Sorumlular hesap vermeli
Bartın'da meydana gelen maden kazası, millet olarak hepimizi yasa boğdu!
Kimi çoluk çocuğunun rızkı, kimi evlenmek, kimisi de emeklilikten aldığı maaşa ek biraz destek olma amacı ile ama işçi, ama her biri geçim derdi için inmişlerdi toprağın derinliklerine o kara gecede kendilerine mezar olacak ocağın ucu görünmeyen kabrine.
Nereden bilebilirlerdi ki son iş geceleri olduğunu, öyle olsa her biri onlarca hayalini bir o kadar sevdiklerini geride bırakıp o gecede hayatlarını karartan ocağa inerler miydi?
Türkiye genelindeki maden sahipleri gerekli tedbirleri almadan, ihmalkâr davranarak, buna kader dememeliler.
Tedbirsizlik İslam’ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. İhmalkâr İnsanlar kaderi bahane ederek sorumluluktan kurtulamazlar.
Ancak bazı durumlarda da biz ne yaparsak yapalım önüne geçemiyoruz olacakların. İnsan kaderini bilmediği için her çeşitli bela ve musibete karşı tedbirli olmalıdır.
Çünkü o iradesine ve tercihine bırakılan davranışlarla sorumlu tutulacağını bilir. Başına bir musibet geldiğinde kendisinin bundaki payını düşünür ve gelecekteki davranışlarını ona göre belirler.
Madenci arkadaşlarımızın maden ocağında çalışmaları rızklarını oradan aramaları. Ama o madenci denilen sermayecinin yaptığı (ihmalkârlık, hatta kendi çıkarı için insanları hiçe saymak kader mi)?
Ama ne yazık ki genelde kadere kalmadan “kaza” ları yaşayıp gidiyoruz işte. Bu durumda da bizlere düşen her konuda elimizden gelenin en iyisini yapmak ve gerisini Allah’a havale etmek oluyor.
Bizim yaptığımız bazı ihmalleri ile gelen ölüm de ecel olmuyor bizim hazırladığımız bir ölüm oluyor.
Bu dünyada herkesin doldurması gereken bir vakti, bir saati var, kimse ne beş dakika fazla yaşayabiliyor ne beş dakika eksik.
Ayrıca herkesin hayatını kaybetmesinin de bir sebebi var, bunu da Yaradan belirliyor, yani ölümler kader olsa da ihmallerde sorumlu insanlardır.
Ülke genelinde hangi iş kolunda olursa olsun İşverenler olarak gerçekten elimizde gelen her şeyi işyerlerimize sağlıyor muyuz?
İş verdiğimiz insanları en modern teknolojilerle koruyor muyuz? Bizlere düşeni yapmıyoruz ölümlü vakarla olunca faturayı Allah’a çıkarıyoruz.
Şehirlerimizde sel, deprem ve maden kazaları hiç ara vermeden devam ediyor. Bir acı kapanmadan diğeri geliyor.
Rızklarını dağların toprakların altında arayan sermeyenin kölesi olan mazlumlar göçük altında canlı bedenleriyle ölüyor.
Her sabah Bismillah dileyerek başladıkları işlerinde bugün çıkmadılar. Geride gözyaşı, yetim bıraktılar.
Modern bir dünyada her şey teknolojiyle yapılıyor. Bizde insan gücüyle emekçiler ölüyor. Garibanlar ölüyor, eşleri dul, çocukları yetim kalıyor.
Birkaç gün sonra bunlarda unutuluyor. Patronların dünyasında sermayenin kölesi ölen gençlere, taze bedenlere kader deniyor.
Bu kader değil bu ölümler sermayenin ürünü. İş ve işçi güvenliğin olmadı maden ocaklarında ölümlerin sorumlusu sermaye.
İşçi ölümleri ne fıtrattır ne de kaderdir. İhmal, tedbirsizlik ve yönetim zaafıdır. Allah sermayenin zulmünde mazlumları korusun diyorum! Doğrudan insan iradesinin bulunduğu bela ve musibetlerdir.
Maden ocaklarında alınmayan tedbir Kırmızı ışıkta geçmek, alkollü araç kullanmak, iş sağlamadan işçi çalıştırmak, Depreme karşı dayanıksız bina yapmak, dere yataklarına bina dikmek, Sağlığını tehlikeye atmak gibi hususlarda cana ve mala gelecek zararlardan sebep olan kişiler sorumlu tutulur.
Kader deyip sorumluğu Allah’a yüklenmez. Bartın’da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere. Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına sabırlar diliyorum.
Ama ne yazık ki genelde kadere kalmadan “kazaları” yaşayıp gidiyoruz işte. Alın teriyle toprağa canlı canlı gömülenlerin hesabı sorulmalı.
Sorumluları adalet önünde hesap vermeli. Üzerleri kapatılıp hesap gününe bırakılmamalı.