Selami Mutlu

Selami Mutlu

Cumhuriyet tarihini çarpıtan yalancılar!

Cumhuriyet tarihini çarpıtan yalancılar!

Son zamanlarda Cumhuriyet Tarihine ilişkin bir yalan daha eklendi. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olan bir sözde profesör durduk yer de İsmet İnönü camilerimizi genel ev yaptı deyiverdi. Geçmişe ait bir sürü yalan duyduk ama böyle abartılmışını duymamıştık. Halkımız bu konuya ilişkin doğruları ya bilmiyor ya da söylenen dedikodulara inanır görünüyor. Bunun doğrusunu sözde prof. olacak olan zat-ı muhterem araştırsaydı, mutlaka bu yalanı uydurma gereğini duymayacaktı.

Demek ki var olma korkusuyla yoğrulmuş bu zatın hesabına öyle gelmiş… Bu tür çarpıtmaları son zamanlarda Cumhuriyet değerlerini içselleştirememiş sözde prof etiketli Cumhuriyet ve onun düşmanları tarafından dillendiriliyor. Siyasi muktedir “Biz bunların geçmiş tarihini iyi biliriz. Anadolu topraklarını camileri nasıl ahır haline getirdiklerini iyi biliriz” derse bunu fırsat bilen Cumhuriyet düşmanı olacaklar, göze girmek isteyenler, yer bulmaya çalışan soytarılar da şeytanın aklına bile gelmeyecek yalanları Allah’ın adını kullanarak yalanlarını uyduruverirler. Ben tarihe kayıt düşülmüş olan belgelerden sizlere doğru olanı açıklamaya çalışacağım.

Atamızın vefatından sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olur. Tek partinin mevcut olduğu bir dönemdir. Bu dönemde bir yığın parti de kapatılmıştır. Yalana dayalı rivayetler sıkça ortalıkta dolaşmaktadır. Bu yalanların bazıları şunlardır. “Camileri depo yaptılar. Ahır yaptılar. Sazlı-sözlü eğlence mekânı yaptılar” diye Cumhuriyet düşmanlarınca topluma dedikodu yayılmaya çalışılmaktadır. Halkın saf-temiz-inançlı duyguları sömürülerek oy devşirme uğruna yalanlar uydurulmaktadır.

Her şey den önce İslam dinine göre “İnsana şah damarından bile yakın Allah her yerdedir.” İbadet etmek için mutlaka dört duvarla çevrili bir mekâna ihtiyaç yoktur. ^^Bu nedenledir ki Hz. Muhammed cami yerine küçük mescitler açarak halkın ibadetini yapması için çaba harcamıştır. Büyükçe camilerin yapımı Emeviler döneminde yapılmaya başlamıştır.^^ dinimize göre temiz olan her yer ibadethanedir.

Gelelim şimdi Cumhuriyet dönemindeki uydurulan yalanlara. Evet! Gerçekten de İsmet İnönü 1939-1946 yılları arasında bazı camileri kapatmıştır. Burada sorgulanması gereken şey neden kapattığı olmalıdır. Rahmetli İsmet İnönü’nün bu davranışının nedeni “Cami düşmanlığı-din düşmanlığı değildir” bilakis dindar olan İsmet İnönü’nün vatanına ve tarihine olan saygısı yatmaktadır. Camileri ahır yaptılar-depo yaptılar yalanı 2. Dünya Savaşının devam ettiği yıllarda 1939-1946 yılları arasında uydurulmaya yalana dolandırılmaya başlamıştır. O yıllarda tank ve uçak üstünlüğü olan Almanlar Adolf Hitler gibi bir liderin öncülüğünde tanklarıyla Trakya sınırımıza kadar dayanmışlar “Marina hattını” kurmuşlardı. Rahmetli İsmet İnönü de tankları engeller amacıyla “Çakmak hattını” çukur kazarak oluşturmuştu.

Muhtemel bir saldırı esnasında müzelerde ki Hırka-i Şerif-El yazması Kur’an-ı Kerim-Kutsal Emanetler-Padişahın Tahtı gibi kutsal emanetleri korumak güven altına almak için Anadolu da ki camilerden daha emin yer olamazdı. Zira Almanların camilere saldırmayacağı biliniyordu. Bunun İçin en uygun Anadolu’nun iç kesimlerinde ki Niğde ili seçilmiş ve orada ki camilere büyük bir gizlilik içersinde trenle bir gecede taşınmıştır.

Kaldı ki bu tür güvenlik önlemleri sadece Türkiye de değil Osmanlı döneminde de yaşanmıştır. Osmanlı-Rus Harbi sırasında 1877 Rumeli’den kaçarak İstanbul’a sığınan 93 muhacirleri Ayasofya-Sultan Ahmet-Süleymaniye-Beyazıt gibi camilere yerleştirilmiş. Otel-yatakhane olarak kullanılmıştır. 1942 yılı İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu ve 2. Dünya Savaşının hüküm sürdüğü yıllardır. Alman orduları Trakya sınırımıza dayandığı günlerde tamamı 391 adet çinkolanmış içi emanet dolu sandıklar bir gecede 48 vagona yüklenerek büyük bir gizlilik içersinde Niğde ilindeki Ak medrese ve Sarı Han ile Ulukışla da ki camilere yerleştirilmişlerdir.

Her şey büyük bir gizlilik içersinde bir gecede yapılmıştır. Başlarında nöbetçi jandarmalar vardır. 30 adet Saray görevlisi de buna eşlik etmiştir. Camiler askeri birliklerce koruma altına alınmıştır. Bu ibadet yerine de kimse yanaştırılmamaktadır. Durum böyle gizli ve halktan gizlenince de sözde profesörün yakıştırmaları gibi yalanlar toplumda yayılmıştır. Yıllar sonra savaşın bitimi olan 1947 tarihinde Kutsal Emanetler tekrar eski yerlerine konmuştur.

Bunu çarpıtan zavallı kişiler halka yalanlar söyleyerek halkı kandırma dinine ve vatanına bağlı milletimizi oy uğruna sömürme yolunu seçmişlerdir. Her şeyi kirleterek var olma gayreti içinde olan bazı soytarılar İnönü’nün bu vatansever çıkışını kirletmeye çalışmaktadırlar. Kaldı ki İsmet İnönü dinine bağlı dindar biridir. Bunun sömürüsünü-gösterisini yapmayan biridir. Arkasında bir koruma ordusuyla camiye gitmemiştir. Bu günkü muktedirlerin bindiği yerli ve Milli Mercedes’lerle cami önlerinde gösteri yapanlardan değildir.

Bu tür yalanları uyduran “Cumhuriyet düşmanı” kesimin şehir efsanesi haline getirdikleri yalanlardır. Maalesef bazı siyasi muktedirlerde yanıltılarak bu yalanların ardına takılmış görünüyorlar. Dünya’nın gelmiş geçmiş en büyük savaş “STRATEJİSTLERİNDEN” biri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında ve yakınında bulunmuş olan İsmet İnönü Türk Ulusunun varlık-yokluk kavgasında, vatan savunmasında her türlü çareye başvuran bir neslin son temsilcilerinden biridir. İsmet İnönü’nün yaptığı davranışta savaş stratejilerinden biri olarak zorunlu hallerde “Camileri de asıl amaçları dışında” kullanmaktır.

Kendi yalanlarını kirlenmiş çağdışı düşüncelerini var olma-mal edinme-yer edinme yolunda kullananlar utansınlar. Kirli düşüncelerini yalan dolmasıyla halka yutturmaya çalışanlar hem bu ülkenin milli kahramanlarına hem de Tarihine ihanet etmektedirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Selami Mutlu Arşivi