Bir yudum su
Güneş tepede kavuruyordu ortalığı. Mataramda son kalan bir yudum suyu da saatler önce içmiştim. Aman Allah’ım bir yudum su. Tenim güneşin kavurucu etkisiyle kıpkırmızı olmuş. Dudaklarım mosmordu. Keşke güneş batsa da ortam biraz serinleseydi. Ölüm kalım savaşı veriyordum resmen. Kollarımda bacaklarımda derman kalmamıştı. O da ne ileride küçük bir göl var. Ağaçları görüyorum. Allah’ım sana şükürler olsun. Ben bir yudum su istedim, sen bana bir ömür bağışlıyorsun. Dizlerimdeki fer yeniden gelmişti sanki. Suya doğru daha hızlı gidiyordum. Nefesim kesilinceye kadar canım çıkıncaya kadar koşuyordum adeta. Şükürler olsun kavuştum deyip, kendimi suya attım.
‘‘Nerede, nereye gitti, su olamaz az önce buradaydı. Olamaz serap olamaz. Hayallerim vardı benim, yarınlar için. Ümitlerim vardı benim. Üniversiteyi kazanmış. Doktor olacaktım. Birçok hayat kurtaracaktım. İnsanlara can olacaktım. Oysa bütün hayallerim suya düştü. Suya düşmek mi? Bir damla su bile yok. Allah rızası için bir yudum su. Allah rızası için bir yudum su.’’
O ara matematik hocamız. Elinde bir pet şişe su ile tiyatro sahnemize dalmıştı. ‘‘Evladım, buyur sana su. Bir yudum su için bu kadar ağlamana, sızlanma gerek yok.’’ Yerimden doğrulup ‘‘hocam haklısınız ama haksızsınız’’ dedim. Hocam ‘‘Nasıl oluyormuş, bu. Hem haklıyım hem de haksız.’’ Sahnedeki üzerime yapışan kumları çırparak, hocamın elindeki suyu aldım. ‘‘Nasıl olacak hocam. Bu elimizdeki su o kadar kıymetli ki. Bugün belki çok ulaşılabilir gözükse de yarınlarımızda çok arayacağız.’’ Hocam beni konuşturmak istercesine ‘‘konuyu açar mısın?’’ ‘‘Elbette hocam, su canlıların hayat kaynağının ikinci önemli unsurudur. Bildiğiniz üzere en önemlisi hava, en fazla on dakika dayanır. İnsanoğlu/kızı havasızlığa hatta daha az bir süre. İkinci en önemli olan ise sudur. Üçüncüsü ise gıdadır. Mesela hava o kadar kıymetlidir ki, İbn-i Sina Tozlar ve Dumanlar olamasa insanlar 1.000 yıl yaşardı. Sözünü bize yıllar önce aktarmıştır.’’ Hocam ‘‘anlıyorum’’ dedi. Hocamın elinden alığım suyu Yudumladıktan sonra ‘‘Suyun verdiği, mutluluğu, kavramış değiliz hocam, çünkü var. Elimizdeki bu nimeti kaybetmemek için çok akıllı olmalıyız. Ormanlarımızı, çoğaltıp, içilebilir su kaynaklarımızı artırmalıyız. Göllerimiz kuruyor. Daha çok anlatılacak şey var hocam aslında. Bilmem anlatabiliyor muyum?’’ Elimden su şişesini alarak ‘‘çok iyi anladım. Şu suyumu alayım. Size iyi çalışmalar.’’
Hocamla daha sonra görüştüğümüzde su tasarrufu için öneriler hakkında bilgisayardan çıktı alıp okuduğunuz bizatihi şahit oldum.
Çölde bir yudum sudan daha kıymetli ne olabilir ki! Değil mi? Ülkemiz çöl olmadan, kıymetini bilelim.
‘‘Lütfen yarınlarımız için, bir yudum su alabilir miyim?
Suriye’de kaybettiğimiz vatan evlatlarımıza Allah’ımızdan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.