Beslenebiliyor muyuz?
Açlık ve yoksulluk sınırını ele aldığımızda çoğu vatandaşın besin değeri yüksek meyve ve sebzelere kolaylıkla ulaşamadığını söylemek mümkün. Ancak bu besin değerini alamamakta farklı bir boyut da var.
Günümüzde sofralarımıza gelen meyve ve sebzeler 1950’li yıllarda soframıza gelen meyve ve sebzelerin besin değerinin yanından bile geçmiyor. Yani, açlık sınırında yaşamıyor olsanız bile vücudunuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almanız için dışardan takviye kullanmanız gerekebilir.
Yapılan araştırmalar da bizlere gösteriyor ki, günümüz yiyecekleri düşündüğümüz gibi vitamin bombası değil!
Peki, bunun nedeni nedir?
Cevap tabii ki basit.
Tarımda kullanılan ilaçlar, gübreler, suni yatırımlar besinlerin daha şekerli ve daha yağlı olmasıyla son buluyor. Bu durum öyle ciddi ki eskilerin elması bile farklı! Günümüzdeki bir elmanın içerdiği C vitamine göre bundan 50-60 yıl önce yetişen bir elmanın içerdiği C vitamini 100 katı daha fazla.
Soluduğumuz hava, yediğimiz yiyecekler artık bize fayda değil neredeyse zarar veriyor. Hatırlarsanız, Ankara’da hava kirliliğinden dolayı maske takılan bir dönem olmuştu. Maske takıyorduk ama beslenebiliyorduk, sonrasında hem beslenemedik hem de maske taktık. Şimdi ise dışarıdan takviye ilaçlara, probiyotiklere mahkûm kaldık.
Günümüzde insanlar organik ürünlere rağbet gösteriyor. Önceden büyük, renkli, parlak meyvelere el giderken şimdi küçük, ezilmiş bazense çürümeye yakın ürünlere eller gidiyor. Çünkü, organik besin değeri almak lüks. Hem de büyük bir lüks. Hem nadir hem de cep yakıyor.
Örneğin, Rize’de, gübre atılan çaylar daha ucuzdur. Hemen yanıbaşında gübresiz, doğal yetişen çaylar ise daha pahalıdır. Matematik artık böyle oldu.
Çağımızın birçok hastalığı yetersiz beslenmeyle el eledir diyebiliriz.
Tabii, bu konuda da birçok çalışma mevcut. Tarım üzerindeki dijitalleşmeler doğal ürünleri soframıza tekrardan kazandırmayı amaçlıyor. Öyle ki, pazardan veya manavdan aldığınız bir meyvenin size taze olarak ulaşması neredeyse imkânsız. Tarladan çıkıp birçok yol kateden bu yiyecekler en son sizin sofranızda yer buluyor. Yani, en taze gıdanız bile en az 2-3 günlük…
Bu konuda yapılan çalışmalar ise gerçekten iç açıcı duruyor.
Bir diğer yazımızda, tarımda dijitalleşmeyi ve besin değerini tekrar ele alacağız. Şimdilik, görüşmek üzere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.