Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Siz hiç yedi başlı bir orkestra gördünüz mü

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konfederasyon genel merkezindeki, Memur-Sen Ankara İl Divan Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Siz hiç yedi başlı bir orkestra gördünüz mü
Yayınlanma:

Oktay'a göre Memur-Sen, faaliyetleri ve kamu görevlilerine yönelik çözüm odaklı yaklaşımıyla Türkiye sendikacılığında tarih yazmış bir hareket. Memur-Sen, bir milyondan fazla üyesi ve 11 üye sendikası ile Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından biridir. Oktay, Memur-Sen'in kamuda sadece çalışma hayatı ile ilgilenmediğini ve işçi hakları mücadelesi vermediğini, aynı zamanda ülke demokrasisi ve milli irade için de kararlı bir duruş sergilediğini kaydetti. Oktay, Memur-Sen'in Türkiye demokrasisinin zor zamanlarında her zaman demokrasiden ve milli iradeden yana bir duruş sergilediğini söyledi. Kamu sektörü sendikacılığının yıllardır ihmal edilen bir alan olduğuna dikkat çekti. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kamu sendikacılığının güçlendirilmesi için önemli reformlar yapıldı.

Oktay, 28 Şubat günlerinde kamu personelinin üzerinde "Demokles'in kılıcı" gibi sallanan kılık kıyafet yasaklarını kaldırdıklarını, aynı şekilde, inancından ötürü ötekileştirilen, türlü mağduriyetler yaşayan kamu personelinin inanç özgürlüğü ve haklarıyla ilgili sağlam güvenceler getirdiklerini dile getirerek kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkını anayasal güvenceye kavuşturduklarını, disiplin kurullarında sendika temsilcilerine yer vermenin yanında disiplin cezalarına da yargı yolunu açtıklarını ifade etti.

Oktay, şöyle konuştu:

"İşte daha bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde 3 bin 500 engelli öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Ayrıca başvuru yapan 4 bin 300 engelli öğretmenimizden kalan 800'ünün de en kısa sürede atanacağının yine müjdesini bugün Sayın Cumhurbaşkanımız verdiler. Atanan öğretmenlerimize görevlerinde bir kez daha başarılar diliyorum, hayırlı olsun. 2011 ve 2013 yıllarında sayıları yaklaşık 300 bini bulan sözleşmeli personeli kadroya geçirmiştik. Bu sene yeni bir düzenleme daha yaptık ve sayıları 500 bine yaklaşan sözleşmeli personelimizin kadroya geçişini sağladık. Aynı düzenleme ile bundan sonra istihdam edilecek sözleşmeli personele 3 yılın sonunda kadroya geçme hakkı tanıdık. Bu sayede kamudaki sözleşmeli personelimizin kadro sorununu kalıcı olarak çözüme kavuşturduk."

Öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının, polis memurlarının, din görevlilerinin, müdür ve müdür yardımcılarının, avukatlar ile uzman erbaş ve uzman jandarmaların ek göstergelerini 3600'e çıkardıklarını hatırlatan Oktay, bu sayede kamu çalışanlarının emekli aylık ve ikramiyelerinde kayda değer artışlar gerçekleştirdiklerini söyledi.

Oktay, şöyle sürdürdü:

"14 Mayıs seçimleri, Türkiye ileri mi gidecek yoksa hem kamunun hem siyasetin düğümlendiği yıllara mı dönecek, bunun belirleneceği tarihtir. Kendinden olmayanı dışlayan, kamu görevlisine parmak sallayan CHP zihniyetiyle emeği baş tacı edenler arasındaki bir seçimdir 14 Mayıs. 'Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız' diye söz verip belediyelerde personel kıyımı yapan bunlar değil mi? Belediye kadrolarını bölücü terör örgütünün uzantıları başta olmak üzere yandaşlarına peşkeş çeken bu yedi başlı koalisyon değil mi? Kendileriyle aynı ideolojik çizgidekiler dışında hiçbir sendikanın, hiçbir STK’nin faaliyet yürütmesine müsaade etmeyen de bunlar değil mi? Bu garabet zihniyetin belediyelerde ortaya koyduğu yaklaşım aslında ülkeyi geriye götürecek yönetim anlayışının bir örneği."

Oktay devamında şöyle konuştu:

“Siz hiç, yedi başlı bir orkestra gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü orada uyum değil kaos olur, çok seslilik değil kakofoni olur. Bu yedili maşanın önerdiği de budur işte. Üç 'k' öneriyorlar; kaos, kriz, kakofoni. Başlarında da iki 'k' var; Kemal Kılıçdaroğlu. Yani, katmerli kaos. Ne yapıyor Sayın Kılıçdaroğlu? Evinden çektiği videolarla memurları, bürokratları, sizleri tehdit ediyor. Ne diye tehdit ediyor? Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına, meşru iktidarı ile meşru zeminde çalışan memurlara parmak sallıyor, onları tehdit ediyor, sizleri tehdit ediyor. Göreve gelmesi halinde de hesap soracağını söylüyor. Bu dil, anarşizmin dilidir. Bu dil zehirli bir dildir. Bu dil kirli bir dildir. Bu dil ne demokrasi adabına uyar ne devlet adabına uyar. Zaten bunlar da ne demokrasiden anlarlar ne devletten anlarlar ne de devlet yönetimini bilirler."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.