Vicdan terazisi
Ahiliğin ahlakı, ilkeleri unutulunca…
Sermayenin değeri cüzdan öne geçti.
Günden güne unutulmaya yüz tutmuş manevi değerlerimizden olan vicdan.
İnsanoğlu vicdan terazisini yitirdiyse, bunun Müslüman olması, başka dinlerden, başka ırklarda mezheplerde olması, çok şeyi değiştirmiyor.
Atalarımız “Allah vicdanlılarla karşılaştırsın diye” boşa dememişler. Yaşadığımız zamanda diliminde vicdan mı önde, cüzdan mı önde diye sorsak, bence önce cüzdan gelir.
İnsanlarda vicdan gidince yerini cüzdan almış.
İnsanlık vicdansız bir topluma doğru gidiyor.
İnsan denen varlığı, diğer canlılardan ayıran en temel özelliği aklı ve vicdanı değil mi?
Bununla övünür, kendimizi üstün görürüz.
Kendimizden bile sakladığımız kötü işlerin tek gizli şahidi var o da vicdanımızdır.
Vicdan terazisi dediğimiz karardıysa, kantarının topuzu kaçmıştır.
Biliyorsunuz, terazi maddeyi tartmaya yarayan bir ölçü aleti.
Bakkal da kullanır, manavda kullanır, kuyumcu da kullanır, kasap da, oduncuda, buğdaycıda, çekirdekçide.
Kiminin terazisi tam tartar, kiminin ki eksik tartar.
Hiçbir zaman teraziye suç bulmayalım.
Teraziyi tutan el eksik tartıyorsa, suçlu teraziden değil onu kullanan vicdanda.
Esnaf da, tüccarda, satıcıda vicdan kalmadıysa terazi ne yapsın.
Teraziye neyi koyarsanız onu tartar.
Odun koyarsan şeker tartmaz, elma koyunca muz tartmaz, teraziye üzüm koyarsanız üzüm tartar.
“Yaşlı bir amca geçimleri için köyde yetiştirdiği ineğinin sütüyle yağ yapıp hafta sonu şehre getirip mahallenin bakkalına satarmış bakkal yaşlı amcaya güvendiği için kaç kiloysa inanır teraziye koymadan alırmış.
Bir gün bakkalda yağ alan müşteri şüpheleniyor, yağı evde tartıyor ve eksik olduğunu görüyor.
Almış olduğu yağı tekrar bakkalla getiriyor, verdiğiniz yağ eksik diyor, bakkalcı yağı alıp teraziye koyduğunda eksik olduğunu görüyor.
Yaşlı amcanın gelmesini bekliyor.
Yağcı amca geldiğinde bak amca ben sana güvenmiştim, sen ise yağdan çalıyormuşsun, beni mahallede rezil ettin, diye çıkışıyor.
Yaşlı amca oğlum benim evde kilom yoktu, senden aldığım bir kilo şekeri kilo olarak kullanıyordum.
Demek ki eksiklik benim teraziden değil, senin verdiğin şeker denmiş” diyor.
Yaşanmış kıssa bizler çok şeyleri anlatıyor.
Dürüst insanlar bazen haksız yere suçlansalar da er yâda geç dürüstlükleri ortaya çıkıyor.
Haksız yere suçlanan hikâyedeki tereyağı satan yaşlı adamın dürüstlüğü de nihayetinde ortaya çıktığı gibi.
Bazıları lafa gelince mangalda kül bırakmazlar.
Şu bir gerçek ki kim aldatıyorsa aslında kendi aldanandır.
Gün gelir vicdan terazisiyle baş başla kalır.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki kimi nasıl aldatırsa bir gün kendide öyle aldatılır.
“Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar.”
Diye büyükler boşa dememişler.
Esnafın hayatın da en önemli iki unsuru vardır ölçü ve tartıda vicdan.
Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Esnaflarımızın genelinde hepsi Müslüman ve muhafazakâr olan kişiler.
Ne hikmetse bunların terazi ellerinde vicdanları cüzdanlarında oluyor...
Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek nasıl Allah’ın emriyse,
“Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin” de Allah’ın emri değil mi?
Cuma günleri kapıya asarlar tabelayı cumadayız diye.
Cuma sonrası hileli terazi başlar satışa.
Allah Müslüman olanlara ölçerken ve tartarken dürüst olmalarını emretmiyor mu?
Allah ayetinde “Yazıklar olsun, ölçü ve tartıda hile yapanlara!” demiyor mu?
Ahirinizi üç kuruşluk cüzdan için karatmayınız, vicdan terazisini hiç unutmayınız.
Ülke genelinde Ahilik haftası kutlanıyor.
Ahilikte cüzdan değil vicdan vardı.
Bugün ahiliğin sadece ismi var.