Yeter kutuplaştığımız
Bir Köfteci Yusuf eksikti kutuplaşmadığımız. Milletin derdi bitti, köftecininki kalmıştı. Her şeyi kutuplaşma aracı olarak kullanır hale geldik, her şeyi. Bir millet bu kadar mı kaşınır huzurunu bozmak için? Kesmiyor herhalde, dozu artırıyor, bozuk huzurunu bile bozmaya yarışıyoruz. Hiç fren kullanma alışkanlığımız yok, hep gaza basalım.
Tedarik zincirinin kırıldığı, dünya ekonomisini altüst eden bir salgından çıktık,
Meyvesi ekonomik krizini, yüksek enflasyonunu yaşıyoruz,
Zincirin ilk halkası çiftçi, besici üretmeyi bırakıyor, taşra hızla çöküyor,
Millet barınamıyor, ne taşrada ne şehirde barınma sorununa, yüksek kiralara el atılıyor. Ev sahibi olmak bir masal hayaline dönüşürken şehir de çöküyor,
Kontrol edilmeyen ticari tekelleşmeler, küçük esnafa kadar ticaret ahlakını tuz buz etti,
Bankacılık ve finans sistemi doymadı, hala üzerimizde halkalar çiziyor akbabalar,
Elektrik, su, ısınma, iletişim gibi temel hizmetler, hizmet değil, bizi söğüşleyecek rant kapısı oldu,
Adalet mülkün temeli ama Kahramanmaraş Depremi’ndeki yıkılmayıp da devrilen bina gibi, kötü zemine yanlış temel!
Siyaset, 30 yıldır koptukça koptu sokaktan, artık sadece kendine siyaset yapıyor siyasetçi.
ADAMLARIN NİYETİ DÜNYA SAVAŞI
Ne terör örgütü ne savaşı bitiyor etrafımızda ne içimize soktukları çomakları.
Benzinliğe molotof kokteyli atarak eğlenen Zelenski’den sonra ona rahmet okutacak bir de İsrail çıktı başımıza. Yunanistan’ı da hevesle sırasını bekliyor. Komşu yangınları söndürülmezse bütün mahalleyi kül edecek ateş kapımızda.
Biz kendimize ağlıyoruz ama dünya ekonomisi de toparlanamıyor salgından sonra, hayırlı değil gidişin sonu.
Muktedirler, bir dünya savaşıyla sorunu çözme niyetinde, daha önceleri de olduğu gibi.
Bu manzarada koca koca profesörler, “Köfteci Yusuf’a gidiyorum” diye mesaj atıyor, ekrandan posta koyuyor her konudaki ayarsızlıkları gibi.
Söylemek şart; bu ülkenin üniversitesi de sokaktan en az siyasetçileri kadar kopuk, bilimden çok makam kovalamakla geçiyor zamanları.
DUYARSIZLAŞTIRMA MEDYASI
Basın-yayın kuruluşları ve bastonu sosyal medya, yanan her yere birlikte koşuyor körükleriyle, her konuyu kustururcasına işliyor, her konuyu kutuplaştırma sınırına çekmekte yarışıyorlar. Saydığımız rantçılardan hiç farkları yok, yangınlardan nemalanma huyu geliştirdiler, kül edene kadar yakıyorlar tuttuklarını.
Milleti de kaynama noktasına kadar haşlıyor, acı, ahlak, vicdan duygularını dağlayıp, duyarsızlaştırıyorlar. Bu duyarsızlaştırma şiddete, ahlaksızlığa, vicdansızlığa duyarsızlığı beslediği gibi tepkisizliği de arkasından sürüklüyor.
Suç bu yüzden artıyor, dolandırıcılık, hırsızlık, rüşvetçilik, istismar, bu yüzden olağanlaşıyor. Suça karşı değil, suça ortak olarak kurtuluş arıyor sonunda insanlığı dağlanan adam.
İNTİHAR EDİYORUZ
Ama insan evladının da bir yere kadar dayanma gücü, sabır sınırı var. Bakıyor, ortası yok toplumun. Kutuplaşmanın ayarı kaçtı, bilenen bıçak gibi keskinleşiyorlar köşelerinde.
Savaşa bile gerek kalmadan kendi kendimize, birbirimizi yiyerek içimize çökeceğiz. Kamu ve özel sektör saltanatı azgınlığına fren koymadıkça çöküş durmaz, bu kargaşada itidal, birlik, beraberlik çağrılarını da kimse duymaz.
Sağcısı-solcusu, dincisi-laiki, Sünnisi Alevisi, Türkü-Kürdü, liboşu-ulusalcısı, fakiri-zengini, okumuşu-cahili, kimse masum değil, bu oyuna gelip, keskin kutuplaşmanın değirmenine su taşıyor herkes. Taşıdıkları su, sabırları aşındırıyor.
Özeti; intihar bu.
KURTULUŞUMUZ ORTADA BULUŞMAK
Kısır ağız dalaşları ve karşıtlıklarla siyaset ve toplum inşa edilemediği, tecrübemizde de var, kuramda da.
Marka firmalar dahil, kimler ne sahtekarlıklar yapmış acaba köfteciye kadar? Ama gündemi işgal, kafamızı çorba eden, kutuplaşmaya can suyu olan bu beyhude tarafgirliklerdir.
Biz artık canımızın derdinde, birliğimizin çözülüşüne çare ararken bir eski bakan, görevi bittiği için hakkı olmayan eski makam aracının peşine düşmüş, illa ona binecekmiş.
Ya sabır, ya sabııırr!..
Kırmayın boşuna yakınınızı, dostunuzu. Kutuplaştığınız camianın ortalaması, işte bu sığlıktaki siyasetçilerden ibaret.
Hep beraber, ortaya doğru seyirtmeliyiz. Karşının doğrusunu inkar etmeden, yanlışına göz yummadan önyargısız kabullerle kısır döngümüzü aşmalı, kurtuluşun kapısını, ortada buluşma sağ duyusuyla çıkışa açmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.