Dilek Özder

Dilek Özder

Tek cevap

Tek cevap

Yer Bahçelievler Ankaray Metro Durağı. Kızılay yönüne gitmek için bekliyoruz. (Ankaray ; Ankara’nın ilk metrosu AŞTİ Otobüs Terminali ile Dikimevi arasında toplam 11 İstasyon güzergahında yolcu taşıyor.) Karşı tarafta Aşti yönüne gitmek için bekleyen bir kişi bu tarafa seslendi

- Kızılay o taraf mı?

Bulunduğumuz taraftan bir kişi bu soruyu kendine görev kabul etti ve cevap verdi.

- Burası Dikimevine gidiyor.

Karşıdaki kişi tekrar sordu.

- Kızılay’a gider mi?

“Yani burası mı? Gidiyor orası mı?” şeklinde bitmeyen karşılıklı bir konuşma başladı. Her kesin kafası karıştı bir anda.

Soruyu soran gencin, Ankara’yı tam bilmediği, Dikimevi’nin nerede olduğuna dair de herhangi bir bilgisinin olmadığı aşikâr. Dikimevine giden metroya bindiğinde 5 durak sonra Kızılay’da ineceğinden de haberi yok belli ki. İki dakika süren bu süreçte durumu anında algılayabiliyorsun.

Gazi Üniversite Hastanesi yakının da olan bu bölge, genellikle hasta yakınları, üniversite öğrencileri, öğrenci yakınları, ayrıca çevrede ki otellerde kalan kişilerin çoğunlukla kullandığı bir istasyon, Bahçelievler Metro İstasyonu. O yüzden burada böyle yer, yön soran kişilerle bolca karşılaşabiliyorsunuz.

Ve bitmeyen konuşma bizim tarafta olan ve sorulan soruyu üzerine görev sayan kişinin aynı şekilde, tekrar

- Dikimevi diye cevap vermesiyle.

Artık ben dayanamayıp devreye giriverdim. Belki birçok kişiye göre iş güz arlıktı yaptığım, ancak aldığım aile terbiyesinden tutun, eğitimime ve öğretmenliğime kadar öğrendiğim yegâne şey zor durumda olana yardım etmekti.

- Evet, evet Kızılay bu yön, bu tarafa gelmeniz lazım. Diye cevapladım.

Ve buraların yabancısı olduğu anlaşılan genç bu yöne geçmek için merdivenlere doğru koşmaya başladı ve hemen bir çırpıda da yanımıza geliverdi. Onun gelmesiyle metronun yanaşması bir oldu, böylece metroyu da kaçırmamış oldu.

Metroya bindikten sonra yol boyunca yaşanan olayı düşündüm. Bu tarz yaptığımız yanlışları kafamdan geçirip sizlerle paylaşmak için yazmaya karar verdim. O gün o metro beklerken yaşanan bu olayda verilecek tek cevap vardı, ve bu cevap çok basit olmasına rağmen, nasılda karmaşık bir hal alıvermişti.

Kendi kendime sadece “evet bu yön” diye söylense ne olurdu diye, serzenişte bulundum. Sonrasında yol boyunca bizlerin sorulan sorulara cevap vermeme gibi bir özelliğimiz var diye düşündüm. Soruyu algılamadan cevaplamayı seviyoruz. Cevaptan çok söylemek istediklerimize odaklanıyoruz.

Aile içi, sevdiklerimiz, arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız veya günlük yaşam içinde bu şekilde karşılaştığımız tanımadığımız insanlarla konuşurken karşıdakini dinlememe huyumuz var. Çoğu zaman söyleyeceklerimize odaklanıyoruz ve karşıdakini dinlemeden konuşuyoruz. Sadece konuşma değil mesajlaşmalarda da aynı sorunu yaşıyoruz. Karşıdakinin yazmasını beklemeden cevap veriyor, karşılıklı anlaşma sorunu yaşayıp kavga boyutuna gidecek kadar bir olayı büyütüp boş yere üzülüp gerilebiliyoruz. Atalarımız hep doğru söylemişler. İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük bir sorun büyüyüp hangi boyutlara gelebiliyor. Oysa incir çekirdeğini çok küçük gören Atalarımız incir çekirdeğinin ne kadar çok faydası olduğunu da sonradan bulup bizlere aktarmışlar. Konumuz bu olmasa da incir çekirdeğinden bahsedince bu şekilde faydası geliverdi aklıma, sizlerle de paylaşmadan geçemedim.

Bundan sonra hayatımızı kolaylaştıracak ve karşılıklı iletişimimize güzellik katacak basit cevaplı soruları lütfen karmaşık hale getirmeden cevaplayalım. Evet-hayır şeklinde kısacık verilebilecek cevaplara, uzun cevap vermekten de artık vazgeçelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek Özder Arşivi