Adalet sisteminde reform
Bir ülkenin kalkınmasındaki en büyük temel unsurlardan birisi de, o ülkenin adalet sistemi ve bu sistemi uygulayacak temel yapı taşı olan adalet ve cezai kurumların çalışanları ve yöneticileridir. Nitekim güçlü ülkeler güçlü adalet sistemi ile idare edilirken baskıcı ve sıkıcı bir ortamdan ziyade daha özgür ve daha müreffeh bir hayat standarttı içerisinde yaşamı idame ettirmenin alternatifleri inşa etmektedir.
Köy, kasaba, mahalle, ilçe, il, bölge ve ülke bütünü olmakla birlikte konulara şeffaf bir şekilde çözüm odaklı politikalar uygulandığı takdirde elde edilen başarılar nitelikli kalkınma ve üreten toplum olgusu içerisinde kendi iç dinamiklerini dizayn ederken aynı zamanda muasır bir seviyeye erişmeyi de mümkün hale getirecektir. Bugün ülkemizde adalet sisteminde daha köklü, daha verimli ve daha nitelikli bir milli stratejinin oluşturulma gereği hasıl olmaktadır. Bunu temin edebilmek için adalet sistemimizin köklü bir yenilik içerisinde reformize ederek geleneksel kalıplardan sıyrılıp daha rasyonel ve daha nitelikli bir hal alması sağlanmalıdır.
İlçe, il ve ülke genelinde hukuku tarafsız bir şekilde temin ederek adaletin sağlanması adına hakim ve savcı olarak adli yargıçlar görev yapmaktadır. Adlı yargıç olarak görev yapan bu hakim ve savcıların verimli, nitelikli, özgür irade, adil ve erdem silsileleri içerisinde kanunlar eşliğinde faaliyet yürütmesi temin edilerek mülkün temeli olan adalet devlet güvencesi altına alınmalıdır.
Bugün ülkemizdeki kaoslara baktığımızda ve aynı zamanda dünya genelini bir değerlendirdiğimizde yargı darbesi ile devlet güvenliği ve meşru hükümetin devamlılığını tehlikeye atan mit krizi, 17 ve 25 aralık gibi illegal oluşumlar ile karşılaşılmıştır. Nitekim devletin milli güvenlik stratejisi ve meşru hükümetin atik ve ehil politikaları ile bu oluşumlar etkisiz hale getirilmiştir.
Adalet sisteminde performansı artırmak için farklı bir uygulama oluşturulmalıdır. Bu uygulama nasıl ki bir büyükelçi yada vali performans düşüşü yaşadığında yada milli politikalarla uyumsuzluk sergilediğinde merkeze alınıp istirahati sağlanarak yerine mevcut sorunların da analizini yaparak daha verimli ve daha ehil büyükelçi ve vali tayin ediliyorsa aynı strateji adalet sisteminde de uygulanmalıdır.
Adaleti temin etmek üzere kurulan mahkemelerde davalar görevli savcının iddianamesine göre şekil alıp mahkeme heyeti tarafından hukuk kural ve kaideleri içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Yani öncelikli iş iddianame sahibi olan görevli savcıya düşmektedir. Hakimler savcılar kurulu tarafından bütün savcı ve hakimler performans sınıflandırmasına göre yıllık ‘‘kişisel başarı ve verimlilik’’ uygulamasına tabi tutulup puanlama sistemi ile durum analizi yapılmalıdır.
Bu uygulamada yüz kızartıcı suç, adli uygulamalara muhalefet, iddianamede kasıt, cezai uygulamada gecikme vb. nitelikler ile performansı düşük olan savcı ve hakim unvanlarına sahip olan memurların hakimler savcılar kurulu ‘‘merkez savcı ve hakimler’’ kategorisine çekilerek yerlerine kamu hizmetini aksatmadan adaleti temin edecek savcı ve hakimlerin tayin edilmesi sağlanmalıdır.
Merkez savcılığına sevk edilen adli memur olan savcı ve hakimlerin iki yıllık bir süre zarfı içerisinde hakimler savcılar kurulu öncülüğünde, adalet akademisi aracılığı ile eğitim programlarına tabi tutulup iki yıl sonra yeniden merkez savcılığından sahada göreve geçebilmek için referans kabul etmeksizin bilgi ve birikim öncelikli mülakata tabi tutularak başarılı olanların aktif göreve dönmeleri, başarısız olanların ise kendilerini geliştirmeleri için yeni bir akademik programa tabi tutulması sağlanmalıdır.
Merkez savcı ve hakimlik kategorisinden sahaya dönecek olanlardan mülakatta üç defa üst üste başarısız olan memurların kadroları hakim ve savcı unvanlarının taşıdığı görevlere yetersiz kabul edilip adalet bakanlığı bünyesinde veya isteğe bağlı farklı kurum ve kuruluşlara yatay geçiş ile düz memur olarak tayın edilecektir.
Kendi içerisinde işleyen bir mekanizma ile durağanlığın ve rutin uygulamaların son bularak her an hareket halinde yenilenen ve performansı artıran uygulamaların hazır hale geldiği bir sistem içerisinde adalet daha hassas ve daha verimli bir şekilde sağlanacaktır.
Böylece, kibir, tasa, üstünlük ve güç zehirlenmesi ve de en önemlisi kurumsal çatı altında lobi kurma ve örgütlenme gibi daha önceleri karşılaştığımız zararlı unsurların hepsi kökten önlenecek bir şekilde sistemin güvenliği garanti altına alınarak adaleti mülkün temeli haline getirmek mümkün olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.