Vefa ve minnet üzerine
Ey Kâri,
Vefa nedir, bilir misin?
Vefa, önünde yürüyüp yolunu aydınlatanı, o geride kaldığında dönüp beklemektir...
Vefa, dostluğu dünya nimetlerine değişmemektir.
Vefa, gönlünü sana açanı gönlüne katmaktır…
Vefa, bir ömür her duada ellerini onun için de açmaktır…
Suyun içinde salınan balık, suyun kıymetini bilmez... Sudan çıkarılınca suya kavuşmak için çırpınır durur… Kıymet bilmek sahipken farkında olmaktır... Vefa bu yüzden kıymet bilirliktir...
Vefa gücünü sevgiden alır…
Vefa bizi daha insan kılar…
Ya minnet?
Fikren hak etmekle duygusal olarak lâyık olmak farklıdır... Bu yüzden vefayla minnet geceyle gündüz gibi birbirinin zıddıdır…
Minneti taşımak zordur…
Minnet omuzda yük, kalpte ağırlıktır…
Minnet duyan kişi, bilinç düzeyinde verilen desteği hak ettiğini düşünür... Bilinçaltında ise bu desteğe lâyık olmadığını bilir.
Bilinçaltı, değersizlik duygusuyla baş etmek ve kendisini onarmak için, verilen desteği yok saymayı ya da küçümsemeyi seçer... Desteğe karşı duyulan minnet bir süre sonra umursamazlığa dönüşür...
Eğer bu destekle bir başarı elde edilmişse kibir sarmaşık gibi insan ruhunu sarar... Başarıya tek başına sahip çıkma hırsıyla minnet, gücünü kibirden almaya başlar... Hırs ve kibir büyüdükçe kişi zalimleşir...
Zalimleştikçe de yalnızlaşır…
Yönünü minnetten vefaya çevirenler ise alt benliğinde aldığı desteğe lâyık olduğunu hisseder... Bilinçaltı değerlilik duygusu, şükran hissinin enerjisiyle sevgi, saygı, dostluk ve kıymet bilirlik olarak kişinin hayatında tomurcuklanır..
İnsana ait her duygu gibi yansımalarını ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz vefa, vefasızlık ve minnetin Türk edebiyatının üstatlarının gönül gözüyle, ifadesini şöyle bulmuştur…
“Bütün giysileri yırtsak yeridir
Yeter bize vefa elbiseleri”
Mehmet Âkif İnan
“Zerrece tamahım yoktur şu dünya varına
Rızkımı veren Hüdâ'dır, kula minnet eylemem”
Nesimî
“Dostlarını daima vefa ile hatırla can
Arayan sen ol, bulan sen
Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen
Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz”
Mevlana
“Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde.
Kaç’a deseler hiç’e sayarım.”
Özdemir Asaf
“Tırnağın var ise başını kaşı
Kimseden kimseye vefa yoğ imiş”
Karacaoğlan
“Varak-ı mihri vefayı kim okur kim dinler.”
Kâmi Mehmet Efendi
“Mihr ü vefâ için mi getirdi beni felek
Cevr ü cefâ için mi yarattı Hüdâ seni?”
Necâti Bey
“Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm
Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm”
Fuzulî
“Aydınlığa koştum karanlık çıktı
Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı
Güç belâ ben bana vardım dün gece”
Abburrahim Karakoç
“Bir ölüm vefalı,
Bir de sonbahar”
Cahit Zarifoğlu
Ve dilime takılan bir şarkı...
“Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbalar
Unutmuş ellerimi eşim, dostum, sevdiğim
Kalbim acılarla hep bölünmüş dilim dilim
Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar”
Güfte ve Beste: Teoman Alpay
Vefalı insanlardan olabilmek dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.