Yamulmadan durabilmek
Geçen günlerde bir esnaf arkadaşla sohbetimizde konu döndü, dolaştı eğilmeden dik duranlara geldi.
Kolay değil şu zamanda eğilmeden dik durabilmek.
İnsanı ilişkiler çıkarcılığa dayalı olmuş.
Dik duranlarda neredeyse el parmakları kadar azalmış.
Seçilmişlerin, atanmışların arkasında konuşanlar, onlarla karşılaştıklarında çok iyi çalışıyorsunuz diyorlar.
İnsanların yüzüne bir başka arkasında bir başka konuşuyorlar.
Şehirlerimizde adam çok, fakat eğilmeden dik duran insan bulmak zorlaştı” diyor.
Sözünde haklıydı.
Adam bildiğiniz insanların yanında bir konu hakkında görüşünüzü bildiriyorsunuz, sohbet ediyorsunuz, siz ayrılmada birde bakmışsınız sizin sözleriniz allanıyor, pullanıyor, yalakalık olsun diye karşı tarafa aktarılıyor.
Sözlerimiz doğru aktarılsın çok önemli değil.
Önemli olan nerde ne söylediysem öyle aktarılmıyor konu başka türlü yansıtılıyor bunları yapanlarda keli, felli, kulaklı, saçlı, sakalı, bıyıklı insanlar.
Enine, boyuna üstündeki kıyafetine baktığınız zaman adam sanıyorsunuz.
Elbisenin içindekinin adam olmadıklarını daha sonra anlıyorsunuz.
Son günlerde karşı taraflara yalakalık olsun diye bu tür insanlar o kadar çoğaldı ki.
Hani bir düşünür gündüz vakti elinde fenerle sokaklarda geziyormuş.
Görenler meraklanmış be adam gündüz vakti elinde fenerle ne arıyorsun diye sormuşlar.
Elinde fenerli düşünür meraklılara cevabı yapıştırmış “adam arıyorum adam” diye cevap vermiş.
Evet, adam olmak başka şey; makam ve mevki sahibi olmak, meşhur olup tanınmak veya hesap cüzdanının kabarık olması başka şeydir.
Hele bu günlerde siyasi dayınız varsa, cebinizde paranız nakitse adam olmanıza gerek yok, en yükseklere gelirsiniz.
Gerçekten de şöyle etrafımıza baktığımızda, maalesef adam gibi adam bulabilmek pek de kolay değil.
Adam olmak adam gibi kalmak çok zorlaştı.
Dün adam gibi duranlar bugün dünyalık aşkıyla yamuldular, eğildiler, büküldüler zamana uydular.
Siyasi iktidarlara göre renk aldılar.
Kimileri siyasete girdi, kimileri seçildi, kimileri atandı, makamları doldurdular, koltuklara kuruldular, fakat adam olamadılar.
Birçokları okudular diplomalı zengin oldular, makam sahibi oldular fakat adamlığı unuttular.
Adam olmak her Âdemoğluna nasip olmuyor.
Adam olmak demek âdem olmak demek.
Günümüzde Müslüman’ım diyenlerin her yerleri dökülüyor, deve misali doğru hiç bir yerleri kalmamış.
Zalimin karşısında, haksızlığını söyleyen kaç adam gibi duran âdem var dersiniz.
İnsan her ortama göre renk alan değil, bulunduğu ortamı kendi rengini veren kaç kişi tanıyorsunuz.
Haksız kazanç söz konusu olduğunda tereddüt etmeden itiraz eden birine rastladınız mı?
Gıybet ve dedikodu yapıldığında, yalan söylendiğinde onları uyar gördünüz mü?
Yoksulu koruyup, yetimin başını okşayan var mı?
Zalimin zulmünü yüzüne haykır kaç kişi tanırsınız.