İlhan İŞMAN

İlhan İŞMAN

Türkiye’de insan hakları-II

Türkiye’de insan hakları-II

Ayrımcılık yasağıyla ilgili konularda sorunları ve çözüm önerilerini tartışma ve bu konularda bilgi ve görüş alışverişinde bulunmak amacıyla; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu kapsamında; İstişare Komisyonu toplantısı yapıldığını bir önceki yazımızda belirtmiştik. İstişare Toplantısı; birçok kamu kurum ve kuruluşu, sivil toplum kuruluşu, sosyal ve mesleki kuruluş temsilcileri ile akademisyenler ve alanında uzman kişilerin katılımıyla gerçekleşti.

Katılımcıların özellikle üzerinde durduğu ve eleştirdiği konular arasında ilk sırada Kurumun Paris Prensipleri doğrultusunda yapılandırılması ve kanununun revize edilmesi gerektiği gündeme getirildi.

Peki nedir Paris Prensipleri ve neden önemli?

Paris prensipleri, Ulusal İnsan Hakları Kurumları’nın yapısı ve işlevini belirliyor. Bu prensipleri uygulayan  kurumlara aynı zamanda meşruiyet ve güvenilirlik zemini kazandırıyor. Ulusal düzeyde kurulacak ulusal insan hakları kurumlarının, kendisinden beklenen etkiyi gösterebilmesi için Paris Prensipleri ile uyumlu olması gerekiyor.

Paris Prensipleri çerçevesinde ulusal insan hakları kurumlarının:

Kuruluşunun yasal veya anayasal dayanağa sahip olması,

Hükümetten bağımsız ve özerk olması,

İnsan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için geniş yetkilere sahip olması ve yeterliliğinin bulunması,

Üye seçiminde ve tayininde çoğulculuk ve bağımsızlığının sağlanmış olması,

Yeterli mali kaynak ve mali özerkliğe sahip olması,

Sivil toplum ve devlet arasında köprü olması

gibi özellikleri taşıması bekleniyor.

Pekiyi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) bu kriterleri karşılıyor mu? Bu kriterlerin hepsini bire bir karşıladığını söylemek maalesef mümkün değil. Bu nedenle de TİHEK’in meşruiyet ve güvenilirlik zemini uluslararası alanda kurumu tartışılır hale getiriyor. En çok eleştiri de buradan geliyor.

Ayrıca, Türkiye’nin tarafı olduğu sözleşmelerin icra organlarının tavsiyeleri başta olmak üzere; Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Birleşmiş Milletler organları, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu gibi mekanizmaların raporlarındaki tavsiyeler dikkate alınarak mevzuat değişikliği talebinde bulunulması ve raporlama yapılması ihtiyacı da gündemdeki yerini koruyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından icrası takip edilen davalarda verilen kararların uygulanması için TİHEK tarafından kurumsal öneri ve tavsiyelerde bulunulması da istişare komisyonu tarafından vurgu yapılan konular arasında.

İstişare komisyonun da ayrıca; TİHEK’in rapor yazım sürecinde, sivil toplum kuruluşlarına ve ilgili kurumlara açık çağrı yapılması, kurumun tematik raporlarında rapor sayısı ve konu çeşitliliğinin artırılması, sivil toplum kuruluşlarının (STK) hazırlayacağı gölge raporlarının, TİHEK raporlarına dercedilmesi, kurumun yürüteceği incelemelerde STK deneyimlerinden faydalanılması yararlı olacaktır. Özellikle çocuk ve engelliler gibi hassas grupları kapsayıcı, başvuru yollarının geliştirilmesi ve bu alanlarda rehberlerin oluşturulması faydalı olacaktır. Kurumun verdiği kararlarda içtihat birliğinin sağlanması ve inceleme usullerine ilişkin protokollerin geliştirilmesi de istişare komisyonunun önerileri arasında yer alıyor. ILO 190 sayılı “işyerlerinde şiddet ve tacizin önlenmesi sözleşmesi”ne Türkiye’nin taraf olmasına ilişkin TİHEK tarafından tavsiyede bulunulmasına ilişkin çalışma yürütülmesi beklentiler arasında özellikle dikkat çekiyor.

Eğer ülkemizde sözde değil özde; insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesinden söz ediyorsak, TİHEK ülkemizin en önemli kurumlarından biri olarak, sorumluluk almalı ve bu beklentileri karşılayacak aksiyonları hayata geçirmelidir. Son söz: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İlhan İŞMAN Arşivi