ABD demokrasisinde çöküş sinyalleri!
ABD Başkanı DONALD TRUMP yaptığı kışkırtma içeren sözlerden sonra, yaşanan Kongre binasına yapılan saldırı, ABD’nin çıkarlarına ihanet, isyana teşvik ve ABD Demokrasisine vurulan bir kara leke olarak nitelendirilmelidir. Seçimle geldim diyerek Devleti ele geçiren ve giderek otoriter davranışlara yönelerek Devletin gücünü sopa olarak kullanmak yanlışlığına düşenler kendi siyasi geleceklerini zora soktukları gibi Devletini de zora sokarlar. Kongre binasına yapılan saldırıyla ABD sığındığı ve “Ben Demokrasinin beşiğiyim” dediği en değerli silahından yani Demokrasinin odak noktası olma değerini kaybetmiştir. ABD bu silahını DEMOKLES in kılıcı gibi Uluslararası ilişkilerinde kullanıyor ve Demokrasi dışı davranışlar sergileyen ülkelere karşı parmak sallayarak ülke çıkarları doğrultusunda tavizler koparıyorlardı. Mazlum milletler de buna uymak zorunda bırakılıyorlardı.
ABD Kongresi yapılan seçimlerde TRUMP’ın seçim sonuçlarını kabul etmemesini, GEORGİA Eyaleti seçimlerinde seçimi yöneten yetkilileri arayarak lehine seçim sonucu bildirmelerini istemiştir. Ancak seçim sonuçları kesinleşip aleyhine bir karar çıkması gerçekleşince de koltuğu devretmeyeceğini, devir teslim törenine katılmayacağını açıklaması, son olarak da yandaş holiganlarına çağrıda bulunup onları kışkırtarak, Kongre binasının basılmasına neden oluşturması yüzünden, ABD yargısı ve Temsilciler meclisinin alacağı kararlarla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
ABD seçimlerinde Başkan adayı olan JOE BİDEN yapılan seçim sonuçlarına göre 81 Milyonun üzerinde oy almıştır. TRUMP ise yaptığı ve söylediği tüm yanlışlara ve Devletin gücünü de kullanmasına rağmen 74 Milyon oy alabilmiştir. Seçim sonuçlarını kabullenmeyip kışkırtıcı çağrılarla holiganlarına yön veren TRUMP yaptıkları ve söyledikleri ile ABD için yüz karası olmuştur. Ancak bütün bunlara rağmen ABD de işleyen bir yargı vardır. Yargıdan gelen tepkiler ise TRUMP’ın 20 Ocak devir teslim töreninden önce azledilmesi doğrultusundadır. Temsilciler Meclisinin oluşturduğu çoğunluk TRUMP’ın azledilmesi yolundadır. ABD de ilk azledilen Başkan olacaktır.
Bütün bu olanlar dünya ülkelerine de örnek teşkil etmelidir. Ben seçimle geldim diyerek Devletin sopasını kamçı gibi kullananlara ders oluşturmalıdır. Seçimle gelip gitmemek için türlü oyunlara başvuranlar, yasaları Meclis te elde ettikleri çoğunlukla kendi çıkarlarına uygun değiştirenler heybesinde yalan ve şiddet biriktirenler TRUMP’ın gittiği yoldan gitmemelidirler. Bir gün kendi iktidarlarının da son bulabileceğini düşünerek, kendi bekaları için değil ülkeleri ve halkın mutluluğu refahı için şeffaflığı-hesap verebilirliği-liyakati- demokrasiyi-adalet ve özgürlükleri savunur olmalıdırlar.
ABD Başkanı TRUMP ın Beyaz Saray önünde toplanan taraftarlarına kışkırtıcı bir konuşma yapmasıyla öfkelenen holiganların Kongre binasının kapı ve pencerelerini kırarak Temsilciler Meclisinin salonuna kadar girmeleri ve bu arada beş kişinin de ölmesi ABD için Demokrasinin çöküş sinyali olduğunun göstergesidir. Bütün bunlar ABD için bir utanç kaynağıdır. Bu nedenle TRUMP azledilmeli ve yargı önüne çıkarılmalıdır. Bu ABD kuyruğuna takılmış olarak sürüklenen ülkeler için de örnek teşkil edeceğinden önemlidir. Bu yargılama süreci mazlum milletler için de liderlerine davranışlarında sınırlama getirecektir. Yargılama gerçekleşmez de konu halı altına süpürülürse ABD yörüngesine oturmuş ülkelerin liderleri de aynı keyfiliği sergileyip Devletin sopasını kılıç gibi kullanacaklardır.
Zaten ABD medyası da AB ülkelerinin ana akım medyaları da bu yönde ağırlıklı olarak kınama mesajları yayınlamış yargının işletilmesi doğrultusunda beyanlarda bulunmuşlardır. Dünya medyalarından gelen sesler ezici çoğunlukla ABD demokrasisini ve yaşam tarzını temsil eden bir abide ve sembol olarak gördükleri Kongre binasına yapılan saldırıyı ağır bir suç ve ABD demokrasisinin çok değerli diplomatik silahını kaybettiğini ifade etmektedirler. Bilindiği gibi ülkemizin geçmiş tarihinde de FETÖ terör örgütünün fanatik katilleri tarafından yapılan kalkışma sonucu TBMM binası bombalanarak hasar almıştı. Bu olay da benzer bir yüz karası olay olarak tarihimize geçmiştir.
ABD’nin yarattığı toplumsal kutuplaşma bu gün TRUMP ile gelişen şiddet ve nefret eylemleriyle BUMERANG misali yine kendini vurmaktadır. Bizde de körüklenmek istenen ve siyasi Rant çevrelerinin yaratacağı toplumsal kutuplaşma bizi birbirimize düşürmeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Ülke sorunlarını çözüme kavuşturmak için değil de kendi bekalarının devamını sağlamak için yapılan siyaset ve ekilmeye çalışılan şiddet ne o ülkenin siyasi liderlerine ne de kendi ülkelerine yarar getirici olmamıştır. Bütün bunlardan çıkarılması gereken sonuç şu olmalıdır. Hiçbir başkan hukukun üstünde olamaz. Hiç bir başkan kral değildir. Hiç bir ülke lideri kendi bekası için kendisini de ülkesini de zora sokma lüksüne sahip değildir. Aksi tutum ve yol izleyenler demokrasinin çöküşüne neden oluştururlar.