Elinizdeki elmasın değerini biliyor musunuz?
Delikanlı elinde sıkıca tuttuğu taşı değerli olduğunu düşünüyordu. Taşın değerini öğrenebilmek için çevrede dürüst bir adam olarak işittiği kuyumcuya götürdü. Dükkâna girer girmez aradığı ustanın adını söyledi. Yaşlı adam başını yaptığı işten kaldırırken gözündeki okuma gözlüğünü düzeltip ‘‘buyur delikanlı aradığın adam benim. Seni dinliyorum.’’ Delikanlı sakin bir şekilde “ustam sizi işinizden alıkoyuyorum. Lütfen kusuruma bakamayın. Müsaitseniz şu elimdeki taşa bir bakar mısınız acaba?”
Adam taşı eline aldı. İyice inceledikten sonra gence bakarak nereden buldun bu taşı diye sordu. O da evlerinin kömürlüğünde bulduğunu söyledi. Adam başını öteye beriye salladı. “Kömürlükte buldun öyle mi?” delikanlı “Evet efendim. Evimizin kömürlüğünden buldum. Sanırım dedem yıllar önce Güney Afrika’dan getirmiş.”
Adam delikanlının bulduğu taşın çok kıymetli bir elmas olduğunu ancak bunu daha iyi anlamak için kendi ustasına göstermeleri gerekliliğini anlattı. Ardından “yalnız bugün geç oldu. Müsaitsen yarın sabah erken gel beraberce gidelim” diyerek elması delikanlıya verirken ertesi günü için sözleştiler.
Delikanlının dedesi yıllar önce güney Afrika’ya gitmiş çok çalışmış ve çalışmasının neticesinde oranın zenginlerinden biri tarafından ödüllendirilmişti. Geldikten sonrada Alzheimer hastalığına yakalanmış elması kömürlükte bir yere saklamış ama nereye sakladığını bir türlü hatırlayamamıştı. Konuşmalarında bu elmastan bahsetse de kimse gerçek olduğunu aklına bile getirmemiş. Günlerden bir gün delikanlı tesadüf eseri kömürlükte bu elması bulmuş. Hatta dedesine göstermiş dedesi bakmış ama ne olduğunu anlayamamış. Gülümseyerek torununa geri vermiş.
Ertesi gün kuyumcu ustası, delikanlıyı elmas işinden çok daha iyi anlayan kendi ustasına götürmüş. Usta ham işlenmemiş olan eline elması aldı. Epeyce bir inceledi. Usta inceldiği taştan nihayet başını kaldırdı. Taşın çok kıymetli olduğunu eğer onu kendisi işlerse çok yüksek fiyatlara satabileceklerini söyledi. Ardından delikanlı beraber geldiği ustanın yüzüne baktı. Ondan güven bakışı alınca tamam deyip elması da orada bırakıp gittiler.
Ustasının elinde özenle işlenmiş elmas açık artırmayla inanılmaz derecede yüksek bir fiyata satılmıştı. Delikanlı parayı aldıktan sonra büyük ustanın yanına ilk tanıştığı usta ile beraberce gelmişlerdi. Delikanlı ustaya emeği karşılığında ne kadar ödeyeceğini sordu oda söyledi. Ardından o parayı sayarak büyük ustanın masasına koydu.
Büyük usta hiç paraya bile bakmadı. Ardından delikanlı yaşlı adama “size bir teklifim var. Umarım kabul edersiniz.” Diğer ustaya bakıp “Bu teklifim size de ustam” dedi. İki usta delikanlının merakla teklifini bekliyorlardı. Delikanlı “Ben bu parayı öncelikle hayır işlerinde kullanmak istiyorum. Ancak öncesinde bu konuda bana yardım etmenizi ve beni de uygun görürseniz yanınıza çırak olarak almanızı istiyorum. Bu paranın birazıyla işyerimizi biraz olsun genişletebiliriz. Onu da ustalarım siz nasıl isterseniz o şekilde olacak” dedi.
Büyük usta delikanlıya gülümseyerek isteğini kabul ettiklerini ifade ederken diğer ustaya “yeni bir cevher buldum. Bu cevher delikanlının bulduğundan çok daha değerli bir cevher onu beraber işlemeye var mısın?” dedi. Diğer usta varım derken delikanlı o cevheri görmek istedi. Yaşlı adam tebessüm ederek “sensin evladım o cevher sensin. Senin annen baban seni o kadar güzel işlemişler ki gönlün bol, gözün parada pulda değil. Makam mevkide hiç değil. Sen şu an çok zengin olmana rağmen yüce gönüllü olmayı seçtin. Buraya bize çırak olmaya gelmişsin. Sen şu anda dünyanın en kıymetli elmasından daha kıymetlisin.”
Uğur Böceğiniz diyor ki;
Dünyadaki en kıymetli elmas insanın ta kendisidir. Eğer ki insanı kıymetli ustaların elinde eğitirsen daha da kıymetlenir. En önemli eğitmen anne, baba ve yakınlardır. Ardından komşular, öğretmenler ve hayatımıza kattığımız insanlardır.
Elmasın aslı karbondur. Kömürün aslıda karbondur. İşte burada almamız gereken en büyük ders şudur. Eğer karbon değerliyse elmas, değersizse kömürdür veya kıymetsiz başka bir şey. Kömür zaman içinde elmasa dönüşür; insan ise ahlakıyla.
İnsanoğlu zaman içerisinde uygun koşullarda elmasa dönüşebileceği gibi kömür olarak kalabilir. O zaman evlatlarımızı kıymetli birer elmasa dönüştürmek için mücadele etmeliyiz. Bu süreçte bizler uğraşırken çevre ve okul hayatı ve iş hayatı da bu durumu kaliteyi ortaya çıkarabileceği gibi tam tersine değersizleştirebilir.
Günümüz şartlarında olumsuz olan şeylerden birisi ise insanların işsiz olmasıdır. Gençlerin yanlış işlere yanlış yollara sapmasının önüne geçmekte çok önemlidir. Bu süreçte devletimizin evlatlarımıza iş imkânı sunması şarttır. Bunu direkt olarak kendi eliyle yapabileceği gibi özel sektör yoluyla da yapabilir. Elmas kıymetini kırılırsa yitirir. Evlatlarımızı kırmadan onlara iş imkânı sağlamak onları yanlış yollardan alıkoymak çok önemlidir. Ekmek davasına sarılan insan yanlış yola sapmaz. Ekmeği olmayan insanda her ne olursa olsun yanlış yola girebilir.
Geçim sıkıntısı çeken aileler içinde aile içi şiddet eğilimleri veya farklı şekilde yanlış yollara eğilimleri olma olasılığı çok yüksektir. Geçim zorlaştıkça bu artış devam edecektir. İnsanın psikolojisi çelikten değildir. Bir andan sonra kopuverir. Sonunda zayıf halka olarak görülen kadın ve çocuklar zarar görecektir.
İşsiz olan binlerce öğretmen, mühendis, sağlıkçı ve daha nice vatan evladımız var. Onların hepside birer elmas olarak işlendi. Görev için işaret bekliyorlar. Oturan gençlikle ülke kalkınmaz.
Geleceğimizi plânlayalım yetiştirdiğimiz 400 000 öğretmenimizi okullarımıza atayalım. Emeklilikte yaşa takılanları emekli edip yerlerini gençlerle doldurup istihdamı artıralım. Emekli maaşını eğer 25 sene tam hizmet etmiş kişilerde en az asgari ücret olacak şekilde planlayalım.
Çalışanın, esnafın ve emeklilerin yüzü gülsün. Gençliğimiz işsiz kalmasın. Kalmasın ki yanlış yerlerde gezmesinler. Suça ve suç örgütlerine karışmasınlar. Genç elmaslarımızı yakarak kömür etmeyelim. İşlerinin, aşlarının, ekmeklerinin peşinde koşsunlar. İşleyen demir ışıldar. Yoksa paslanır kalırlar. Ya da yanlış bir parkura girip yanlış işlerle uğraşırlar. Eşlerine, çocuklarına, hayvanlara ve çevreye zarar değil faydalı birer birey olsunlar. Siz onlara merhamet edin ki yüce Allah’ımızda size merhamet etsin.
Kısacası elimizdeki elması en iyi şekilde değerlendirelim. Onları yakmayalım. Gençlerimizin her biri elmastır, kömür değil. Artık güneş gençliğe doğsun. Güneş doğsun, yarınlara! Elimizdeki elmasların kıymetini lütfen bilelim. Yoksa kömür olup ya kendilerini yakacaklar. Kendileri yanarken de kim bilir eşlerini, çocuklarını ya da başka şeyleri yakabilirler. Lütfen gençliğimizi yakıp, yıkıp heba etmeyelim. Elimizdeki elmasların kıymetini bilelim. Her gencimizi özellikle kendi mesleğinde istihdam edelim.
Mutlu yarınlara hep beraber inşallah, sağlıcakla kalın. Mutlu kalın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.