithalatınız beş artıyorsa demek ki siz ithalata bağlı üretim üssünüz. Sanayi ve teknoloji ürünlerini geçtik. Eti, samanı, bulguru, nohutu ithal ediyoruz. Bu ülkede bunlar daha önce üretilmiyor muydu? Yetiştirilmiyor muydu? Düne kadar ithal mi ediyorduk? Neden hep dışarıda alıyoruz bu soruyu iktidara sormalıyız.

Şayet 6’lı ittifak 2023 seçimlerini kazanırsa ülke yönetimi nasıl olacak? Parlamenter sisteme dönüş olacağı konuşuluyor? Eğer dönüş gerçekleşirse diğer partiler bakanlık mı isteyecek?

Bütün genel başkanlar bir süreç yürütüyor. Bu süreç içerisinde, bizim gözlemlediğimiz, uyum içerisinde gidiyor. Çok büyük bir pürüzün olduğunu ve sorun olacağını düşünmüyorum. Hangi parti hangi görevi alacak açıkçası bilmiyorum. Seçimin kazanılması halinde 6’lı ittifakın hiçbir genel başkanının sorun çıkaracağını açıkçası düşünmüyorum. Vatandaşın kafasında herhangi bir soru işareti varsa, vatandaşın talebi her şeyi birleştirir. Vatandaşa karşı gelerek, yok sayarak siyaset yapamazsınız. Buradan çıkan sonuç şu. Öyle ya da böyle bu altı lider ve kendini dışarıda hissetmeyen siyasilerinde olduğunu düşünerek konuşuyorum. Millet İttifakı’nı tabanın birleştirdiğini bu şekilde devam edin dediği bir süreçte liderin küçük kaprislerinin olmadığı çok öyle süreci baltalayacak bir dertlerinin olmadığını düşünüyorum. Her lider elini taşın altına koymuş süreci en kısa sürede sonlandırıp Türkiye’de yeni bir sayfa açmanın zamanı geldiği bilinciyle çalışıyor. 20 yıllık bir süreçte AK Parti ülkeyi yönetti ama bir çıkmaza geldi. Burada da yapılması gereken modern demokrasilerde olduğu gibi yapamayanın yerine yapacak olanın gelmesi gibi. İktidar İstanbul, Ankara gibi büyükşehirleri kaybetti ne oldu kötü mü oldu? Hiç kimsenin babasının malı değil bu koltuklar. Vatandaş yapamayanı görür ve gerekeni yapar. Vatandaşın kafasında soru işareti olacak bir durum değil. 21 yılda çocuğu babasının yanında durmuyor. Bir insan işte çalışmıyor 21 yıl. İktidar ekonomik olarakta, psikolojik olarakta siyasi ömrünü tamamlamış. Bunun yerine de yüzde 50+1 kuralı olduğu için anayasada mecburen karşı tarafta da bir topluluk olmak zorunda. Bunun siyaseten karşılığı da Millet İttifakı’dır.

İmamoğlu davası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce mahkemeden nasıl bir sonuç çıkar?

İlk derece mahkemenin hukuksuz olarak vermiş olduğu karar umarım İstinaf ve Yargıtay’dan dönecek. İstinaf ve Yargıtay üyeleri takkesini önüne koyup düşünmesi lazım, bir belediye başkanı ahmak kelimesiyle görevden alınır mı diye. Bu siyasi davadır. Sandıkta yenemedikleri İmamoğlu’nu hukuk sopa olarak kullanarak indirmek istiyorlar. Toplum nazarında kabul görmeyecek davranışlarla siyaset yapmak doğru değildir. Bu ülke oy verdiği insana sahip çıkar. Her zamanda öyle olmuştur. 7 yıl önce attığı bir tweetle Canan Kaftancıoğlu siyasi yasaklı haline geldi. Artık biz bunları yaşamak konuşmak istemiyoruz. Seçimin olduğu günün ertesi herkesin işine gücüne bakmasını, seçilen kişilerinde gönül rahatlığıyla görevini yapmasını istiyoruz. Yok görevden aldı alacak, kazansa da seçtirmeyiz gibi anlayışlar, Türkiye’de yaşayan insanlar için sorun olmaktan çıkacak. İstanbul seçimini iptal ettiler de ne oldu. 15 bin fark 800 bine çıktı. Dolayısıyla bunlar yol ve yöntem değil. Hiç kimseyi gayri hukuki, gayri siyasi bir yöntemle görevden alınmasını doğru bulmuyorum. Son olarak ta seçim sürecinin olaysız kavgasız gürültüsüz huzur içinde, geçirilmesini ve vatanımıza milletimize devletimize hayırlar getirmesini temenni ederim” dedi.

 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.