Selami Mutlu

Selami Mutlu

Demokrasinin parçaları yok edilirken…

Demokrasinin parçaları yok edilirken…

Demokrasinin parçalarını oluşturan Barolar ve medya gibi kesimler ne koparsak kârdır anlayışı ile her gün bir ya da birkaç kişiyi ve kurumu hedef alarak kıyma makinasına göndermeye çalışmaktadırlar. Cumhuriyete karşı görüş sergileyenler acımasızca ne demokrasi tanıyorlar ne de adalet ne de insan hakları. Kurumsal bir dayanışma sağlanamasın diye baroları, medyayı, yargı erkini parçalara bölüp yönetme kendilerine biat edecek bir grup yaratma peşindedirler.

Oldu-bittiler yaratarak yapmak istedikleri Kanal İstanbul gibi, İş Bankası gibi, ihale yasaları gibi bir sürü tasarruflar sergileyerek bu yanlış oluşumlara karşı duranları da, eleştiri de bulunanları da susturma biat etmelerini sağlama peşindedirler. Bugün gelinen noktada sıkışan zora giren ekonominin, üretememenin, işsizliğin, yetersiz kaldıkları salgınla mücadelenin ve yaptıkları israfın sonucundan çıkış sağlayabilmek için, şimdi de gözlerini isçi tazminatlarına dikmişlerdir. İşçileri köleleştirip taşeronlaştırma peşindedirler.

Kanunlar çıkarıp kararnameler yayarak kaçak olarak kurulmuş tarikat kurslarını suç olmaktan çıkaran yasa bile çıkardılar. Yoksul çocukların sığındığı tarikat yurtlarında görevlilerce çocuklara tecavüz bile edildi. Salda Gölü gibi cennet parçası doğa güzelliklerini millet bahçesi yaparak ranta ve kirliliğe kurban etme gayretleri içerisine girmişlerdir. Ormanlarımızı, Kaz Dağlarını-Cerattepe gibi nice doğal güzelliklerimizi doğa harikalarını yerli ve yabancıya peşkeş çekerek siyanürle zehirlenmesine göz yumulmaktadır. İnsan hak ve özgürlükleri her geçen gün artış kaydeden bir hızla ihlal edilmektedir. Adalet ve hukuk adeta rafa kaldırılmıştır. Kadın cinayetleri almış başını gidiyor. Öldüren erkek değil de kadını suçlu ilan etme gayreti var.

Ülkenin milli ve yerli varlıkları teker-teker satılıyor. Halkımız her geçen gün ekonomik zorluklar altında eziliyor. Bunu önlemesi gereken siyasi muktedirler adeta suskun ve pişkin bir şekilde bunları seyredip çarpıtarak halka yansıtmaya çalışıyor. İşte bütün bu olanları araştırıp soruşturacak olanlardan halkı haberdar edecek demokrasinin parçaları olan barolar- medya kuruluş ve mensupları- yargı erki gibi parçalar susturulmaya parçalanıp yönetilmeye çalışılıyor. Ancak bütün bu baskı ve tehditlere rağmen ne medya mensupları ne de barolar susmuyorlar. Gazeteci doğruları halka haber vermekten yılmıyor, avukatlar yağmur altında bile hukuku savunmaktan vazgeçmiyor. Cüppelerine düğme diktirmiyorlar.

Adalet Bakanının bile çıkarılacak olan Baro yasasından haberi olmadığı şu sözleri ile anlaşılıyor. “Ortada henüz bir taslak bile yokken sizler yürüyüp neyi protesto ediyorsunuz?” Ülkede her konu tek kişinin kararına bağlanmış durumda. Gazeteci suçlandığı davadan beraat ediyor. Daha nefes almadan yukardan gelen emirle başka bir suç yakıştırılarak tekrar hapse alınıyor. Ülke benden olan Avukat, benden olan gazeteci benden olmayan avukat ve gazeteci diye ikiye bölünmüş durumda. Siyasi muktedirlerde bunun yarattığı kamplaşmadan medet umar durumda.

Vaktiyle ana akım medyayı her türlü akıl ve hukuk dışı yollarla, banka kredileri lütfedilerek kendilerine biat etmelerini sağlayan siyasi muktedirler bu defa hak arama hukuku hâkim kılma mücadelesi veren baroları oluşturan kesimi yani demokrasinin parçalarından olan Baroları ve avukatları teslim almak için yasa değiştirme yoluna gitmek istemektedir. Böyle keyfiliğin yaşandığı ülkelerde hukukun üstünlüğü değil, o gün iktidar sahibi olanların demokrasinin belirli parçalarını elinde tutan üstünlerin hukuku geçerli olur. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu rejimlerde iktidar sahibi olanlar güçsüz ve savunmasız bırakılan kesimin sırtına basarak siyasi güç elde etmeye çalışırlar.

Bu gün toplumsal ayrıştırma çabaları verenler, benden olmayanı düşmanlaştırıp hukuk dışı girişimlerde bulunanlar, suç icat ederek tutuklamalarda bulunanlar, hak-hukuk-adalet değerlerine inancı olanları dizginleyip parçalara ayırarak kendilerine biat etmelerini istemektedirler. Sıra artık barolara azda olsa kalan muhalif yazarlarına ve medya kuruluşlarına gelmiştir. İşçilerin tazminat alacakları her defasında ısıtılarak yeniden gündeme getirilmektedir.

Kendi bekaları için siyasi muktedirler her gün demokrasinin parçalarını kıyma makinasına atarak kendi varlıklarını sürdürme peşindedirler. Dikensiz gül bahçesi yaratarak yol almak istemektedirler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Selami Mutlu Arşivi